Kurtlar Vadisi’nin Çakır’ı ölmeseydi ne olurdu? Bakınız Eşkıya Dünyaya, Hükümdar olmaz…

Süleyman Çakır…

Cerrahpaşalı Halit tarafından pusuya düşürülen,

Kırk üçüncü bölümde vurulup, kırk beşinci bölümde öldüğü ilan edilen,

Can dostu Polat Alemdar tarafından bir gecede altı mafya babası öldürülerek intikamı alınan,

Gıyabında cenaze namazları kıyılan,

Gazetelere vefat ilanları verilip mevlit okutulan,

Karadenizli olduğu bilinen,

Kurtlar Vadisini Kurtlar Vadisi yapan karakter…

Çakır öldü ama Kurtlar Vadisi yola devam etti.

Dile kolay 2003 Show Tv, 2015 Kanal D...

Tam 12 yıl...

Geçtiğimiz yıl Necati Şaşmaz ve Raci Şaşmaz kardeşler yolları ayırınca,

Kurtlar Vadisi Necati Şaşmaz tarafında, yani Pana Film’de kaldı.

Tasını tarağını toplayıp giden taraf Raci Şaşmaz oldu ve kendisi de Fark Filmi kurdu.

Bir iki erken finalli dizi denemesinden sonra,

Tam da tutunamayacak her halde derken,

Çok başarılı, zekice bir manevra ile Çakır’ı tekrar hayata döndürdü.

Karşılığını da aldı…

Zira dün akşam yayınlanan 4. bölümüyle  rakiplerine ciddi fark atarak,

Total’de 7.25,

Ab’de de 8.67

Ratingle birinci oldu.

Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz'ın cümlesi, Çakır ölmeseydi ne olurdu?

Zira sanki 2003 yılındaki hikâye alınmış,

Az biraz değiştirilip,

Çokça oyuncusu alınıp,

Bir ufak da atmosferi yapılmaya çalışılıp,

Ortaya "Kurtlar Vadisi"msi bir iş çıkarılmış hissiyatı yaratıyor.

Yani;

Olaylar bildik ama hafıza kaybına uğramışız gibi...

Ortam tanıdık ama arazi müteahhite verilmiş gibi...

Karakterler eski kankalar ama araya küslük girmiş gibi..

İnsanı izlerken arada derede bırakıyor...

Nasıl bırakmasın?

Çakır olmuş Çakırbeyli…

Testere Necmi olmuş Ünal Bey…

Turgay Tanülkü’nün canlandırdığı Şahin Ağa yine Şahin Ağa…

Abdulhey olmuş Fahri…

Pala olmuş Vehbi…

Yeni hikâye bulunamadı diyelim, o zaman memlekette başka oyuncu mu kalmadı?

Sanki bir yandan Kurtlar Vadisi takipçilerine gelin, bizi izleyin Çakır geri döndü demek istenmiş,

Diğer yandan da Kurtlar Vadisi ile hoşlaşmayan izleyiciye, yok bu başka dizi demek istenmiş gibi.

Bu nedenle de Çakırseverleri ekran karşısına kolayca çekeceklerini bilen ekip,

Dizi yayına çıkmadan yayınlanan tanıtımlarında,

Çakırbey'in hapishanede karısı ve çocuklarıyla görüşmesini kullandılar.

Ve vaat ettiler;

Güçlü bir adamın,

Güçlü bir kadınla,

Aşklarını,

Birbirlerine her koşulda olan inançlarını,

Ve iki çocuklarının hikâyesini izleyeceğimizi...

Peki öyle mi oldu?

Kısmen…

Ortada aşk yok…

Aile ilişkilerine gelince aslında bir ilişki de yok,

Mecburiyetler var,

Çıkarlar var…

Biz neyi merak ediyoruz?

Pek bir şey merak etmiyoruz.

Zira hikayenin dünyasını kurmada ciddi sıkıntılar var.

Bütün hikaye Çakırbeyli üzerine kurulmuş, tüm enerji ona harcanmış, geriye kalan tüm karakterler de zamansızlıktan olamamış, üzerinde düşünülememiş gibi.

"Çakırbeyli burada şunu demeli..."

"Ama kime demeli?"

"Bak buna olmaz, o zaman şunu koyalım, ona desin..."

Kafasında oluşturulmuşlar gibi...

Altları boş.

Pas vereni olmayınca da Çakırbeyli parlamıyor.

Dolayısıyla olay akmıyor.

Merak edilmiyor.

Mesela üçüncü bölümün sonunda, dördüncü bölümün başında Çakırbeyli hapishaneye düştü.

Ne olacak diye merak ettik mi?

Hayır… Çünkü yeni merhaba denilen bir dizide üçüncü bölümde ana karakteri hapishaneye koyarlarsa,

Bir iki hapishane aksiyonu koyar, tez vakitte çıkarırlar, biliyoruz.

Meryem Nazlı’nın karnındaki bebeğe bir şey yapabilecek mi diye merak ediyor muyuz?

Hayır, çünkü yapsa da yapmasa da sonuç değişmiyor .

Çünkü Çakırbeyli Nazlı’yı hayatında var ettiğini ve edeceğini söylüyor.

Yani Meryem her koşulda kaybeden taraf…

Ortada takip edeceğimiz aşk yok...

Meryem’den bir Hanım Ağa çıkar mı?

Nazlı’nın evine kocasının adamlarından birini korkutmak için gönderecek kadar stratejide sıfır birinden, zor...

Anti karakterler, ne yapacak diye merak ediyor muyuz?

Hayır çünkü Kurtlar Vadisi transferlerinin sahnelerine ilk baktığımızda aklımıza hala Pala, Testere Necmi, Abdulhey ve diğerleri geliyor.

Peki, bu dizi nasıl oluyor da bu kadar rating alıyor?

Çünkü rekabet yok…

Geçen sezon  Aşk Yeniden zirveyi sallarken, herkes onu konuşurken de yazmıştım;

Böyle giderse zor diye…

Zor olduğunu bu sezonda görmüş oldular.

Aşk Yeniden'in Sorunu, Güzel Köylü Baskısı...

Kaderimin Yazıldığı Gün, habis hikayesi ile ilerleyemiyor, nefes alamıyor, seyirciye de nefes aldırmıyor.

Bir Deniz Hikâyesi'nin de tam anlamıyla hatalar silsilesi olduğunu nedenleriyle yazmıştım…

Hiç Şansın Yok Bir Deniz Hikayesi...

Sonuç?

Doğru strateji, doğru tanıtım, doğru gün, zayıf rakipler eşittir zirve…

Televizyon dünyası hakkındaki diğer yazılarımı okumak isterseniz, bibaksana 'yı ziyaret edebilirisiniz.