- Kategori
- Güncel
Kusturica, ders mi aldı, ders mi verdi?
İkiyüzlülük, kimi insanlarda, saldırıyı teşvik eden bir etki yapar.
Bu etkinin sarmalında kalanlar, “Neden?”, “Niçin?”, “Niye?” gibi soruları soracak kafa yapısında olmadıkları için, “vatan kurtaran aslan” havasında, yaratılan puslu havada “atış” yaparlar. Çünkü soru sormasını bilmeyenler, aynı davranıştan birini “doğru”, öbürünü “yanlış” sayar, güdüldüklerini hiçbir zaman düşünmezler.
Özgür olduklarını sanırlar!
Mantık aynıdır:
"Benim adamına laf söyletmem!"
Toplum, iki yüzlülük batağına saplanmış!
Kusturica, 4 ay önce AKP’li belediyece krallar gibi karşılanıyor, konser veriyor. Aynı adam, 4 ay sonra bu kez CHP’li belediyece davet ediliyor.
Kıyamet kopuyor!
Niye?
Adam, bundan yıllarca önce, kimi “laf”lar etmiş!
Sen misin bunları söyleyen?
Davetlerin ilkinde gösterilen "hoşgörü", ikincisinde "saldırı"ya dönüşüyor.
İşte, ikiyüzlülük burada ortaya çıkıyor?
Kusturica'nın, ikiyüzlülüğü örneklendiren sözlerine ne demeli?
“Birkaç ay önce Bursa'da konser verdik ve çaldım. Kültür Bakanı'yla aynı partiden olan Belediye Başkanı bizi öpüp kucaklıyordu. Elinden gelen en iyi ağırlamayı yapıyordu. Çok güzel bir konser verdik. Çok değişik türde seyirci toplulukları vardı. Başörtülü kadınlar el çırpıyordu. Bu benim için çok büyük bir mutluluktu. Benim anneannem de başörtülüydü. Hayal ettim; hayatta olsaydı onlarla dans ediyor olacaktı.”
Kusturica’nın geçmişte söylediklerinin, jüri üyeliğinden çekildikten sonra söylediklerin tartışılması ayrı.
Önemli olan, üzerinde durulması gereken, Kusturica’ya temmuzda başka, ekimde başka davranılmasıdır!