Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '07

 
Kategori
Futbol
 

Kutupta yaz gibi

Kutupta yaz gibi
 

Euro 2008 yolunda “ya tamam ya devam” niteliği taşıyan karşılaşmayı Norveç deplasmanında 2–1 kazanan A Milli Futbol Takımımız, bu sonuçla hepimizi sevince boğarken grubun son maçında Bosna karşısına avantajlı biçimde çıkma hakkını da elde etti. Uluslararası arenada 2002 Dünya Kupasından sonra düzenlenen 2004 Avrupa Şampiyonası ve 2006 Dünya Kupası finallerine katılma hakkını baraj maçları sonrası kaybeden A Milliler bu hayal kırıklıklarıyla birlikte ciddi bir imaj kaybına uğramış ve eleştirilerin odak noktası haline gelmişti. Şüphesiz Norveç maçının kazanılması ülke futbolunun içinde bulunduğu sancılı dönemin üzerini örtmez ancak artık bir adım uzağımızda bulunan Euro 2008, Milli Takımımızın dünya çapında imaj tazelemesine ve yeniden bir çıkış trendinin yakalanmasına vesile olabilir.

Tansiyonu yüksek maça çıkarken A Milli Takımımızın inançlı ancak yanlış oyuncu tercihleriyle sahaya sürüldüğünü gördük. Kalede Volkan’a yer veren Teknik Direktör Fatih Terim; defansı İbrahim Kaş, Servet, Emre Aşık ve Hakan Balta’dan kurmuştu. Orta sahada görev yapan isimler; Hamit, Mehmet Aurelio, Emre ve Arda olarak belirlenmiş, ileri uç da Nihat ve Semih Şentürk’ten oluşturulmuştu. Bu oyuncu tercihlerinde itiraz edilebilecek iki nokta vardı ki, zaten maç içinde yedek kulübesinden gelen oyuncularla bu endişeler bir anlamda doğrulandı. Sağ bek pozisyonunda Gökhan Gönül’ün yerine İbrahim Kaş ile başlanması teknik bir hataydı. Gerek İbrahim’in gerekse Hamit’in çabuk oyuncular olmayışı, İbrahim Kaş’ın sakatlandığı 16. dakikaya kadar oyunun sağ kanadımızda kilitlenmesine yol açtı. Gökhan Gönül’ün İbrahim’in yerine sahaya sürüldüğü 16.dakikadan sonra ise Gökhan çabukluğunu ve adam eksiltme özelliğini kullanarak ataklara katkıda bulunmaya ve dolayısıyla Norveç sol kanadını bekiyle birlikte çıkarmamaya başladı. Maç boyu sergilediği performansa bakarak, sağ bek sıkıntısı çeken Milli Takım’ın aradığı kanı Gökhan Gönül ile bulduğunu söyleyebiliriz. Kısa zamanda kat ettiği mesafeyi ve yakaladığı form düzeyini koruması durumunda Gökhan hem Fenerbahçe hem de Milli Takım’a uzun yıllar sağ bek sıkıntısı yaşatmaz.

Oyuncu tercihlerindeki bir diğer hata ise fizik gücü yüksek Norveç defansı arasında Semih Şentürk’ü görevlendirmekti. 1.90’ın üzerindeki iki stoperle boğuşabilecek fizik güce sahip olmayan Semih, kontratak futboluna da Nihat kadar yatkın bir isim değil. Nitekim 68.dakikada Semih yerini Yusuf Şimşek’e bırakana kadar oyun içinde arzu edilen performansı sergileyemedi. Fatih Terim eğer ileride top tutabilen ve sırtı dönük oynayabilen bir oyuncu olması sebebiyle Semih’i tercih ettiyse, bu görevi pekâlâ Mehmet Yıldız’a da verebilirdi. Üstelik Mehmet Yıldız’ın görev alması durumunda sadece fizik güçle oynayıp teknik kapasite anlamında vasatın altında bir oyuncu olan Hagen de bu denli yıldızlaşmazdı. Maçta geriye düştüğümüz anda altı pasımıza kadar sokularak golü yapan Hagen’in topsuz olarak oyuna katılmasının önüne çekilecek önemli setlerden biri Mehmet Yıldız idi. Nihat’a duvar görevi görerek depar kulvarları açma konusunda da yararlanabileceğimiz bu oyuncunun Bosna maçında görevlendirilmesi o hayati maçta da Milli Takımımızı rahatlatabilir.

Maça 4–4–2 formasyonunda başlayan milliler oyun içinde topa sahip oldukları anlarda Emre’nin ileri çıkışlarıyla zaman zaman İngilizler’in “Diamond” bizim ise “Baklava” tabir ettiğimiz dizilişe döndüler. Bu dizilişte sağ kanatta görev yapan oyuncuların (Gökhan-Hamit), sol kanattakilerden (Hakan Balta, Arda) daha üretken ve organize olmaları sonucu Milli Takımımızın maç boyunca etkili akınlarını hep sağ kanattan geliştirdiğine tanık olduk. Bu anlamda takımımızın ofansif bir denge yakalaması adına, bazı maçlarda Hakan Balta’dan daha hücumcu bir sol bek kullanması gerekebilir. Bu maçta Emre’nin kilidi açan golü gibi bir gol her maçta imdadımıza yetişmeyeceğine göre Fatih Terim’in Bosna önünde oyuncu tercihlerini değiştirme olasılığı da göz ardı edilmemeli.

Rakip Norveç ise oyunun büyük bölümünü Carew’i ileride bırakarak 4–5–1 ile oynadı. Fizik gücünü ve hava toplarındaki hâkimiyetini kullanmak isteyen Norveç, oyunda geriye düştüğü ana kadar kanatlardan ceza sahasına yüksek ortalar yapmayı ve duran top organizasyonlarından golü bulmayı denedi. Skor avantajını kaptırdıktan sonra ise rakibin sıkça ileri top şişirdiğine ve bir anlamda ekmeğimize Norveç tereyağı sürdüğüne tanık olduk. Neticede cepheden gelen toplar Emre ve Servet için yan toplar kadar tehlike arz etmedi, bu topların uzaklaştırılması nispeten kolay oldu. Baskı yediğimiz dakikalarda ayağa ve çabuk oynayarak çıkabilsek farkı arttırmamız işten bile değildi ancak biraz psikolojik etkenler sebebiyle biz de rakibe ayak uydurarak “dan dun”a döndük.

Sonuçta Euro 2008 için engel teşkil eden en önemli virajı şarampole yuvarlanmadan dönmeyi başardık. Dondurucu bir Oslo gecesine güneş gibi doğarak kutuplara yazı getiren bu oyuncularla ne kadar övünsek az. İnisiyatif alarak oynadılar. Deplasmanda alınan 4-1’lik Yunanistan ve 2-1’lik Norveç galibiyetleri gösteriyor ki, milli takımımız için teknik ve taktik açılımlardan çok moral değerler daha belirleyici. Öyle olmasa bu mücadeleyi verebilen futbolcuların Malta ve Moldova önünde dökülmeleri mümkün olabilir miydi?
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..