- Kategori
- Güncel
Kürtler ve Türkler,
İlk önce milliyetçiliğin her türlüsünün midemi bulandırdığını ifade edeyim. Milliyetçi kafa, Türk de olsa, Kürt de olsa aynı zihniyeti taşıyor. Her ikisi de bu ülkenin geleceğine ve demokrasiye zarar veriyor, adeta dinamitliyor.
Açılımın son yaşanan olaylarla rafa kalktığını ve hatta bittiğini ifade eden CHP, MHP ve DTP üçlüsü nihayet bir ortak noktada buluştular. CHP ve MHP bu işten herhalde çok mutlu oldular. Ne de olsa başından beri bölündük bölünüyoruz türküsünü söylüyorlardı. Bir bölünsek en çok onlar sevinip, nasıl da haklı çıktık naralarıyla adeta göbek atacaklar.
Hadi CHP ve MHP başından beri kol kola girip, açılımın bitmesini istiyorlardı. Peki ya DTP? Bugün kapatılmayla karşı karşıya kalan DTP, son olaylarla ve partililerinin konuşmalarıyla adeta kapatılmayı istiyorlar gibi. Ahmet Türk’ün bundan önceki açıklamalarıyla, şimdi Emine Ayna’nın açıklamalarını yan yana koyunca ne düşüneceğini şaşırıyor insan. Bir parti politikası yok bunların. Herkes ayrı telden çalıyor. Bir türlü etnik parti görünümünden çıkıp, ülke partisi olamadılar. Bunun cezasını da en çok Kürtler çekiyor. Ayrıca bir parti nasıl olur da tabanına söz geçiremez. Geçenlerde Selahattin Demirtaş’ı bir programda izledim. Sunucunun sokağa sözünüzü geçiremiyor musunuz sorularını yanıtlamadan geçti. Öcalan’ın hücre problemini bahane edip çocukları sahaya süren bir zihniyetle neyi konuşacağız? Sokakta çatışan çocukların başına her türlü olay gelebilir. Buna rağmen ne aileler çocuklarına sahip çıkıyor, ne de partileri bu kitlelere engel olabiliyor. Yetmezmiş gibi bir de sürekli şiddeti körükleyen açıklamalar yapıyorlar. Nerde kaldı barış istekleri, barış söylemleri. Barış Apo’nun hücre büyüklüğüne bağlıymış meğer.
Korktuğumuz hızla başımıza geliyor. Şehit haberleri, zaten açılıma karşı olan Türkleri Kürtlere karşı daha da nefretle doldururken, barıştan yana Türkleri de tarifsiz acıya gark ediyor. Bir kişi dahi ölmesin diye uğraşanlar, şimdi bu ölümler karşısında yüreklerinde bir yumrukla sağduyulu olmaya çalışıyor.
Kokarım bu olayların devam etmesi, bir de DTP kapatılırsa, durumu eskiden daha beter hale getirebilir. Bu durumda iktidar ve muhalefetin ortak amacı ülkede sükûneti sağlamak olmalıdır. Artık şu uzlaşmasız tutumu bırakmalı, barış adına neler yapmalıyızın etrafında toplanmalı. Bu günlerde her zamandan daha çok sakinliğe ve aklı başında sözlere ihtiyaç var. Herkes konuşmadan önce iyice bir yutkunmalı. Baykal terörden cumhurbaşkanını sorumlu tutmadan önce, kendine “ben bu iş için nasıl bir katkı yaptım” diye sormalı.
Bu arada bütün sivil toplum kuruluşlarının da ortamı sakinleştirmek üzere ortak hareket etmeleri gerekiyor. Bugün Diyarbakır’da 29 sivil toplum örgütünden ortak bir açıklama geldi: “ Şiddet hak aramanın yöntemi olamaz.”
Demokrasiye giden yol tasfiye olmak istemeyen bir terör örgütünün, cezaevinde mızmızlanıp duran bir örgüt liderinin, sokaklarda yakıp, yıkan, polisi taşlayan çoluk çocuğun kapatabileceği kadar dar bir yol değil.
Bu ülkede artık kimse ölmesin. Bunun için ne gerekiyorsa herkes kendi üzerine düşeni yapsın. Bir daha bir daha aynı olayları yaşamak, aynı sözleri duymak, konuşmak istemiyoruz artık. İnsanca bir yaşamdan yana olan, insan hayatını her şeyin üstünde gören, demokrat Türkler ve Kürtler aynı ses, aynı solukla bu olayları yatıştırarak, yeniden barış sürecini başlatacaklar.
Bu düşünceye olan inancımı asla kaybetmek istemiyorum.