Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kuşak Ucunda Yaşam! ( Ölüm...)

Kuşaklar öncesi, kuşak çatışması, kuşak farkı…

Ne çok duyduk bu sözleri. Her yeni duyuşta da, kafamızı ileriye-geriye sallayıp onayladık. En basitinden en halledilmezine kadar, sorunların temelinde yatanı bir kuşağa bağladık durduk çoğu zaman.

Kuşaklar boyu ne öncesiyle ne de sonrasıyla bağdaş kurabildik aynı sofrada.

Kırmızı kuşakların boyunduruğunda, halay çekermiş gibi yapıp horoz dövüştürdük.

En çok da beline kırmızı kuşaklar bağlayıp, gelin ettik kızları.

Bağlayanı da çözeni de erkek olan ellere namusu (!) teslim ettik…

Kuşağı belimize dolayan kimi zaman baba, kimi zaman abi oldu. Çözenin rolü hiç değişmedi ama!

Kocaydı adı…

O kuşağın asıl anlamının güç gösterisi olduğunu hesaba katmadan, ellerimizi havaya kaldırdık. Kolayca belimize dolansın diye.

Çözülürken de eller havadaydı…

Göğsü gere gere çözülmesini bekleyen, göğsünü gere gere çözenden bir adım öteye gitmedi hiç. Önüne geçmedi ne bağlayanın, nede çözenin.

Kendine güvenin simgesi kuşak, beline dolanan değil de, hep dolayıp çözenin oldu nedense!

İyi korudum… Kem gözlerden, ırz düşmanlarından, namussuzlardan korudum kızımı, kardeşimi dedi bağlayan.

Korunmuş, gözetilmiş, sakınılmış kız aldım koynuma diye övünecekti koca.

Bu yolculuk yol işaretlerini takip etmeyip, yoldan çıkınca bazen olanlar oldu.

Koruyamadım. Sakınamadım. Önüne geçemedim. Hep gözü açık dolaşırken uyutuldum sanılanın eline dolandı.

İtibarı gitmiş, adları lekelenmişti. Bir kadını koruyamayana erkek denilir miydi? Dolaşamazdı sokakta. Bakamazdı kimselerin yüzüne. Adam yerine konulmazdı bundan böyle…

Ellerine dolanmış kuşak, gözleri, kalbi, vicdanı bağladı…

Kuşak kadının temizliğinden ziyade erkeğin gücünü simgelediğinden, rengine yakışır, rengine eşdeğer denizlere atıldı.

Kadının payına düşen kırmızı kuşağın ucunda salınan “yaşam” ya da “ölüm” oldu.

Beline dolanan kuşakla evinden çıkan genç kadın, kuşağın sıkmasıyla sustu kardeşine tecavüz eden adamın hoyratlığına.

Namussuzluğun kara bir leke gibi alınlarına yapışacağını bilen anne, boynuna dolanan kuşağa esir oldu.

Kuşaklar arasında rengi hiç değişmeyen boyun eğişe teslim taze çiçek, kaderine razı oldu.

Halaylar çekildi. Tokmaklar vurdu davula.

Binbir gece olmasa da bir geceliğine olsun kuşağıyla salındı gelin.

Sonra…

Kuşağı çözdü damat.

Kendinden önce çözüldüğünü anladığında öfkelendi.

Kuşağı bağlayana iade etti.

Sonrası malum…

Ben koruyamadım, ben sahiplenmedim, ne benim ne kızımın suçu diye açıkça söyleyemediğinden, kuşağı iyice sıktı…

Kuşağın ucundan başlayan yaşam nefessiz kaldı…

Kuşakların ucunda yaşam… Ölüm.

 
Toplam blog
: 13
: 939
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Yazarak "yaşıyor" yazarak "konuşuyorum."İşsiz olduğumu iddia edenler var!Yaz-ı-yorum.....