Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

Kurumlar arası çatışma kimin lehine…

Kurumlar arası çatışma kimin lehine…
 

www.milliyet.com.tr den alın resimlerle yaptığım çalışma


Ülkemizde yaşananlara kısa bir turla pazartesi yazıma başlamak istiyorum.

Ağca tahliye olunca, eski defterler açılmış, eski İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş ve İstanbul Emniyet Müdürü Hayri Kozakçıoğlu konuşmuşlardı. Can DÜNDAR yazısında Hasan Fehmi Güneş, CNN Türk’te Rıdvan Akar’a şöyle demişti:

“Ağca’ya katletme emrini veren bellidir. İstanbul Emniyeti onu, bağlantılarını, daha önceki eylemlerini tespit etmiştir. Bugün bunun bilinmiyor noktada kalması başarısız bir soruşturmanın değil, engellenmiş, tamamlattırılmamış bir soruşturmanın sonucudur”.

Rıdvan; “‘Engelleme’ derken, Org. Üruğ’un gözaltı süresini uzattırmamasını mı kastediyorsunuz?” deyince “Onu kastediyorum. Devletli makam, dosyayı elimizden aldı” dediğini yazıyor

Ne demek “devletli makam” Allah aşkına?

Demek ki Devletin içinde büyük makamlarda olanlardır bu dedikleri. Çünkü konuşan Devletin Bakanıdır.

Uğur Paşada aynı yazıda

“Ben niçin engelleyeceğim? Türkiye Cumhuriyeti’nin bir orgenerali, 1. Ordu Komutanı, İstanbul Sıkıyönetim komutanı, bir katilin ortaya çıkarılmasını niye engellesin?”

Hakkındaki suçlamalara çok üzüldüğü belliydi.

“Görevini namus bilen insanları suçlamak suçlayana saygınlık sağlamaz. Hasan Fehmi Bey bu görüşünü tashih etsin. Sayın Kozakçıoğlu da o yıllarda beraber mücadele ettiğimiz bir arkadaşımız. Bunu nasıl söyledi diye hayret ediyorum. ‘Yetki verilmedi’ dese neyse ama ‘engelledi’ lafını kullanmamalıydı“diyor…

Paşa bir de “kandırılmış askerler, parayla veya kadınla” dedi ya, çok üzdü ben, açıkçası.

Artık kime inanalım diye bir söz söyleyemem bu noktada.

Güneş: Engellendik diyor, dahası mı var bu işin…

Çünkü Devletin Bakanı koskoca İçişleri Bakanı

Sayın güneş başka çok önemli bir şey diyor

“Bana sorarsanız çok acı şeyler söyleyebilirim, ama iş karışabilir” diyor.

Artık yeter yahu.söyleyin ne kadar acı şeyse bütün Türkiye öğrensin.

Siyasiler vesayet altında iken bu ülkenin geldiği durumları bugün gibi hatırlıyoruz.

İkinci dünya savaşında savaşmadığımız halde karneye bağlanan ekmek 1979 karşımıza çıktı durduk yerde. Başkasının evinden kömür alıp çay fabrikasının kazanını yaktık.

Bakanımıza bir kamyon benzin vermedi yabancı ülkeler…

Bir dolara muhtaç olduk.

Sana yağındaki kuyruk kime dayanıyordu acaba?

Kurumlar arası çatışmaları tetikleyerek yapılan toplumsal mühendisliklerin acı faturaları idi bunlar.

Uğur Mumcu, 24 Ocak’ta hunharca bir cinayetle kurban edilmişti.

Hemen gözler hemen İran’a ve İslami cepheye döndü.

Atatürkçü ve laik kesimler “Türkiye İran olmayacak!” “Yobazlar İran’a!” sloganlarıyla hedeflerini belirlediler

Laik-anti laik ayrışımı bu noktadan sonra tetiklendi.

Atatürkçülerin gövde gösterilerini izledik.

Uğur Mumcu’nun öldürülmesinde devletin tepkisi dikkat çekiciydi. “Devlet Televizyonu” cinayet karşısında büyük bir duyarlılık gösterdi. Cenaze töreni şimdiye kadar görülmedik bir biçimde TV’den canlı yayında verildi ve tüm devlet yetkililerinin katılımı ile gerçekleşti.

24 Ocak 1993 tarihinde aracına konulan bombanın patlamasıyla hayatını kaybeden gazeteci yazar Uğur Mumcu 10 yılı sürecek olan bir karanlık devrin başladığı günde katledildi.

Bu iki olayın ve diğer önemli insanların öldürülmesinden sonra yakalanan katillerin perde arkası hiç bir zaman aralanamadı.

Şimdi Anayasa mahkemesi askeri yargıya havale etti darbe girişimlerini

Bir demokrasi sınavı verebilecek mi askeri mahkemelerimiz, göreceğiz…

Kanunda yapılan bir kelimelik değişiklikle sivil yargıya taşınan olaylar yine bir kelimelik değişiklikle askeri yargıya taşındı.

Acaba burada da bir oyun mu var?

Kurumlar arası çatışmaların kaynağını bulup yarayı oradan tedavi etmeye başlamak gerekiyor bana göre.

Bugün bu çatışmayı tetikleyen kaynaklar gözlerimizin önünde.

Önce o kaynakları kurutalım, sonra da gereğini yapalım derim…

Milliyet Blog'da yayınlanan yazımda konu fotoğrafına cevap Rusyadan geldi adeta.

RUSYA Meteoroloji Dairesi Çarşamba günü Türkiye’nin Marmara ve Batı Karadeniz bölgeleriyle, Ege’nin kuzey kesiminin eksi 15 derece olacağını bildirdi.

RUSYA Meteoroloji Dairesi ve Acil Durumlar Bakanlığı dün Türkiye’yi ilgilendiren iki uyarı bildirisi yayımladı. Bakanlık, önce Türkiye’yi de kapsayan bölgede kışın en soğuk günlerinin önümüzdeki hafta yaşanacağını haber veriyor.

Ben bir durum olduğunu sezdim deklanşörüme bastım bir sürü resim çektim ve milliyette “Bulutların Başkenti” isimli o yazıyı yazdım.

Açıkçası Meterolojik olayı doğru okuyamadım demek.

Sevgi ve Saygılarımla

 
Toplam blog
: 449
: 609
Kayıt tarihi
: 24.06.08
 
 

Rizede yayınlanan ilk renkli gazete ViraHaberin kurucusuyum 5 sene baş yazarlığını yaptım. İLESAM..