Kurumsal Bir Belediye: Uşak

Kırk yılın başında, geçen yıl bugün ölüme diye gittiğim memleketime, aynı gün doğumuna gittim canım yeğenimin. Başbakanlığı da arayayım, 3 oldular 3’ü de oğlan burada, bir dayı olarak sırtım yere gelmez diye düşünmüyor değilim. Eh, başbakanlıktan ses çıkmasa bile Cumhurbaşkanımızın buraya koca bir hediyesini bekliyoruz artık.

Cumhurbaşkanımız Uşak’a geldiğinde, baya güzelleşmiş diyor, haklı, haklı da… ben şehre girdim çıkışına kadar her yer pavyon gibi olmuş, Sadıçlar Gazinosu mu dedim burası, efendim, sarı, kırmızı, mor loş ışıklar. Bu kadarı neyse de elektrik üreten santraller yok ki memleketimde, anca en yakın baraj tüm Ege Bölgesine, o da gücü ne kadarına yeterse.

Neyse bulaşıklar dağ gibi oldu, eh hazırlığımız da var, suyu bir kestiler arkadaş ben dönene kadar gelmemişti biliyorum. Tabi aradım belediyeyi;

Ben:

-          Su kesintileri için doğru yeri mi aradım.

Memur:

-          He, evet abe.

Ben:

-          Kesinti gün boyu devam edecek mi, bilgi verir misiniz?

Memur:

-          Abe valla, mende bazarının orda patlama oldu, çok böyük bir patlama, emme canla başla çalışıyoruz billa.

Ben:

-          Kesinti gün boyu devam edecek ise ona göre damacana aldırayım, insan da bir haber vermez mi, duyurmaz mı yahu.

Memur:

-          Yemin ediyon haklısın abe, çocukla yimeğe gittiler indi, halletcez, havada fena soğuk böğünkü gün.

Tabi aramızda ince bir romantizm ve hoşlanma başlamadı değil, napayım ben de şöyle konuştum:

-          Sadıcım bak bi yo bi, eğer gelmecese aşama, gaz da yanmeyo (doğalgaz) buyduk buyduk.

Memur:

-          Gayret abe, aha geldi geliyo çocukla, ekmeeni bile yimeden gelmişle, yapcez abe.

Ben (dayanamadım ve…)

-          Söz ver

Memur:

-          Söz veriyom abe.

Bu tatlı insanların, konuşma ağızlarını anlayamadıysanız eğer şöyle bir şey demek istiyor “Biz çalışıyoruz, ne istenilirse yapıyoruz” bence de Uşak güzelleşmiş, aslında güzelleşmemiş, hep güzelmiş…