Küstah İsrail!..

Başbakan Sayın Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Sayın Davudoğlu'ndan istirhâmım;

Artık şu İsrail'den; ''Özür dileyin ve tazminat ödeyin!.. Ondan sonra ilişkilerimizi eskisi gibi normal hâle getirelim!.'' gibi taleplerde bulunmamalarını istirham ediyorum.

Bu talepleri tekrarladıkça, onlar da; ''Yok biz özür dilemeyiz ve tazminat da ödemeyiz!..'' diye diretiyorlar. Bu da bizim saygınlığımızı törpülüyor.

Filistin'e yardım götüren MAVİ MARMARA gemimize yaptıkları haydutça saldırı sonucu; 9 vatandaşımız hayatını kaybetmesine ve verilen maddî zarara rağmen, İsrail'in pişkinliği ve gözlerindeki istihzâ ap-açık ortada iken, mütemâdiyen; ''İsrail özür dilemeli ve tazminat ödemeli!'' gibi ifâdelerle daha fazla kendimizi küçülltmeyelim lütfen.

Haydutça saldıran Onlar!..
9 vatandaşımızı öldüren Onlar!..
Maddî kayba uğramamıza sebep olan onlar!..
Bütün dünyâ kamuoyunun lânetini ve tepkisini üzerine çeken de onlar...
Eee...
Bizim dememize bile gerek kalmadan, çoktaan özür dilemesi gerekmez miydi?!..
Ama yok!.. Herifler nerede ise bize özür diletecekler!

Hâl böyle iken; '' Özür dileyin, biz de sizinle ilişkilerimizi düzeltelim '' demek, ''Van minut!..'' çıkışı ile dünyadaki müslüman halklar nezdinde büyük takdir toplayan, sevgili Başbakanımız'ın ve Dışişleri Bakanı Sayın Davudoğlu'nun yeni oluşturmaya başladıkları, yeni '' Îtibarlı dış siyaset '' politikaları ile pek uyuşmamakta doğrusu.

Adamlar özür dilemiyorlar ve dilemek niyetinde de hiç gözükmüyorlar. Lütfen, dış politikada kazanılan îtibârımızı; ''Özür dileyin!..'' ısrarları ile daha kötü bir noktaya getirmeyelim.

Bakın adamlar; '' Türkiye'nin yaptığı, cüretkârlığın da ötesine taştı! Türkiye bizden özür dilemeli(!)...'' gibi , daha da küstahça ifâdeler sarf'etmeye başladılar.

Adamların son ifâdeleri böyle...

O zaman Sayın Başbakan ve Sayın Davudoğlu;

Mâdem ki haklıyız... Hem de gereken olgunluğu ve anlayışı da göstermişiz.

Bu durumda eğer çekindiğimiz ve korktuğumuz bir şey yoksa şâyet, Devletimizin ağırlğına yakışacakre ve milletimizin menfaatlerini de gözeterek, gereken ne ise lütfen onu yapalım. Çünkü devam eden bu ''ÖZÜR TALEPLERİ'' milleti, inanın çok rahatsız ediyor.

Niye bu ifâdeleri kullanıyorlar peki?

Adamlar o kadar pervâsız ve cür'tkârlar ki; bütün bunlara rağmen, bize cür'tkâr demeye ve bizden özür talep etmeye başladılar.

Bunlara daha fazla müsaade etmeyelim artık. Ne yapacaksak, yapalım...

Sık sık tekrarladığımız Özür talepleri ile özür işini laçkalaştırarak, saygınlığımızı da azaltıyoruz.

Lütfen buna daha fazla müsaade etmeyelim.

2010.12.26, pazar
Bektaş Azizoğlu
İSTANBUL