Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '12

 
Kategori
Tarih
 

Kuvayi vadiye

Kuvayi vadiye
 

Kuvayi ülkeyemi ihtiyaç var?


Kuvayı milliye (günümüz Türkçesi ile Ulusal Güçler), Anadolu'nun Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan birliklerince işgal edildiği ve Mondros Mütarekesi ile ağır koşulların dayatıldığı dönemde çeşitli yörelerde Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı günlerde doğan bir milli direniş örgütlerine verilen isimdir. Kuvayı milliye, Kurtuluş Savaşı'nın ilk savunma kuruluşudur.

Yerel sivil örgütlenmeler, çeteler olarak ortaya çıkan Kuvayı milliye, düzenli ordulardan oluşan işgalci güçlere karşı, bugünkü deyimiyle bir gerilla savaşı uygulamıştır. İlk direniş olayları Güneydoğu Bölgesi'nde Fransızlara karşı görülmüşse de, örgütlü direniş İzmir'in düşmanca ele geçirilmesinden sonra Ege Bölgesi'nde Kuvayı milliye olarak başlamış ve tüm ülkeyi kapsayan bağımsız yerel örgütlenmeler olarak ortaya çıkmıştır.

Kuvayı milliye'nin amaçlarının başında hiçbir devletin ve ulusun egemenliğini kabul etmeyerek, Türk Milletinin kendi bayrağı altında yaşama hakkını ve bağımsızlığını oluşturmak gelmiştir.
Mustafa Kemal Paşa Kuvayı milliye'nin kuruluşunu şöyle açıklar: “Hükümet merkezi, düşmanların şiddetli çemberi içindeydi. Siyasal ve askerî bir çember vardı. İşte böyle bir çember içinde yurdu savunacak, ulusun ve devletin bağımsızlığını koruyacak kuvvetlere emrediyorlardı. Bu biçimde yapılan emirlerle, devlet ve ulusun araçları temel görevlerini yapamıyorlardı. Yapamazlardı da. Bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da, 'ordu' adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu. İşte bunun içindir ki yurdu savunmak ve korumak olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan doğruya, ulusun kendisine kalıyor. Buna kuvayi milliye diyoruz...”

Türk ordusunun terhis edilmesi, İtilaf Devletleri’nin Anadolu’yu yer yer işgal etmeleri, İşgalcilerin halka zulmetmesi, Osmanlı hükümetinin Türk halkının can ve mal güvenliğini koruyamaması, Halkın milliyetçi bilince sahip olması Kuvayı milliye'nin ortaya çıkmasının nedenlerindendir.

”Kuvayı Milliye”, işgal altındaki ülkemizde halk tarafından oluşturulmuş direniş örgütleridir; bu özellikleri ile bir sivil örgütlenme modelidir. Kuvayı Milliye Ruhu” da işte bu demektir. 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, bütün bu grupları ve örgütleri aynı amaç çerçevesinde birleştirmişti. Herkes, Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Emperyalist ordularına karşı mücadele ediyordu. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının amaçları bağımsız bir cumhuriyet kurmaktı. Emperyalist Batı ordularına karşı verilen savaş sonrasında kurulacak devlet, Batı dünyasına karşı bağımsız olacaktı.

Hayatın en canlı, en kanlı ve en anlamlı oyunlarını oynuyorlardı. Bu oyunun içerisinde sevgi, vatan, duygu ve kızıllık vardı. Vatanın bağımsızlık yükü olan onlarca ton yükün altına girmişlerdi. Omuzlarındaki ağırlık gün geçtikçe ağırlaşıyordu. Ülkemizdeki karanlık kabus, karabasan kalkmalıydı. Ancak o zaman ohh diyebileceklerdi.

Bu adamların aşkları olmadı (tek aşkları vatandı), gönül rahatlığı ile deliksiz uyuyamadılar, gözlerinin içi gülmedi, ağız dolusu kahkaha atamadılar, keyiflerince çay yudumlayıp, kahve höpürtemediler, zevkle sigara tellendiremediler. Asla içten ağlayamıyorlardı, her birinin göz pınarı kurumuş, gülmeyi unutmuşlardı. Vatan sevdası yüreklerinde kor gibi alev alev düşünceleri, her biri halktandı, haktan yanaydı. Yürekleri yumuşak olmalarına rağmen, kendileri en sert granit gibi idiler.

Ya hep vardılar, ya hiçtiler. Var oluşla yok oluşları el ele gidiyordu. Bedenleri yok olsa da kutsal vatan toprakları var olacağı umidini taşıyorlardı.

Yurtsever insan, yurtsever insanların çoğalmasına çiğ gibi büyümesine sebep olmuştu. Aynı anda atıyordu nabızları, beyinleri aynı duygu ile yüklüydü, Mücadele.

Anadolu’nun her yerinde alev bacayı sarmıştı. İstanbul’da işgalciler can alıyordu. Rum çeteciler, şımarık yunan askerleri, İngiliz polisleri, Fransız devriyeleri, yerli işbirlikçiler, ihbarcılar, yabancılar adına çalışan yerli uşak ruhlular. Hepside ayrı ayrı belaydı. Bela bela ile def edilir düşüncesi ile büyük bela oldular, göz kırptılar birbirlerine, toplandılar, çoğaldılar, bir başına değil, bir başın etrafına toplandılar.

Anadolu güneşine hasret olanlar, güneşi örtme çabasına giren kara bulutlardan sıyrılmayı bildiler. Ülkemin bağımsızlığını kazandıran, emperyalist güçlerle mücadele eden, kuvayi milliyeci tüm atalarıma minnet ve şükran duyuyorum.

Ben, İkizdere vadisindeki ve tüm Ülkemdeki kuvayi milliye ruhlu insanlarımızı selamlıyorum.

Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi
 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..