Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '09

 
Kategori
Şiir
 

Kuruluştan Kurtuluşa Cumhuriyet Destanı

Kuruluştan Kurtuluşa Cumhuriyet Destanı
 

''Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır''


I

Doru atın tırısa kalkmasıyla başlar cengimiz
Kös vuruşlarında mehteran
Has dur zaman!

Orta direkli kara yazgılı kıl çadırda üryan
Doğuşların muştusunda gün
Bir ayinin tütsüsü Issık gölüne vurulan
Sakız ağaçlarında dileği şaman bir ana
Atasının taş dikitine açılan avuçla asude
Dileğin tek tengriye akışı ötelerden avuç avuç
Bey toylarına aşina yüzlerin kutlu töresi
Aksakallı sözlerin tutulmasında sır
Kırkım zamanı koyunların
Konargöçer düşlerde otağı
Kargı ucuna asılan al mendil
Ortasına dikili obanın murat
Yurt bellendi yaylaklar
Bir yanda kuzularken mevsimsel dönğü
Öte yandan soy verdi
Boy verdi balalar
Gürbüz oğlanlar çayırda tutuştu güreşe
Gerilen yayların hedefinde bir ceylan
Bir nara bekliyordu Çin ilinde ahali
Ve vakit ermemişti daha kim bilir
Lakin ne Kürşadlar büyüyordu soy soy


II

Çekik gözlerine iffet gizli Hun kızları
Hançeri göğsüne sapladı yan bakışların
Doru atlar asıl o zaman tırısa kalktı biteviye
Gece saraya düşüyordu Kürşadî naralar
Çerilerin kırkı bir sarayı basıyordu
Ahale-i Çin kırk çeriyi konuşuyordu
Çin Seddi’ni aşıyordu naraları ya
Titriyordu imparator
Bir Kürşad’a karşın Hun, Kürşad’a keserken
Gök tengri bunu biliyordu
Türk yazıtlarına Orhun’da söz kazınıyor
Bilge Kağan yüzyıllara derunî ve Davudî sesleniyordu
_Gök delinmedikçe!
_Yarılmadıkça yer!
Buyuruyordu ulu kağan ve Göktürkler dinliyordu
Desise Çin demekti
Savaş hile!
Yumuşak ipek gibi girdi hain kanına
Ve dahi kıtlık vurdu obayı
Göç düştü yollarımıza
Ahh! Hazar kuzeyi ve güneyi güzergâhtı
Kalanlar oldu
Unuttu soyunu sopunu
Bir bir asimile naçar
Gidenler Anadolu’ya yurt diyecekti baki
Bir ilahî buyruk Cibril tebliğine düşünce
Hira nura kesiyor bilen bilir
Çöl ortasının yüreğine Gül açıyordu
Kokusunun lafzıyla,
_İkra diyordu ya Cibril
Daha sure-i Fetih nazil olmadı
Ki, kutsî emanetti İslâm
Ayet ayet akıyordu Türklüğe
Ve zaten
Bir tengri değil miydi? O
Kılıçlar İslâma etti yemin
Mihmandarı oldu İslâm’ın bu demde sonra
Alp’ten dağların ardından Arslan kükremesi
Ovaya inince Malazgirt’te
Cuma ve salâsı
Hutbesinde beyaza büründü
Serdarın önde gideni
Tekfur korkuya namzet kös kös
Takvim bin yetmiş bir gürz ucunda zafer
Muzaffer kumandan Alparslan
O da Kürşad neslinden, Kürşad huylu değil miydi?
Ve Soylu
Töre bozulmadı yurt oldu Anadolu
Kutalmışların yurdu
Çer’ağ yangıları Taptuk dergâhında Yunus oluyordu
Oluyordu Hacı Bektaşî Veli bozkır ortasında
Yesevi alazıydı çoktan tutuşan
Mencik Baba oluyordu Tarsus’ta ve Horasan kokuyordu
Anadolu oluyordu öz be öz
İlim üzre doğanlar boy veriyordu dergâh dergâh
Aynı Kevser düşünde serinliyordu yürekler
Kırk kapı ya tek rabbe açılıyordu
İman erlerine kılıç kalem oluyor
Kalem kılıca kesiyordu küffar karşısında
Eren –alperene doğuyordu
Ötügen yurtluğundan yadiğar demir kordu
Yürekler…
Sabır su oluyor akıyordu
Yeşilırmak vurgunu kıvrım kıvrım
Yediveriyordu dergahi güller
Hüsna tecellisi ve dahi tezahürü

III

Söğüt dal veriyordu rüyaların yorumu
Salkım saçak…
El verdi şeyhlerin Edebalî olanı bir de altın öğüt
Ey Oğul!
Dediğinde
Bin iki yüz doksan dokuz’du tarihler
Yine devlet kuruyordu kutlu töre
Osman Bey ismi altı asra düşecekti
Ve okunacaktı hutbe hutbe
Ferman ferman
İl il irkiyordu zırha bürünmüş bakışlar
Tedirgin ve korkak!
Anadolu ilelebet yurt oluyordu Türk’e
Bursa Orhan gaziden yadigâr
Yemyeşil!
Başkent oluyordu Söğüt’ten düşlerimize
Hisarların Rum elinde olanı düşmeliydi
Er ya da geç
Fetih muştusuna ramak kalmıştı zaman
Demişti ya: Hatemülenbiya
_’’Ayrılıkta azap vardır’’ ya ümmetim!
Birlik sağlanmalıydı beylik beylik
Anadolu’da
Toylar düzenlendi
Kargılar çekildi
Çubuk ovasına fitne düştü
Timur nefsine yenilmişken
Aksıyordu dirlik
Yıldırım tükenmişken
Galibi yoktu
Anadolu yanıyordu il il
Dönemdi fetret geldi geçti
Dokunmadı on yıl
—Kalyonlar çekilecekti- artık
Şair dilince ‘’Surda gediklerin mukaddes olanı’’
Açılacaktı tamamdı vakit ama
Daha topların büyük olanı dökülmedi
Akşemsettin, Mola Güranî
Sultanların Fatih’ine öğretiyordu ilim
İkinci kez tahta çıkınca Sultan Murat oğlu
Çağ açılıyor yeni ve kapanıyordu eski
*Nisan ayında otağ kurdu papatya öncü
Bin dört yüz elli üç mayısında
Artık gül açıyordu.
… ‘’Ne güzel komutandır’’ muştusunda
Hadis vücud buluyordu Muhammedî
Sure-i Fetih çınlıyordu arş-ı âlâ da
Tıpkı Mekke-i fetih misali
Arî aklın iflasında karadan yürüdü gemiler
Ulubatlı Hasanlaştı her bir nefer
Sancağı diktiler sura
Fetholundu İstanbul
Hoşgörü ekildi tohum tohum
Çatladı boy verdi İslamın nuru
Herkes –Kitabınca- yaşadı
Cuma-Cumartesi-Pazar
Üç gün değil sadece haftaya düşen
Aynı şehirde
Dehanın tezahürüydü
Fatih_name!


IV

Fetihti yaşam, ganimetti dönüşler
Viyana kapısına dayanan cengin
Dönüşleri ödetti bedelini
Verdi kellesini veziri azam
Duraklama sayıldı büsbütün
Sefa başlamıştı lale devrinde
İbrahim cömertti balıklara
Aslında, aslında haklıydı
_*inci denizden değil miydi ?
Kim deliydi acaba!
Diye sordurdu yazarlara taa bu asırda
Ne hükmü vardı
Gitmeliydi balığa
Züyif akçeler düşünce hisseye
Kazanlar kalktı ocaklarında yeniçerinin
Ters çevrildi ya
Devşirilen değil de
Kayrılan girdi ocağa
Ve ağaların keyfinde esame
Bahşiş derdine düşenler
Cülusu sevmişlerdi her dem
Fırsatçılar Celalî oldu isyanlarda
Patronu Halil’di bir zaman
Sarıyordu yangınlar şehir şehir
Kabakçı Mustafalar’dan çıkan alevle
Kellesini istiyordu vezirlerin ves’selam
Bekaya verildi kelleler bir bir
Erim erim eriyordu saraylar
Hazine-i hassa’ya

V

Dirlik bozulmuştu tımarda
Yoktu ganimet yazıldı Karlofça
Bin altı yüz doksan dokuz takvime düştü kabus
Ahh ihtişam neredesin?
Başladı gerileme
Sıtma sardı vücudu
Kesiliyordu uzuvlar yazık
Altı asıra hükmün suyu çekiliyordu
Yavaş yavaş
Ne zordu Osman Bey ?
Islahat dedi fermancı Mahmutların ikincisi
Okumayacaktı esamesini yeniçerinin
Alev alev yanıyordu İstanbul
Fesholuyordu yeniçeri
Fes giyenlere terk edeceklerdi mekânı
Kazanları ters çevirenler yoktular artık
Küçülen bakışlarında Anadolu’nun
İstanbul kapatıyordu kapılarını
Vahdettin yaşlı
Damatlara söz geçiremiyordu
Neydi O Mondros?
Ya o Sevr paçavrası
Mavi gözlerinde Anadolu görülen
Kolağası Mustafa Kemal Atatürk
Koymuştu kafasına
_Anadolu Türk’ün kalacaktı
Seyr-ü sefer eyledi Samsun’a
Bin dokuz yüz on dokuz mayısı
Yine ve yeniden mayısta
Zaferlerin nişanesi
Güneş ne de güzel parlıyordu
Ey Bandırma vapuru
Kıymeti içinde saklı bir kurtuluş taşıyordu
O da biliyorken bunu
Kıyıdan seyrediyordu
Napusula
Ne şanlı bir görevdi Ata’yı taşıyordu
Ulusun kaderini taşıyordu gün gün
Tıpkı – Elif’in kağnısı- ayırdındaydı elmasın
İstiklâli ve istikbali taşıyordu dahası
Var mıydı ötesi?
Kefere şaşkın
Misak-i milli Amasya oluyor okunuyordu
Anadolu kaderini tayine memurdu
_ ‘’Ya istiklâl ya ölümdü’’
‘’Hangi çılgın zincir vuracaktı’’
Nusrat olacaktı boğazda
Dökecekti Türk’ün kaderini, mayınları
Conk bayırı ve Anafartalar
_Böylesine bir cengi görmeyecekti
‘’Çanakkale geçilmeyecekti’’
Geçilmedi evvelallah!
Ses geldi
Kumanya : Üzüm hoşafı!
Ses geldi
Kumanya : Yok!
Lazı-Çerkezi-Kürdü ser verdi
Elli yedinci alay secdede
Vermedi namusunu
Sözüm ona kutsal armada (!) batıyordu sularda
Pas tutacaktı hakikat
Tarihe şerh düşüldü
Miladı oldu Çanakkale
Yırtıldı Karlofça artığı antlaşmaların topu birden
Anadolu bu, besleme ihanette gebeydi gene
Ethem çekildi dağa
Oy Ethem oy demedi mi peygamber
_’’Ayrılıkta var azap’’
—Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır-
Dedin ya Atam
— Satıh bütün vatandır- ekledin büyük söze
Emir tekâlifi milli oldu mecliste
Bir çift çorap ödünç alındı analardan
Yeni gelin süt parasını verdi bebeklerinin
Bebekler mütebessim
Ziynetlerini çıkından çıkardılar
Beşi bir yerde Vatan dediler teklifsiz
Eritildi dirhem dirdem
—Vatan Sağ olsun- du yalnız
Yalnız vatan sağ olsundu
Hasan Tahsin’di ilk kurşunu atan İzmir’de
Maraş’ta Sütçü İmam
Antep’te Şahin Bey
Ya Adile on başı
Yirik Fatma
Kılavuz Hatice
Türk Anası değil miydi ?
Kınalı elleri sille oluyordu düşmana
İl il ilçe ilçe kurtuluyordu vatan
Harbin adı İstiklâl
Yazıldı Marş-ı İstiklâl
_Ey büyük Akif sırtında paltosu yok şair-i âzam!

VI

Ve Lozan tescili istiklâlin vesikası
Yumrukların serti vuruldu
Masada
Alındı haklar
Pranga maddeleri kaldırıldı tarihin
Kapitülasyonlar ve devamı
Cumhuriyet’in adımı atılıyordu
Büyük Türkiye!..
_’’Demirağlar örülmeliydi’’ on yılda
Muallimlere emaneti yeni nesil
Sümerde basma üretilmeli
Tütmeliydi bacaları behemehal!
İzmir de iktisada kongre toplanmalıydı
Ödenmeliydi son borçlar
İmar edilmeydi yurt il il
Bir hitabe lazımdı gençliğe
_Muhtaç olduğu asil kan! Damarlarında
Demeliydi Atam ve dedi de
İnsi bir yorgunluk kaplarken uzuvları
Aman yarabbi!
Tabipler gelip giderken odasına
Şarapnel yarasına benzemiyordu bu
Takvimler ahh takvimler Kasımı vuruyordu
Dolmabahçe’de bakışları soluyordu güz sonu
Mavi mavi
_Demişti ya, ‘’geldikleri gibi giderler’’
Gittiler… gittiler de
Şimdi sırası mı Dolmabahçe saatleri
Kitlenirken saat dokuz sıfır beşte
Senin gidişine Atam dedi cümle ulus
Gözyaşına gark Türk Milleti durmaz
Bin dokuz yüz otuz sekiz

VII

Bir büyük doğumdu başladı mefkûre
Bir büyük ölüm dağladı yürekleri kor
Kutalmışların ülkesi kaldı Anadolu

Ve dahi kalacak ilelebet
Söz Atam Söz!




yahya incik/şanlıurfa/2009 : 22.02.2009 saat:13:42
 
Toplam blog
: 92
: 766
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

1970 Tarsus doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Tarsus'ta tamamladım.Yüksek öğrenimimi Atatürk Üni..