Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Kuş cennetimi kim yok etti ?

Kuş cennetimi kim yok etti ?
 

Güzel yurdumun her köşesini gezdim. Soğuk sularından içtim, derelerinde, denizlerinde, ırmaklarında yüzdüm.

Çorak toprakları bile sevdim; dam evimin üzerine serdim, su geçirmesin diye...

Kirecini kaymak yaptım odam boya tutsun diye... Bozkırlarda oturdum... Kavakların hışırtısını deniz dalgalarının seslerine eş tuttum.

Ağaçsız, uzun kurak ovaları hayal ettim geceleri denizdir diye... Deniz kıyısında evim oldu; akşamın kızıllığında kızaran denizi benzettim buğday tarlalarına...Kuş cennetlerine yakın oturdum;kanatlı canlıların orkestrasını dinledim her gün.

Şimdi oturduğum kentte yok olan ''Kuş cennetine ''yanıyorum her gün. Seyfe Gölündeki kuş cennetinde ördek avlayan ''Yamyamlarla '' savaşmıştım bir zamanlar...

Şimdi yokolan cennetin ''vedasız kuşlarına'' yanıyorum.

''Vurulmuşum toprağına taşına;
Yerde gezen, gökte uçan kuşuna...
Baharına, yazına, kara kışına...
Vurulmuşum yüzü toprak kokan insanlarına...
Benim çiğdem kokulu memleketim !...''
(A.Turan )

Diyerek coşkuyla seslenen şairin, keyifle şiirini yazdığı günlerde, herhalde zehir saçan dev fabrika bacaları , denizlere ölümcül atıklarını bırakan korsan gemiler; zehir kampanyalarıyla beslenen saman lezzetindeki buğday tarlaları;eti şifa veremeyen kopyalanmış koyun sürüleri yoktu sanırım.

Dünyamızın beyaz şemsiyesi güzelim buzullar erimektedir.Yüzlerce balina kıyılara vurup intihar ediyor.

Birçok canlının nesli tükenmeye başladı.Yaşadığım kentte filtresiz fabrika bacaları ölüm kusuyor.Deniz kıyılarına radyasyonlu variller vuruyor da vuruyor...

Tanrım benim Dünyam bu mu? Benim mi bu aynadaki hastalıklı yüz ?

Yaptığını beğendin mi ey insanoğlu ? Ekolojik denge elden gidyor... Başka bir Dünya var mı ki kaçıp gidelim ?

Yıktığın yeter !...Artık yapma zamanıdır...İhtiyar dünyamız eceli gelmeden ölüyor !..

Bizler, savaşın pençesine düşmüş; kirli, haksız ve yoksul bir Dünyada doğmuştuk !

Masallardaki kötü adamların, yeryüzündeki temsilcileri kanlı gözlerini şimdi çocuklarımıza dikti...

Savaş tacirleri, kimyasal ve nükleer silahlarını yarıştırıyor. Nifak sokmuşlar her yere...Silahları satılsın diye !..

Bebeklere sunulan mamalarda, ilaçlarda kimyasallar kıpır kıpır...Reklamcılar, çok acımasız ve çıkarcılar !..

Sembolik hale gelmiş minik parklara sığmıyor çocuklar !..Onlar sokaklarda... Ve eksoz gazları ciğerlerinde !..

Ormanlar katlediliyor...Yakılıyor meşeler...Lüks villalar aşkına...Yamyamlar bile masum kalır bunların yanlarında...

Ağaçsız ve yeşilden uzak koca kel tepeler ;koca dağlar erozyonla kayıp yok oluyorlar denizlerde...

Sen sadece seyredip, Ah !.. edip Vah!.. ediyorsun...Kimileri de kör karanlıklarda...

Şimdi çevresel değerleri koruyup geliştirmek zamanıdır...Kuş cennetleri ölüm tarlaları olmamalıdır...

Arıtma tesisileri yaygınlaştırılmalı; organik tarım gelişmelidir...Geri dönüşü olan kumaşları üretmeliyiz...

İşte o zaman katkı maddesi olmayan organik kozmetik ürünlerle daha sağlıklı güzelleşiriz...

Cilde yararlı olan doğal maden sularını krem, losyon ; şampuan ve spreylerde kullanan üreticiler arıyoruz...

Eski doğal taş evleri yeniden yorumlayan mimarlar, mühendisler daha çok olmalıdır...

Çocukların parklarının ortasına, dev ve çirkin gökdelenleri konduranları ve onlara onay veren yetkilileri kınıyoruz...

Bakın zehirli atıklardan bunalan okyanuslar, intikamlarını tsunami dalgalarıyla alıyor...

Dere yataklarına ev yapan cahiller sel suları altında yok oluyorlar...

Fokların dansettiği ;kuğuların ''Valsettiği '' tablo gibi denizler istiyoruz...

Unutmayın ki sahipsiz ülkelerin batması haktır ;sen sahip olursan bu yurt batmayacaktır...

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..