Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Güncel
 

Kürt Sorunu, alevlendirilirken! / ''Türkiye Defteri''

Kürt Sorunu, alevlendirilirken! / ''Türkiye Defteri''
 

''Özgürlük sınırlarla işlenmiş, incecik bir oyadır, aşk gibi, dirim çığlığı, ele saygıdır; yırtılmak bilmediği içindir, sık sık yakılması, tuttuğu yer, onu kullanmaktaki becerimiz kadardır hep.... / Bilge Karasu''

Gün görmüş, günler görmüş Mardin'den, güneye; aşağılarda yayılan uçsuz bucaksız Mezepotamya ovasına bakınca insan, sanki bir tarihin içinde kaybolup, düşüncelere dalıyor... Urfa'dan Cizre'ye, Adıyaman'dan Van'a kadar, binlerce yıllık bir tarih hızla bir şerit gibi insanın gözü önünden akıp gidiyor!...

Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki Mezopotamya bölgesinde, tarih boyunca pek çok uygarlık varolmuş... Bir dağın tepesinde kurulmuş olan Mardin'de , Yukarı Mezopotamya'nın en eski şehirlerinden biri, tıpkı; Musul Ninova, Urfa, Amed, Cizre gibi... M.Ö.4500' den başlayarak klasik anlamda yerleşim gören Mardin ve o bölgede büyük bir insanlık tarihi oluşmuş ki; Subari, Sümer, Akad, Babil, Hurri, Mitaniler, Hitit, Asur, İskit, Pers, Makedonya, Abgar (Urfa Krallığı), Roma, Bizans, Arap, Emevi, Abbasi, Safevi, Selçuklu, İlhanlı, Artuklu, Akkoyunlu, Osmanlı Dönemi'ne ilişkin bir çok yapıyı kültürel kimliğinde barındıran, binlerce yıllık tarihin, canlı müzesi...

Ve bu bölgede, bu gün de Kürtler ve Zazalar'ın bir kesimi dışında, bölgenin kadim halkları, her anlamda zorlaştırılan yaşam koşullarına rağmen etnik kimliklerini ön plana çıkarmamaya çalışarak, tarihsel zorunluluk içinde, bir ulus devletin şemsiyesi altında, yaşamlarını yeni, ortak bir kültürde kardeşçe sürdürmeye çalışmakta!...

İzlerin ve her şeyin gene karışmaya, karmaşıklaşmaya başladığı günlerde, DHA kaynaklı bir haber dikkatimi çekmişti!...

DHA , Mahmur, Sabir ve Miseri' deki kampları ziyaret eden DTP milletvekilleri ve yerel yöneticilerinin oralarda yaptıkları konuşmalarda, ''fikir ve zikirleri '' ni dile getiren, belgesel bir haber daha geçiyordu!...

Bölgedeki yerleşim yeri olan, Smel'in Kaymakamı İsmail Mustafa, “Kürdistan”ın 4 parçaya bölünmediğini, kalplerinde “Kürdistan”ın her zaman tek parça olduğunu vurgulayan duygusal konuşmasının ardısıra, Van milletvekili Özdal Üçer' de ;

"Yaşasın Kürdistan'ın birliği" diyerek başladığı konuşmasına, "Kuzey Kürdistan'da da (Türkiye), Güney Kürdistan'da olduğu gibi barış ve özgürlük gelmezse biz bu davadan asla vazgeçmeyiz. Biz asla Mahmur halkından, dağlardaki gerillalardan, İmralı'dan, Kürt halkından asla vazgeçmeyiz" diyordu!...

Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır da, şunları söylüyordu: "Yüzyıldır her Kürt yaşadığı coğrafyada sürekli zulümle, inkarla karşı karşıya kaldı ama her zaman onurlu bir direniş sergiledi. Güney Kürdistan (Kuzey Irak) nasıl ki özgür bir Kürdistan varsa biz inanıyoruz ki Kuzey'de de (Güneydoğu Anadolu Bölgesi) bu özgürlük bir gün olacaktır. Kuzey Kürdistan'da 100 yıldır mücadele veriliyor.

Son 30 yıl verilen mücadele sayesinde şu anda yaklaşık 100 belediye bizim yönetimimiz altında.

Bütün saldırılara ve engellemelere karşı bu belediyeleri kazandık. 15 gün önce onların birliğini bozacağız, iradelerini tanımayacağız diyerek partimizi kapattılar. Bugün ise 16 belediye başkanımızı gözaltına almışlar. Onları kınıyoruz.

Bütün dünya, Türk devleti ve AKP şunu çok iyi bilsin ki, bizim için mezarlıklar da kazsalar biz özgürlüğümüzden asla vazgeçmeyeceğiz.

Bunların hepsi oyun ve tasfiyedir. Bizim mücadelemizi tasfiye etmek istiyorlar ama başaramazlar. Halkımız duyarlıdır, kimliğini, dilini, kültürün çok iyi biliyor. Halkımız derdinin ilacını da bir doktor gibi iyi biliyor. Ama onların yaptığı planların hepsi tasfiye üzerinedir.

Halkımız derdinin ilacını, reçetesi Öcalan'dır, savaşın durmasıdır, barışın gelmesidir."

.

Şırnak Belediye Başkanı Ramazan Uysal, kamplarda yaşayanları AKP'nin oyunlarına karşı uyararak(!), şunları söylüyordu:

"AKP hükümeti ve Tayyip Erdoğan, Kürt sorununu çözeceğiz diyor. Ancak hepiniz biliyorsunuz ki bu açılım değil sadece kapatmadır, öldürmedir, imha etmektir. Kimse AKP'ye güvenmesin, inanmasın. Biz onları çok iyi tanıyoruz. Bizler birlik olursa ancak başarıyı elde ederiz."

Ve küfürünü Nisa suresiyle açıklamaya kalkan, şark tipi bir politikacı!... Yani, bu coğrafyanın politikacıları... Örneğin; İstanbul, Ankara, Konya, İzmir, Edirne, Van, ya da Diyarbakır halkına karşı, şiddette de, ceberrutlukta da, takiyyede de aynı duruşu sergiliyorlar...

Çünkü çamur da, yöntemler de aynı; yok birbirlerinden bir farkı!... Yalnız, ideoloji ve idealler biraz değişik... Yüzyıl önceden batının zorlamasıyla hala oluşturulmaya çalışılan(!) yapay ve bu yüzden doğal gelişimini tamamlayamamış, norm dışı, koyu milliyetçi(!) Türklük şuuru karşısına, Kürtlük şuuru çıkarmaya çalışıyorlar işte!...

Zaten hepsi, son yüzelli yıldır, bir şekilde, bu coğrafya ve aynı sistemden besleniyorlar; farklı bir şey, nasıl olabilsin ki?...

Bu arada çok acılı ve de önemsenmesi gereken bir durum da, yeni kuşak Kürt kökenli gençlerin, bizim 1970'li yıllardaki hallerimize benzer bir durumla karşılaşması; yani, duygusal bir kopuş içinde olmaları ve aynı durum, kendi öznelinde, hoca efendinin genç muritleri için de geçerli!...

Kürt gençleri de; Stalinci, milliyetçi ve biraz da islamcı(!) populist 'Abdullah Efendi'ye, yaratılmaya çalışılan ''lider kültü''yle, bir tür tapınmadan medet umup, sorgulamadan, kayıtsız şartsız biat etme durumunda kalıyorlar!... Bu arada, tutuklanmamış, gerçek insani değerlere sahip, demokrat , ilerici Kürt aydınları da sürgünlerde çürütülüyor...

Diyarbakır'ın, Van'ın, Adana, Mersin, Antalya ve batıdaki büyük kentlerin varoşlarındaki, yoksul, aç, işsiz, eğitimsiz çocukların politize olup kayışıyla, PKK ve bağlaşıklarının hareketi nicelik ve de nitelik olarak, olumsuzluğa doğru tırmanıyor!...

Seksenaltı yıl sonra bu gün, cumhuriyetin Atatürk sonrası resmi doktrinini, çağın koşullarına uyumlu hale getirmek için, reformize edebilme marifetine sahip olamayanlarla ve onun fetiş hale getirenlerle, islamı da aynı kimlik altında toplamak isteyenler ve Türk-islam sentezinden pragmatik bir şekilde, günlük hesaplarla yararlanmak isteyen tarafların bir şekilde altında hala buluşulup da (ki bu ilerki zamanlarda da pek mümkün görünmemektedir...), hakiki bir ulusal birliğe bir türlü gidilemeyen bu sisli, puslu zamanlarda, siyasi erki ele geçirme savaşları dış güç destekli olsa da trajik bir şekilde sürdürülmekte!...

Bu ülkeyi 2020'li yıllara taşıyacak, (tarih bilinciyle öncelikle donanmış) ehliyette ve de marifetteki insanların, bu kurtlar sofrasında, ileri demokratik bir yapının kurulabilmesi için, ''gerçek taraf'' olamaması durumunda, hiç denetlenemeyecek olan bir politik areneda, işlerin iyiye ve ileriye gitmesi de pek mümkün görülmüyor...

26.aralık.2009-27.temmuz.2010... / Perpa,

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..