Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kutadgu Bilig'den günümüze

Kutadgu Bilig'den günümüze
 

Çok önemli bir eser


Günümüz Türkçesi ile, “Devlet Olma Bilgisi” ya da “Mutlu Olma Bilgisi” anlamındaki Kutadgu Bilig Eseri, 1069-1070 yıllarında Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından, 18 ayda yazılmış ve Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Karahan’a sunulmuştur. Eser, hükümdar tarafından çok beğenildiği için, yazarına sarayda “hâciblik”, “başmabeyincilik” (padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan, buyruklarını ilgililere bildiren, bazı kişilerin dileklerini kendisine ileten görevli) görevi verilmiştir.

Eser, Uygur harfleriyle, Türkçe ve şiir halinde yazılmış olup, Budizm inançlarıyla yoğrulmuş bir Türk kültürünün, Orta Asya Türk ahlak ve geleneklerinin genel özelliklerinin ve Türklerin yeni girmeye başladıkları İslam kültür ve inanç sisteminin etkisi vardır.

Kutadgu Bilig’de adaleti, aklı, devleti ve kanaati temsil eden (sırasıyla Kün-Togdı, Ay-Toldı, Öğüdülmüş ve Oğdurmuş) kişiler arasında konuşmalar geçmekte; Vezir Ayoldı, daha sonra da oğlu Öğüdülmüş, hükümdara yönetim konusunda öğütler vermektedir.

Kutadgu Biligde eğitim öğretim, akıl ve bilgi, dil ve konuşma konularının nasıl ele alındığı konusunda kısa bir tahlil yapılmaya çalışılmıştır. Eğitimin kalıtsal temellerine tam olarak inanılmakta, yere ekilen tohumun kendi aslına uygun olarak bittiği gibi, oğulun tabiatı da babasına çektiği ifade edilmiştir.

Doğuştan iyi olandan daima iyilik gelir, doğuştan kötü olanın ıslahına ise çare yoktur. Anne karnında teşekkül eden tabiat ve terbiye, insanı ancak kara toprak altında terk eder, Akıl çalışmakla elde edilmez; Tanrı onu insanın hamuruna atar. Bilgi için insanda bulunması gereken sermaye akıl ve gönüldür ki onu, Tanrı ihsan eder. Her şeyi sonradan elde edebilen insan, aklı elde edemez; akıl, Tanrının bir lütfu olarak insanla beraber doğar.

Ancak buna rağmen insan doğuştan bilgin olarak doğmaz, sonradan öğrenir. Bunu açık şekilde dilde görmekteyiz: Dil, doğuştan konuşmaz, zamanla konuşmaya başlar. Akıl, doğuştan getirilmekle beraber küçük çocuk onu hemen kullanmaya başlayamaz, “yaşı gelmedikçe kalem yürümez”. İnsan bilgisiz olarak doğar ve yaşadıkça öğrenir.

Çocukların iyi veya kötü olmalarına anne babaları neden olur; çocuğun terbiyesinden özellikle baba sorumludur. Çocuklar çok sıkı terbiye edilmelidir, ancak bunun da yöntemleri vardır: Eğitime erken başlamalı, bilgiyi küçükken öğrenmelidir; küçük yaşta öğretilen bilgi hayat boyu unutulmaz. Çocuklar başı boş bırakılmamalı, naz içinde yetiştirilmemelidir.

İki tür insan vardır: öğreten ve öğrenen; bunların dışındakiler hayvandır. Sormak erkektir, cevap vermek dişi, dişi, ancak erkek sayesinde doğurur, iyi fikirler de ancak iyi sorulara cevap olarak çıkar. Kutadgu Biligte bilginin işe yarar olması çok önemlidir, bilgi insanı işe yarar kılmalı, işleri yoluna koymalı, doğru yolda yürütmelidir. Çünkü insanı hayvandan ayıran aklı, bilgisi ve bunları kullanabilmesidir.

Tanrı, insanı seçerek yaratmıştır; erdem, akıl, bilgi ve anlayış vermiştir. İnsanın değeri, bilgiden ve akıldan gelir; “anlayışlı olan anlar, bilgili olan bilir.” Bilgisizlik körlüktür, hastalıktır; bunun tedavisi de şüphesiz eğitim yolu ile bilgi kazanmadır. “Bütün iyilikler bilginin faydasıdır; bilgi ile göğe dahi yol bulunur”. Anlayışla elde tutulan dünya, bilgi ile idare edilir, İnsan her şeye bilgi ile nüfuz eder. “İnsan bilgi ile büyür, akıl ile yükselir”. Bilgi, aklın sarayıdır ve akla hürmet bilgiden gelir. Akıl, insan için yeterli bir eştir. Eğer insan öfkelenir, hiddetlenirse; akılsızca, bilgisizce hareket eder, bu nedenle yavaş, yumuşak hareket etmelidir. Esasen akıl gençtir ama hareketi ihtiyardır. Akıl, hem dilin hem de insan hareketlerinin kösteğidir.

Kutadgu Biligde eğitim açısından en yoğun işlenen konulardan bir başkası da dil ve sözdür. Bilerek söylenilen söz, bilgidir, Bilgi, dil ile meydana çıkar ve çevreyi aydınlatır, İnsanın dilini ayarlayan bilgi onun anlayış ve bilgisine tercüman olan da dildir. Söz, akıl ile söylenmeli, bilgi ile süslenmelidir. Bilginlerin sözleri bilgisizler için gözdür. İnsanlar doğarlar, yaşarlar ve ölürler; ondan geriye miras olarak söz kalır. Dil ve söz bir insan için çok değerlidir. “Aklın süsü dil, dilin süsü söz; İnsanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür” (Türkçe Atasözü)

Dilin faydası çok olduğu gibi, zararı da çoktur. İnsan söz ile yükselmekte, ancak yine sözle düşmektedir. Dil, insanı değerlendirir de, değerden de düşürür. Yusuf Has Hacib, “söylemediğin söz, sana kuldur; eğer söylersen sen ona kul olursun”, demektedir. Sözün yeri sırdır; söz ondu, fakat biri söylenmeli, dokuzu söylenmemelidir. Bilgili diline hakim olmalı, bilgisiz ise hiç konuşmamalıdır, Çünkü dil her gün başı tehdit etmektedir, Gereksiz söz yanan ateş gibidir, çevresine hayat verir.

Yazı, sözün zapt edicisidir, o zamanki toplumlarda gerek dinlerin bozulmadan yayılmasında gerek devlet yönetiminde- yazıya büyük bir kutsiyet atfedilmektedir. Ülkeler kılıç ile fethedilir ve elde tutulur, ama ülkeyi ve halkı kılıç idare etmez, kalem idare eder.

Kutadgu Bilig yazıldığı döneminde Orta Asya Türk toplumları eğitim-öğretim açısından yüksek bir düzeye çıkmışlardı, içeriğinde felsefe ve erdem vardı. Size çok şey katacağını düşündüğüm, Kutadgu Biligi okumanızı öneririm.

Ayrıca, okuduğunuzda, günümüzden tam 1000 yıl önce yazılmış böyle bir eserin kalitesine tanıklık edebilirsiniz keyifle…

Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..