Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '12

 
Kategori
Psikoloji
 

Kutsal huzursuzluk ve “mış” gibi yaşamak…

Kutsal huzursuzluk ve “mış” gibi yaşamak…
 

Kimimizin körleşip fark etmediği, kimimizin kanıksayıp artık yadırgamadığı “mış” gibi bir yaşam sürüyoruz. Sanki kaderimiz olmuş, kuşaktan kuşağa sürüp gidiyor. Yaşıyormuş gibi görünüp de aslında yaşamamak ve yaşamadığının farkında bile olmamak.

Aslında insanın olmadığı gibi yaşamaya çalışması ne kadar da zor görülüyor. Zordur da… İnsanın kendini görmesi, irdelemesi yeri geldiğinde isyan etmesi ise daha da zordur. Sürünün içinde sessizce yürümeniz istenir. Sistem, büyük bir çarkın içinde fark edilmeyen bir dişli olmanızı talep eder sizden.

Düşünün, bir sürü yalan mutluluğun, hazzın, gülüşün, acın, heyecanın, korkun, endişen, anın, kelimeleri var elinizde, başında mış gibi olan. Bazen, sırf birilerine benzemek, birileri gibi yaşamak uğruna, kendini ve geldiği yeri inkâr eden insanlardan biri değimliyiz? Yapmacıklarla bezenmiş yaşamlarda, anlamlı olan hiçbir şeyin olmaması, kimliksiz, sahipsiz, kendilerinin olmayan, hiçbir zaman kendi olmadan, başka kılıklara girip, belli belirsiz yaşamlara dalıp çıkan sahte yüzler değimliyiz? Yaşamak zorunda bırakıldığımız, etrafı keşkelerle örülmüş duvarlarının arasından nefes almaya çalıştığımız yaşam biçimi.

Çoğu insan “mış” gibi yaşamı anlamadan yeterli görür. Çünkü insanların büyük çoğunluğu gerçeği görmek için bir şeyleri irdelemekten çoktan vazgeçtiler.

Bazı insanların kendilerini hiç tanımadan, nasıl bir insan olduklarını kavramadan bu dünyadan göçüp gittiğine, bazılarının da çok geç tanıdığına bazen şahit oluruz. Belki birazda böyle bir yaşama zorlanırız. Çünkü içinde doğduğumuz çevrenin, dinin, geleneklerin ve toplumsal statünün, cinsiyetimizin bizi zorladığı davranış kalıpları vardır.

Çoğu zaman kuştüyü bir yatağa yatar gibi önceden belirlenmiş koşulların rahatlığına sığınırız. Varoluşumuzla ilgili temel konuları hiç irdelemez, hayat kendimize ne getirmişse onu kabul ederek yaşarız.

Dünyadaki hiçbir toplumun düzeni, bireylerin onu sorgulaması, gözden geçirmesi ve değiştirmesi ilkesine göre işlemez. Düzenler kendilerine uygun çarktan çıkmış bireyler ister. Bu da ister istemez çatışmaları beraberinde getirir. Ancak önemli ve belirleyici olan insanın kendi ile olan çatışmasıdır. Sürü içindeki bir koyun gibi mi, yoksa kendi aklının vicdanının verdiği bilgilerle kimsenin ne dediğine aldırmadan yaşaması mı? Bu soruların cevabı tehlike yaratacak ve huzursuzluk ortaya çıkaracaktır. Ama bu kutsal huzursuzluk olacaktır.

İzmir 2012-12-14 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..