Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '14

 
Kategori
Tarih
 

Kurtuluş Savaşı’nda Kurucaşile

Kurtuluş Savaşı’nda Kurucaşile
 

Kurucaşile


Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında her ne kadar işgal edilen bir bölge de olmamasına rağmen en önemli cephelerden biri de hiç şüphesiz Karadeniz bölgesidir. Bunun nedeni ise Anadolu’nun diğer cephelerinde özellikle batı cephesinde işgal ordularına karşı verilen mücadelede en önemli unsurlardan biri  olan lojistik desteğin Karadeniz yoluyla sağlanmasındandır. Batı Karadeniz bölgesinde Amasra’ya 45 km uzaklıkta yerleşim yeri olan Kurucaşile’de maddi ve manevi olarak ; Mustafa Kemal Paşa'nın başlattığı "Ulusal Kurtuluş Savaşı"na bütün benliği ile katılmış ve her türlü desteğini vermiş ve bugüne kadar bu çalışmaları ortaya çıkarılamamış yörelerimizden biridir.

28 Temmuz 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na, o dönemde siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri yönden bunalım içindeki Osmanlı Devleti, Almanların ekonomik ve askeri yardım vaatleri ve İttihat ve Terakki Partisi önderleri Enver Paşa, Cemal Paşa ve Talat Paşa'nın şahsi kararları sonucunda katılmıştı. 02 Ağustos 1914'te önce gizli bir Osmanlı İmparatorluğu-Almanya ittifak anlaşması imzalanmış ve aynı gün seferberlik ilan edilmişti. Akdeniz'de İngilizlerin baskısından kaçan Goben ve Breslaw (Yavuz ve Midilli) adlı Alman savaş gemilerinin, 27 Ekim 1914'te Karadeniz'e açılıp Sivastopol ve Odesa'yı bombalaması üzerine, Rus Ordusu 2 Kasım 1914'te doğudan taarruza geçmiş, İngiliz ve Fransız savaş gemileri de 3 Kasım 1914'te Çanakkale Tabyalarını topa tutmaya başlamıştı. Böylece; Osmanlı İmparatorluğu fiilen savaşa girmiş, 5 Kasım'da, İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmişti. Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı'nda dokuz ayrı cephede mücadele vermişti.

Birinci Dünya Savaşında Kurucaşile

İlçemiz Kurucaşile ve çevresi de savaş boyunca bir çok kez bombalanmış, bu bombalamalarda her ne kadar can kaybı olmamasına rağmen oldukça fazla mal kaybına uğramıştır. Bu konuda “Başbakanlık Osmanlı Arşiv Kayıtları”nı incelediğimizde de bir çok belgeye rastlamaktayız. Bu belgelerden  bir kaçını da sizlere sunuyorum. Bolu Mutasarrıflığı tarafından Başkomutanlığa çekilen bir telgraf’ta “Kurucaşile’nin on mil açıklarında biri iki bacalı diğerleri toplu olmak üzere doğuya doğru giden altı geminin görüldüğü” bildirilmiştir. Bunun üzerine "Başkomutanlık Vekaleti"nce telgrafta verilen bilgilerin eksik ve yetersiz olduğu görüşüyle yeniden bilgi istenmiş ve bir telgraf çekilmiştir. Çekilen 30 Kasım 1914 tarihli bu telgrafla ayrıntılı bilgi istendiği  görülmektedir. Şöyle denilmektedir. “Karadeniz’de Rus filosunun hareketinin takibi, kaç gemi olduğu, nitelikleri ve gittikleri istikametin bildirilmesi hususunda tebliğe uygun olarak Bolu   Mutasarrıflığının Kurucaşile önlerinde görülen Rus gemileri hakkında malumat gönderdiği.”

Savaş döneminde bir düşman denizaltısı tarafından Kurucaşile, Tekkeönü ve Çambu  kıyıları bombalanmış, bu bombalamalar Kurucaşile’deki yetkililer tarafından bağlı olduğu Bolu Vilayeti’ne bildirilmiştir.  Bolu Vilayeti de 21 Haziran 1917 tarihinde  çektiği bir telgrafla başkomutanlığa bildirmiş ve bu telgrafta şöyle denilmiştir. “Kurucaşile iskelesinde bulunan geminin yakıldığı, Çambu iskelesine mermi atıldığını ve limanda temizlik yaptığı 29 Temmuz 1917 tarihli bir başka bir telgrafla da

Düşman denizaltısının Kurucaşile’nin Tekkeönü ve Çambu mevkilerini bombaladığı  bildirilmiştir. 31 Temmuz 1917 tarihli telgrafla da “Bir düşman denizaltısının bombardımanı üzerine nüfusça bir zayiat olmamasına rağmen Kurucaşile’nin Çambu mevkinde dört hane ile bir samanlığın kısmi hasar gördüğü, Tekkeönü’nde tütün yüklü iki kayığın ise parçalanmış olduğu bildirilmiştir.  23 Ağustos 1917 tarihinde bir telgrafla “Bir düşman denizaltısının Kurucaşile civarında üç laz takasına ateş açarak ikisine zarar verdiği” bildirilmiştir. 10 Şubat1918 tarihinde ise bugün Kurucaşile’nin bir mahallesi olan Kargacak kıyılarında görülen bir torpido ile ilgili bilgi verilerek şöyle denilmiştir. “Kurucaşile’nin Kargacık köyü sahilinde görülen torpidonun etkisiz hale getirildiği.  bildirilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan 25 maddelik “Mondros Ateşkes Andlaşması” hükümlerine göre müttefikler için boğazlar açılacak, Osmanlı Devleti savaşta aldığı tutsakları iade edecek, sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli olandan fazla askeri terhis edecek, ülkede herhangi bir karışıklık çıkarsa işgal edilebilecekti. Subay ve erleri terhis ettirilen Osmanlı donanmasının işe yarıyabilecek gemileri de Haliç’e andlaşma gereği çektirilmiştir. Osmanlı Devleti yer yer işgal edilmeye başlanmış, bölgemize yani Zonguldak’a  Fransızlar bir tabur asker çıkararak işgal etmişlerdir. 08 Mart 1919 tarihinde Fransızlar’ın Zonguldak’a asker çıkarmaları ve Karadeniz kıyılarına; yabancı güçlere ait gemilerin demirlemesi, bölge halkını oldukça tedirgin etmiştir.

15 Mayıs 1919 günü İtilaf Devletlerinin iznini ve onayını alan Yunan Ordusu İzmir’e çıkmış ve güzel İzmir işgal edilmiştir. Burada Yunan kuvvetlerine karşı direnişin sembolü olan Gazeteci Hasan Tahsin tarafından  ilk kurşun sıkılmış,ancak kendisi de şehit edilmiştir. İzmir’in işgalinden bir gün sonra Mustafa Kemal Paşa  9.Ordu Müfettişi göreviyle Samsun’a gitmek üzere 16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’dan Tahsin Kaptan idaresinde "Bandırma Vapuru" ile yola çıkmıştır. Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak basmış ve  buradan İstanbul’a telgraf çekmiştir. Mustafa Kemal Paşa çektiği telgrafta;

İzmir’in işgali yakından temasta bulunduğum milleti ve orduyu, tasavvur ve tasvir edilemeyecek derecede üzmüştür. Ne millet, ne ordu varlığına karşı yapılan haksız saldırıyı kabul etmeyecektir.demiştir.Türk halkı Mustafa Kemal Paşa’nın İzmir’in işgali nedeniyle İstanbul’a çektiği telgrafta da belirttiği  gibi İzmir’in işgalini asla kabul etmemiştir. Ülkenin dört bir yanından çekilen telgraflarla bu durumun kabul edilemeyeceği net bir şekilde bildirilmiştir.Kaynak olarak yararlandığımız Haluk Selvi “İşgal ve Protesto İzmir’in İşgali İle İlgili Protesto Telgrafları”adlı kitabında 686 adet telgrafa yer vermiştir.Bu telgraflardan "Kurucaşile Miting Heyet-i Milliyesi" nin telgrafı aşağıda verilmiştir.

Kurucaşile Miting Heyet-i Milliyesi

Kurucaşile’den  Çekilen  Telgraf

İzmir’in işgali nedeniyle Kurucaşile’de halk yoğun tepkiler göstermiş ve nahiye merkezi ile tüm köylerimizde bulunan yurttaşların katılımı ile mitingler düzenlenmiştir. Bu mitinglerin düzenleme heyeti Kurucaşile halkı adına aşağıdaki protesto telgrafını çekmiştir.

Huzur-ı  Sami-i Sadaret-i Uzma’ya

Mahreci:Kurucaşile 19 Mayıs 1335/1919

Vatanımızın bir cüz’i lâyenfeki ve sekenesi itibariyle ekseriyet-i azîmesi anasır’ı  İslâmiye bulunan ve altı yüz seneden beri ecza-yı memalik-i Osmaniye-i İslâmiye’den ma’dud İzmir vilâyetimizin muhterem Wilson prensiplerine muhalif ve mugayir olarak bu kere Yunanistan’a ilhak edilmekte olduğunu ma’atteessüf istihbar ettik. Anadolu’nun kalbgâhı olan, Yunanistan’ca hiçbir alâka ve milliyet itibariyle de tarihî bir gûnâ rabıtası bulunmayan sevgili İzmir’imize vakı’ olan tecavüz haksızlığını bütün mevcudiyetimizle redd ve protesto eder ve mübarek vatanımızın kemakân devlet-i ebed müddet-i Osmaniye’de ve hilâfet-i mu’azzama-i İslâmiye’nin zîr-i iradesinde kalmasını bütün imanımızla taleb ederiz ferman.

Kurucaşile Ahalisi Namına Miting Heyet-i Millîyesi

Bu arada Mustafa Kemal Paşa Havza’dan  İngiliz Muhipler Cemiyeti Başkanı Sait Molla’nın 23 Mayıs 1919 tarihinde belediyelere çektiği İngiliz himayesinin talep edilmesini isteyen telgrafı üzerine illere ve mutasarrıflıklara bir genelge göndermiştir.

Havza.26.Mayıs.1919

Trabzon, Erzurum, Sivas, Van, Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara, Kastamonu illerine, Erzincan ve Canik(Samsun) Sancaklarına

“İstanbul’dan Sait Molla imzalı bir telgrafın her yerin belediye başkanlarına çekildiğini öğrendim. Bu telgrafla sürdürülen politikanın ulusal bağımsızlığımıza ne ölçüde yararlı olabileceğini Babıali’den sordum. Uygun bulmam ve onaylamamla ilgili bir yanıt alamadım. Ulusu böyle bilinmeyen kişilerce düzensiz ve karmaşık politik akımlara sürüklenmesindeki sakıncadan dolayı buna benzer girişimlere kulak asılmaması ve değer verilmemesi ulusun ve ülkenin esnekliği adına salık verir, ulusal bağımsızlık ve yönetimimizin kurtarılmasının ancak ulusun birlik olarak savunması ile sağlanabileceğini arz ederim”.

Mustafa Kemal

9.Ordu Müfettişi

Kastamonu Valiliğinin Kurtuluş Savaşının ilk günlerinde Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılığının bildirmesi Türk Bağımsızlık mücadelesinde yer almak isteği içinde olması, ayrıca Bolu Mutasarrıflığının 22.09.1919 tarihinde İstanbul Hükümeti ile ilişkilerini tamamen kesmesiyle Kurucaşile bölgesinin de dahil olduğu Bartın bölgesinde hareketli çalışmalar başlamıştır.

Sevr Antlaşması

Ana hatları 24 Nisan 1920'de San Remo Konferansı'nda kararlaştırılan Sevr Antlaşması, 11 Mayıs 1920'de incelenmek üzere Osmanlı Hükümeti'ne verilmişti. Sevr Antlaşması'nın kabulünü kolaylaştırmak ve Sevr hükümlerini uygulamak üzere, İtilaf Devletleri'nin teşvik ve desteği ile Yunan ordusu da 23 Haziran 1920'de Anadolu'da ve Trakya'da saldırıya geçti. Bursa'nın, Balıkesir'in, Uşak'ın ve Nazilli'nin ard arda işgali ile Sevr'in uygulanmasını sağlamak ve Antlaşma maddelerinde herhangi bir değişikliğe meydan vermemek bu saldırıda esas amaç olmuştu.

Sultan Vahdettin'in başkanlığında toplanan "Şura-yı Saltanat" tarafından 22 Temmuz 1920'de "zayıf bir mevcudiyeti, mahva tercih edilmeğe değer" görerek Antlaşma'nın onanmasına karar verilmiştir. Tevfik Paşa'nın, Türk topraklarını parçalayan, milli şeref ve haysiyetle bağdaşmayan bu antlaşmayı imzalamaması üzerine Damat Ferit Paşa tarafından görevlendirilen Reşat Halis Bey, Hadi Paşa ve Rıza Tevfik (Bölükbaşı) Bey Sevr Antlaşmasını 10 Ağustos 1920'de imzaladılar. Sevr Antlaşması'na göre, Osmanlı İmparatorluğu parçalanıyor, Türk Milleti de yaşama hakkından yoksun bırakılıyordu. Rumeli sınırımız aşağıda yukarı İstanbul vilayetinin sınır olarak tayin olunuyordu. Batı Anadolu ( İzmir ve havalisi) Yunanlıları verilecekti. Güney sınırı ise, Mardin, Urfa, Gaziantep, Amanos dağları ve Osmaniye'nin kuzeyinden geçmekte ve bu sınırın güneyini Fransa'ya bırakmakta idi. Doğuda Beyazıt, Van, Muş, Bitlis ve Erzincan'ı içine alan bir Ermenistan, Irak ve Suriye arasında bir Kürdistan kurulacaktı. Bunun dışında, Türkiye'ye bırakılan topraklar nüfus mıntıkalarına ayrılmakta; İtalyanlar Antalya ve Konya, Fransızlar Adana, Sivas ve Malatya bölgesi üzerinde, İngilizler de Irak'ın kuzey kısmında nüfus bölgeleri tesis ediyorlardı. İstanbul'da ise hükümet ve padişah oturacak fakat, İstanbul milletlerarası bir şehir olacak, Boğazlar'da ordusu,donanması, bütçesi ve organize kuruluşları ile bir komisyon bulunacaktı. Türklere bırakılan bölge, hakimiyet hakkı en ağır şekilde sınırlanmış, Ankara ve Kastamonu vilayetleri ve dolayları idi.

Sevr Antlaşması'nın Osmanlı Hükümeti'nce imzalanması, Anadolu'daki ulusal kurtuluş mücadelesinin azmini kuvvetlendirmiş, halkın İstanbul Hükümeti'nden ümitlerini kesmesine neden olmuştur. Büyük Millet Meclisi 19 Ağustos 1920 tarihli toplantısında, Sevr Antlaşması'nı imzalayan ve bunu onaylayan Şüra-yı Saltanat'ta bulunanların vatan hiyanetiyle itham olunarak vatansız sayılmaları kararını almış, ayrıca “Büyük Millet Meclisi Hükümeti” bu antlaşma ile kendini hiç bir surette bağlı görmediğini açıkca ilan etmiştir.

Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri

Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, 15 Mayıs 1919'da İmir'in işgali üzerine Türkiye'nin çeşitli kent ve kasabalarında oluşturulan ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin ilk örgütsel çekirdeğini oluşturan sivil kuruluşlara verilen ad. 4 Eylül 1919'da toplanan Sivas Kongresi'nde  tüm Müdafaa-i Hukuk örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti"  şemsiyesi altında toplanmıştır.

Kurucaşile Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Yurdumuzun her köşesi olduğu gibi Kurucaşile yöresi de Kurtuluş Savaşına canla başla katılmış, 1920 yılında  "Mudafaa-i Hukuk Cemiyeti" oluşturulmuştur. Kurucaşile Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin oluşturulduğu ile ilgili olarak o dönemde Kurucaşile’nin bağlı bulunduğu il olan Bolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Dr.Fuat Bey tarafından Ankara Heyeti Temsiliye’ye çekilen telgrafta bunu görmekteyiz.

Ankara Heyet-İ Temsiliye Riyasetine

“Bartın’ın Kurucaşile Merkez Nahiyesinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Genişzade Hasan Efendi’nin riyasetinde Ali Efendi ve Nuri Efendi’den  oluşmuş(mürekkeb)olarak teşkil edilmiştir.Yolların karla mestur(örtülü) olması teşkilatın genişlemesine şimdilik mani bulunduğu, mülhakatı tebalarımızdan(şubelerimizden)aldığımız telgraflarda bildirilmekle arz olunur.”

2 Mart 1336(1920)

Heyet-i Merkeziye Reis Fuad

Heyeti Temsiliye de bu telgrafa da Heyeti temsiliye adına telgraf çekilerek cevap verilmiştir.

Bolu Müdafaa-İ Hukuk Heyeti Merkezine Riyasetine

 A  n  k  a  r  a

05.03.1336(1920)

“Teşkilatın tatbiki hususunda masrafu himmete memnunuz. Ancak bu himmetin daha şumullu bir şekilde tatbik ve teşkilatın tevsii(genişlemesi) ve takviye buyurulması mercudur.(rica olunur)”

Heyeti Temsiliye Namına Yazdım.

C-5.3.1336(1920) İmza

Diğer yandan Fransızların Zonguldak ve çevresini ele geçirme emelleri giderek gerçekleşme yolunda idi. Şehir merkezini tamamen ele geçiren Fransızlar işgal bölgelerini genişletmek için faaliyete geçiyorlardı. 10 kişilik Fransız süvari birliği Çaycuma’nın 7 km yakınına kadar giderek çevrede keşifte bulunuyor. Aynı gün bir başka Fransız askeri gemisi de ziyaret etmek bahanesiyle Amasra ve Bartın sahillerine keşifte bulunmuşlardı. Tarihçi Yazar Necdet Sakaoğlu, anılan tarihte Fransızların Amasra’ya gelişlerini ve bunlara karşı sahil Tarassud Müfreze Komutanı Kemal Bey(Samancıoğlu) tarafından alınan önlemleri şöyle belirtmektedir.“2 Ağustos 1920 günü Büyük Liman’a Lüper Fransız gambotu girer.Derhal iskele başına gelen Kemal Bey, bir romorkör ile iskeleye gelmekte olan Fransızlar beklerken askerlerini de Bedesten mevkiine gönderir. Fransızlarla Kemal Bey’in tercümanlığını Amasra Liman Başkanı Halid Bey yapar.Gelenler kötü bir amaçlarının olmadığını, hava muhalefetinden limana girdiklerini az kalacaklarını ve izin verilirse ününü duydukları kasabayı gezmek arzusunda olduklarını bildirirler. Kemal Bey, kuru sıkıya başvurur ve civar dağların askeri birliklerce kuşatıldığını, en ufak bir hareketin kendilerinin tutuklanmasına, gemilerin de batırılmasına neden olabileceğini hatırlatır. Lüper’den çıkanlara önderlik eden Fransız subay gemideki hanımlar ve çocuklarla birlikte yarım saat gezme izni alır...Çarşıda ve limanda kısa bir gezinti yaptıktan sonra hemen gemilerine binerek Amasra’dan uzaklaşırlar .Ancak, gerek müfreze, gerekse ahali, Fransızların bir işgal tasarısı içinde olduklarını sezerek savunma önlemlerini artırırlar.Bir gece boyunca Kumbahçe(Tekke)Tepesi’nde, Kuşkayası mevkiindeki Dörtyolağzı’ndaki siperler kazılır. Küçük Liman’daki eski tabya onarılmaya çalışılır. Yerli ustaların kama uydurduğu toplar, bir iki yere yerleştirildi."

Bartın,Amasra ve Kurucaşile’de Çalışmalar

Amasra’da kurulan Sahil Tarassud Müfrezesinin Komutanı Kemal Bey(Samancıoğlu)’de 18’i Kurucaşile’den, 55’i de Amasra’dan olmak üzere 73 kişilik Amasra Sahili Üçüncü Takımını kurmuştur. Bu takım da deniz haydutlarına karşı amansız mücadele vermiş bulunmaktadır. Komutan Kemal Bey’in aldırdığı tedbirlerle 2 Ağustos 1920 tarihinde ziyaret maskesi altında Amasra’ya gelen Fransızlar'a kalenin çok iyi tahkim edilmiş olduğu izlenimi verilerek Amasra muhtemel bir Fransız çıkartmasından kurtarılmıştır. Ayrıca Kemal Bey’in ağabeyi Galip Bey Bartın Amasra ve Kurucaşile dağlarında yarı çete hayatı sürdüren ve eli silah tutacak güçte olanları bir araya toplayarak bir gönüllü müfreze oluşturmuştur.

1919 yılı sonlarında Milli Hükümet’in emrine girmiş Aydın ve Preveze gambotları ile sayısı az, taşıma gücü zayıf takalar ve motorlar kalmıştı. Söz konusu motorlar Kurtuluş Savaşı döneminde gücüne oranla çok büyük hizmetler görmüşlerdir. Söz konusu motorları harekete geçirenler de Zonguldak, Ereğli, Akçaşehir, Amasra, Bartın, Kurucaşile, Cide, Zarva, Mesed, Fakaz, Abana, İlişi, Evrenye, İnebolu gibi Batı Karadeniz kıyı ve limanlarında yetişen Kuvay-ı Milliyeci denizciler idi. Bunlar memleketin yabancı güçler tarafından işgale uğramasını kabul etmeyen ve cephelere yapılan lojistik sevkiyatta canlarını ortaya koyan vatansever insanlardı.

İşte bu teknelerden biri de bugün Kurucaşile Kapısuyu köyünde kıyıda yöre halkının diliyle mağaza’da yatmaktadır. Bu teknenin sahibi olan aile bu teknenin Kurtuluş Savaşı döneminde silah taşıdığını ifade etmektedir. Bundan birkaç yıl önce bu tekneyi yerinde görerek inceleme fırsatını buluştum.Gerçi bu tekne ile ilgili yazılı ve görsel basın 4-5 yıl önce haber yapmış ama ilgililer tarafından unutulmuş,tekne kaderine terk edilmiştir.

Kıyılarda emniyet, gözcülük gibi faaliyetlerin yanı sıra liman hizmetlerinin Hatta bir uçak da bu kıyıların güvenliğinde görev almıştır. Bu uçakla ilgili olarak Bolu-Kastamonu Havalisi Komutanı Muhittin Paşa 09 Nisan 1337(09 Nisan 1921) tarihinde Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyasetine çektiği telgrafta şöyle demektedir. “Amasra ile Kurucaşile arasındaki teyyare bugün hareket ettirilerek zevalde salimen İnebolu’ya indiği yolunda Garp Cephesi teyyare zabitliğinin işarından anlaşılmakla bera-yı malumat maruzdur

Kurucaşile’de Mitingler

Kastamonu’da yayınlanan Açıksöz gazetesi 24 Nisan 1921 tarihli sayısında yapılan kutlamaları şöyle yazmaktadır. “Bartın, Amasra, Kurucaşile, Zonguldak ve Ereğli’de yapılan törenlere köylüler de katıldığı için kutlamalar çok kalabalık olmuştur. Müdafaa-ii Hukuk Cemiyeti yetkililerinin önderliğinde ahali camilerde dua etmiştir. Daha sonra mitingler yapılmıştır. Konuşmalarda Yunanlıların yapmakta olduğu kötülükler dile getirilmiş, düşmanın defi için bütün varlıklarını fedaya hazır olduklarını bildirmişlerdir. Ayrıca camilerde tekbir getirilerek mevlid okutulmuş, yöre halkı şanlı ordumuza selam ve ihtiramda bulunmayı ihmal etmemiştir"Hakimiye Milliye Gazetesi" bu şekilde 31 nolu sayısında Kurucaşile’de yapılan destek mitingini haber olarak vermiştir. Hakimiye Milliye Gazetesi bu haberinde; “Kurucaşile bucağında bütün bucak halkının katılmasıyla bir miting yapıldı. "Kanımızın son damlasına kadar mukaddes cihada devam, şanlı ordumuzun kıymettar ve sevimli başkumandanımızla diğer muhterem ve fedakar kumandanlarımıza ve kahraman asker evlatlarımıza selamlar, ihtiramlar” denilmiştir.

Kurucaşile halkı bir yandan bölgede yaptığı mitinglerle ulusal direnci sağlam tutarken bir yandan da Büyük Millet Meclisi’ne telgraf çekerek desteğini belirtmektedir. Hatta İkinci İnönü Savaşından sonra  "Kurucaşile Nahiyesi Belediye Riyaseti" tarafından TBMM’sine telgraf çekilmiş ve bu telgraf yanda da tutanak örneğinde görüldüğü üzere meclisin 09.04.1921 tarihli oturumunda okunmuştur.

Liman Reislikleri Ve Kıyı Gözetleme İstasyonları

Karadeniz Liman reislikleri Osmanlı devletinden kalma bir sistem olarak deniz kuruluşlarına bağlı bir örgüt teşkil etmişlerdir.10 Temmuz 1921 tarihinde Umur-ı Bahriye Müdürlüğünün tesis edilmesinden sonra Milli Müdafa Vekaleti, başta Merkez Liman reislikleri olmak üzere tüm il ve ilçe liman reisliklerine  "Umur-u Bahriye Müdürlüğü"ne bağlı bulunduklarını, İstanbul'da Bahriye Nezareti ile muhabere ve irtibatlarını kesmelerini tebliğ edilmiştir. Bu suretle, Hopa’dan Kefken’e ve Antalya’dan Güllük’e kadar uzanan kıyı bölgesinde Liman reislikleri Büyük Millet Meclisi hükümeti emrinde görev yapacaklarını bildirmişlerdir. Karadeniz'de Samsun ve Zonguldak Merkez Liman Reisliklerine Merkez Liman reisliğine bağlı olarak aşağıda verilmiş olan Liman Reislikleri tesis edilmiştir.

Samsun Merkez Liman Reisliğine bağlı olarak; Hopa, Atina(Pazar), Mapavri (Çayeli), Rize, Of, Sürmene, Araklı, Trabzon, Polathane, Büyükliman, Görele, Tirebolu, Giresun, Ordu, Vona (Perşembe), Fatsa, Ünye, Terme, Gerze ve Sinop Liman reislikleri kurulmuştur.

Zonguldak Merkez Liman Reisliğine bağlı olarak; Cide, Kurucaşile, Amasra, Bartın, Filyos, Kilimli, Kozlu, Ereğli, Akçakoca Liman Reislikleri kurulmuştur. Bunun dışında İstanbul, İzmir ve Mersin’de birer Liman Reisliği teşkil edilmiştir. İşgal Filosunun 1921 yılında Karadeniz’de faaliyetlerini artırmaları ve deniz nakliyatını engelleme çabaları üzerine Liman Reisliklerinin faaliyetleri yetersiz kaldığından dolayı, lojistik nakliyat gerçekleştiren gemilerin güvenliğinin sağlanması maksadıyla, "Umur-ı Bahriye Müdürlüğü" tarafından Karadeniz kıyılarında 1921 haziranından itibaren bir çok “Kıyı Gözetleme İstasyonu”kurulmuştur.

Bölgede Zonguldak, Bartın, Ereğli, Çaycuma, Safranbolu, Devrek, Amasra ve Kurucaşile çevresi köy, kasaba ve bütün şehir halkı zaferi kazanan  kahraman Türk Ordularına şükran ve minnet duygularını dile getirmişler ve coşkuyla kutlamışlardır. Yine ifade etmek gerekir ki bu yöre halkı olarak; Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve onun yakın silah arkadaşlarını ile Kurtuluş Savaşımızın şehit ve gazilerini şükranla anar onların aziz hatırası önünde saygıyla eğiliriz. Ayrıca Bartın bölgesinde yukarıda adları geçen ve geçmeyen isimsiz kahramanları da şükranla anmak bir görevdir. Aşağıda da Kurucaşilemizden Birinci Dünya Savaşı ile Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen hemşehrilerimizin adları belirtilmiştir. Kurtuluş Savaşı'nda gazilik madalyası alan hemşehrilerimizin adlarını da vermek isterdik. Kurucaşileli gaziler ile ilgili bilgilerde  arşivimizde mevcuttur. Ancak; Bartın, Amasra ve Kurucaşile gazilerinin listesi birlikte olduğundan ve de hangi gazilerimizin Kurucaşile'den, hangilerinin de Bartın ya da Amasra'dan olduğunu ayırt edemediğimizden yayınlayamadık.

Sözlük:

Der’ekab             :Hemen arkasından, hemencecik, şimdi

Eşraf                    :Bir yerin zenginleri, ileri gelenleri

Gambot              :Birkaç topu olan bir çeşit küçük savaş gemisi

Hilal-i Ahmer       :Kızılay

Mutasarrıflık        :Osmanlı yönetim teşkilatında sancakların yöneticisine verilen ad.

Müfreze              : Askeri hizmet ve görevlerin yapılması için, küçük askeri birliklerden, belli bir kuruluşa bağlı kalmadan geçici olarak oluşturulan gruplara verilen ad.

Tarassud               :Gözleme, gözetleme, dikkatle bakma

Kaynaklar:

1-Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Fon Kodu:DH.EUM.5.Şb.Gömlek no:39, dosya no:5

2-BOA, Fon Kodu:DH.EUM.5.Şb.Gömlek no:61, dosya no:4

3-BOA, Fon Kodu:DH.ŞFR.Gömlek no:86, dosya no:557

4-BOA, Fon Kodu:DH.ŞFR.Gömlek no:79, dosya no:560

5-BOA, Fon Kodu: DH.EUM.6.Şb.Gömlek no:28, dosya no:18

6-BOA, Fon Kodu: DH.EUM.6.Şb.Gömlek no:46, dosya no:19

7-BOA, Fon Kodu: DH.EUM.6.Şb.Gömlek no:5, dosya no:31

8-BOA, Fon Kodu: DH.EUM.AYŞ.Gömlek no:9, dosya no:66

9-Gn.Kur.Harp Tarihi Bşk.Harp Dairesi, Türk İstiklal Harbi, C.1.Mondros Mütarekesi ve 10-Tatbikatı.Tevfik Bıyıklıoğlu, Ankara, 1962, s.32

11-CANVER Can, Kurtuluş Savaşında Karadeniz, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2001, s.8

12-JAESCHKE Gotthard.Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, C.130 Ekim 1918-11 Ekim 1922, TTK Yayını, Ankara, 1970, s.61

13-MÜTERCİMLER Erol , Kurtuluş Savaşına Denizden Gelen Destek-Kuvayı Milliye Donanması, Yaprak Yayınları, 1992, İstanbul, s.42

14-Mustafa Kemal Atatürk’ün tamimi, Telgraf ve Beyannameleri.Ankara, 1964, İnkilap Tarihi Enstitüsü Yayınları, s.23

15-SELVİ Haluk, İşgal ve Protesto, İzmir’in İşgali İle İlgili Protesto Telgrafları, İstanbul, 2007, Değişim Yay.s.309, İstanbul

16-COŞAR, Ömer Sami, Milli Mücadele Basını, Gazeticiler Cemiyeti Yayını, s.27

17-ATATÜRK, Mustafa Kemal, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, C.3, Vesikalar, İstanbul, 1962.Ves.25

18-ATAZB, Kutu  No.4, Gömlek No.38, Belge No, 38-1, 2

19-SAKAOĞLU Necdet, Amasra’nın Üçbin Yılı, Zonguldak Valiliği Yayını, İstanbul 1987 s.168,

20-SARIKOYUNCU A. Milli Mücadele’de Batı Karadeniz, s.147,

21-ATASE, İSH, Kutu Nu.605, Gömlek no.140, Belge no.140-1

22-TOKSÖZ Levent, Amasra Tarihine Denizden Bakış, s.157

23-AŞÇIOĞLU Erkan, Kurtuluş Savaşında Bartın, Bartın Ticaret ve Sanayi Odası Yayını, s.118

24-SARIHAN  Zeki, Türk Tarih Kurumu Yayınları Kurtuluş Savaşı Günlüğü, c.4-1

25-BÜYÜKTUĞRUL Afif “İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet’in Deniz Gücü” Deniz Kuvvetleri Dergisi,S.463,Ekim 1968,s.25

26-BÜYÜKTUĞRUL Afif,Osmanlı Deniz Harp Tarihi,Deniz Basımevi,İstanbul,1977,s.84

27-PEKER Nurettin,Öl,Esir Olma,İstiklal Savaşı’nda Kdz.Ereğli,İstanbul,1966,s.141

28-AKŞİN Sinan,İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele,İstanbul,1976,Cem Yayyınevi,s.241

29-EVCİN Erol,Birinci Dünya Savaşı’ndan Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşuna Bolu ve Çevresi

30-ATABEY Figen,Karadeniz’de Türk Donanması,Atatürk Araştırma Merkezi,s.

31-ÇAPANER Nahit, Kurtuluş Savaşında Deniz Kahramanları, 368 sayılı Deniz Mecmuasının eki, Deniz Matbaası, İstanbul, 1943, s.271

 

 
Toplam blog
: 37
: 949
Kayıt tarihi
: 08.03.13
 
 

Maden kenti ya da emeğin başkenti Zonguldak'ta doğdum. Bartın'a bağlı "ahşap tekne yapımında bir ..