Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '12

 
Kategori
Siyaset
 

Kürt sorununun neresindeyiz? Analiz ve çözüm yolları 1. bölüm

Kürt Sorunu, Tarihsel Gelişim Süreci, Analiz ve Çözüm Yolları

Ziya Gökalp, Kürtçülüğün Esasları kitabını yıllar önce yazdığında Diyarbakır'da kendisine yüz verilmediğini ve ilgi görmediğini anlayınca bu işe yanlış yerden başladığını görmüş ve Kürtçülüğü başlatmanın yolunun önce kafa tasçı Türkçülüğü kışkırtmaktan geçtiğini anlayıp "Türkçülüğün Esaslarını" yazmıştı.

Lozan Antlaşmasını bize dayatan sözde müttefikimiz Britanya (biz ona yanlışlıkla hep İngiltere deriz) zaman içinde Kürtçü ayrılık hareketinin başlayacağınıda hesaba katarak yeni Anadolu Cumhuriyet'inin jakoben Laik ve Ulusçu özelliğinin fazla olmasına çok sevinmişti. Zira ister kabul edelim ister etmeyelim Doğu'da ilk ayaklanmayı başlatan Şeyh Said bu ayaklanmayı Kasım 1924 Halifeliğin kaldırılmasından bir kaç ay sonra başlatmıştı. Bu ayaklanma asla Kürtçü  bir ayaklanma olmamıştı ( bununkanıtı Ayaklanmanın Halifeliğin kaldırılmasında sonra olmasıdır) ama PKK bu ayaklanmayı ileriki yıllarda ilk Kürtçü direniş olarak kullanacaktı.

Şeyh Said'in bu ayaklanmasını ise Devlet kendi okullarında İngiliz destekli Şeyh Said ayaklanması şeklinde sunacak ve böyle öğretecekti. Aslında ne PKK'nın ne de Devletin tezi doğru değildi. Bu ayaklanma ne İngiliz desteği ile oldu ne de Kürtçüydü. Bu ayaklanma Şeyh Said'in İslamcı bir ayaklanmasıydı ve bu ayaklanmaya yer  yer Türkler bile katılmıştı. Devlet bu ayaklanmayı çok güç bastırabilmişti. Zira Lozan Antlaşmasının kabulü de halifeliğin kaldırılmasına bağlıydı ve Şeyh  Said'in bundan haberi yoktu. Haberi olsaydı ve kendisine durum açıklansaydı belki o zaman ayaklanmayabilirdi.

Nereden bakarsak bakalım Britanya dayatmasının iki kardeş halkı birbirine kırdırmasının kırılma noktası öyle yada böyle burada başladı.

Zaman içinde Doğu Anadolu insanı, Batı'dan çok farklı bir şekilde 1980 yılınakadar kalıplarını değiştirmedi. Ağacılık, feodal yapı aynı kaldı. Devlet ağalar üzerinden kontrolü sağladı. 

Ta ki İran'da Devrim olana kadar.

Bu tarihten sonra gerek Kürtler gerekse Iraklı şiiler bu devrimden etkileneceklerini çok iyi gören Henry Kissenger bir plan devreye soktu. Irakta ve Türkiye'de ulusalcılığın ön plana çıkartılmasıyla İran Devriminin Türkiye ve Irak'ı etkisi altına alması önlenmeliydi. ( Bakınız "Çalınan Hayatlar" Romanım)

Zaten 1974 yılında Kıbrıs çıkartmasıyla yara alan Türk ABD ilişkileri ve Ambargo sebebiyle ABD elini çabuk tutmalıydı zira Komünistler ve İslamcılar Türkiye'de ki ulusçu jakoben yapıya karşı İrandaki gibi devrim yapabilirlerdi. Üstelik İran devriminden en çok etkilenecek kesimde DİL, Kültür akrabağlığı olan Kürtler olacaktı. Humeyni radyo'dan Zazaca ve Kürtçe islami devrim propagandası yapmaya başlamıştı bile. 

İşte bunun buraya geleceğini iyi tahmin eden Kissender bugün ergenekon ismi konulan Gladio'nun dört ayağını saplama aldı.

1- Asker kanadı. Darbeciler. 

2- Kürtçü Kanat. Öcalan ve Kurmayları.

3- İslami Ilımlı işbirliçi mezhepçi kanat. Bazı BATIcı cemaatler.

4-Çeteler Kanadı. En zayıf halkaydı halledildi.

Asker kanadı sürekli darbe sopasını bu halkın üzerinde tuttu. 12 Eylül gerçekleştiğinde ılımlı gelenekçi İslam'ın güçlenmesi sünnet adı altında mezhepçi, tarikatçı yapılanmalara hız verildi. Gladio, cemaat liderleriyle İslamı bölmek için Kuran yerine hadisi, islam yerine cemaatçiliği, Muhammedilik yerine mezhepçiliğin öne çıkartılması sağlandı. Bugün takkeli, sarıklı ve dindar görünen tiplerin bir çoğu o dönemin ürünüdür ve bu adamlar arasından sahte peygamber, sahte Kuran, sahte hocalar türemiş ve İslami Harekette kafa karışıklığı ve kargaşa yaratılmıştır. 

Kürtçü kanatta Öcalan yer almıştır. Öcalan, darbe döneminde yakalandığı halde serbest bırakılmıştır. O dönemde kendisini üstelik Ankara'da yakalayanlara "Benim bir misyonum var, o misyon tamamlanana kadar serbestim" diyebilmiştir. ( Bkz "Çalınan Hayatlar;Mülteci"Roman )

Neydi misyonu?

Günümüze bakarsanız anlarsınız.

Ülkede Kürt Ulusal bilincinin Kürtlerdeki ümmetçi bilinci yok etmesi ve 1990lı yıllardaki Bosna, Kafkasya ve Filistin olaylarıyla artan İslamcı akımın zaafa uğratılarak ümmetçi Türklerle birleşmesinin önünü almaktı.

Bu yetmemiş 28 Şubat'la kendisine destek sağlanmıştı. 28 Şubat'ta kadar PKK hareketine sınırlı destek veren Sünni Kürt tabanı bile bile küstürülmüş sonunda PKK hareketi kitleselleştirilmiştir ve 28 Şubatla büyütülmüştür.

İşte böyle, Henry Kissenger böyle bir adam. Herşeyi saat gibi kurmuştu. O zeki ikizler burcu, detaylara bakmasını çok iyi bilen bir Alman yahudisiydi.

Kenan Evren, Abdullah Öcalan, Bazı Cemaat önderleri aynı BOP kulvarını koşan adamlardır. Ulusçu, Kürtçü, Mezhepçilerdir. Hepsinin ortak amacı aslında Kissenger'a hizmet etmekti. Bunu başarıyla yaptılar.

Bunlar saçma sapan bilgiler gibi geliyor değil mi?

Ama asla değil.

Irak'ta da Saddam Hüseyin'in gelişi de bu neden dolayısıylaydı. Saddam arap Milliyetçiliğinin ülkede bulunan %60 şiinin sesini kesmek için İranla yıllarca savaştırıldı. İranla savaşırken ABD hiç Saddam aleyhine bir eylem yaptımı ?

Hayır.

Sonuçta yıllarca sürecek olan sosyal bir yıkımın acının dramların yaşandığı yer oldu Irak.

Kimin planıydı bu? Kissenger'ın.

Bugün Ortadoğu'da İsrail'in sesi çıkmıyorsa, biz Mezhep çatışmalarıyla birbirimizin kellesini uçurduğumuz içindir.

Peki geriye dönüş mümkün olmadığına göre herkesi mutlu edebilecek adil bir çözüm mümkün mü?

Evet mümkün.

Bunun için Türkiye'de Adil Federal Başkanlık sisteminin olduğu bir Anayasa şart.

Yoksa Suriye, İran ve Lübnan'dan sonra BOP'un Özgür Kürtiye Ordusu, Kürtiye'nin dostları platformu işi eline alır.

Türkiye'de Kürtçe'nin anayasal garanti altına alındığı, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Eyaletlerinde Kürtçe'ninde resmi dil olduğu, eğitim dili olduğu ve Öcalan'ın hapisten çıkarılıp Ev hapsinde tutulduğu ve BDP'nin başına geçmesine izin verildiği, dağda sayıları asla 5000'in altına düşmeyen PKK militanlarının silah bırakıp dağdan inmesinin sağlanacağı an, şu andır.

Buna en çok MHP karşı çıkacaktır. Fakat onlar zaten herşeye karşı çıkıyorlar. Çözümsüzlük onların varoluş sebebi. Bu sorunun kaynağını onların ırkçılığı kışkırtıyor zaten.

AK Parti zamanın geçtiğini anlamalı artık, duygusal kırılmışlığı görmeli, yüreklerde yaşanan bölünmüşlüğü görmeli, bütün bunların iyileşmesi için bu çatışmanın durması gerek. Bunuda yapacak unsur yukarda BOLD olarak yazdığım çözüm önerisidir. 

Bu da yapılmazsa o zaman gönüllerdeki bölünme derinleşecektir. Gönüller birleşmeden ülke bütünlüğü olmaz, olamaz. Gönülleri bölünmüş insanları hangi askeri güç bir arada tutabilir ki? Üstelik Nüfus artış oranlarda ortadayken Türkiye'de durum daha da içinden çıkılmaz hale gelecek. 100-150 yıl sonra ezici çoğunlu Kürt olan anadolu coğrafyasında bizler Batı Anadolu dağlarında çoktan Kürtiye olmuş ülkede haklarımızı aramak zorunda kalabiliriz.

AK Parti bu söylediklerimin üzerinde düşünmezse gittikçe DYP ve Çillerleşme,Ağar'laşma siyasetine kayacak bunun faturası 2020'li yıllarda kesin net ve büyük oranda iç savaş olarak ödenecektir.(belki daha erken)

Bu uyarılara kulak verilmezse İlerde Türkiyede iç savaş kesinlikle kaçınılmazdır. Bazı ırkçı gençler kafasında "gelen her şehide karşılık bir Kürt'ü öldürmeyi planlıyorsa" artık bu bölünme kafalara da sıçramış demektir. İşte o zaman PKK zaferi kazanmış olur.

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..