Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Kuyruk acısı

Kuyruk acısı
 

Bilirsiniz muhakkak Türkçe’mizde bir deyim vardır “ kuyruk acısı çekmek “ diye. Hiç düşündünüz mü çok sıkça kullandığımız bu deyimin ne manaya geldiğini. Anlatayım rivayeti muhtelif bu hikayeyi !

Zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yaratana olan aşkı -yılan bile olsa- yaratılana yansımış ve yılanı vurmaya kıyamamış. Yılan da duygulanmış, dile gelmiş;

" Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana bir iyilik edeceğim" demiş.

Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya uzatmış;

"Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim."

Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Hiç kimseye olan biteni anlatmamış, ailesi dahil. Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş. Yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile buluşmuş ve altınını almış. Gel zaman git zaman, oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Bir kaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış. Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış; " Git kör kuyunun başına ve oğlum olduğunu söyle, yılan sana altın verecek" demiş.

Oğlu inanmamış ama gitmiş, yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış. Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş. Oğlan önce inanmadığı hikayenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, kim bilir daha ne kadar altın var kuyudan içeride demiş !.. Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş.

Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış. Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılan o arada görünmüş ki, kuyruğu yok ve kanlar içinde.. Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılan yaralı. Hatalı olan oğlum olmalı demiş ve yılandan özür dilemiş;

"Tekrar dost olalım" demiş...

Yılan ise acı acı gülümsemiş;

" Çok isterdim ama... Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız. "

İşte rivayet olan ve günümüze kadar gelmiş ve söylenmeye devam eden alt tarafı bir deyim olan “ kuyruk acısının” hikayesi. Biz ademoğullarının yaşamları boyunca, ne de çok kuyruk acısı vardır değil mi ? Bu acılar genellikle gelir dosttan gelir, ya sevdiğiniz birinden yada ticarette iş yaptığınız birinden. Zaten tanımadığınız biri neden sizin canınızı yaksın ki ! Bilmeyerek ve sizi tanımadan size verilen acılar, yüreğinizde, beyninizde bu kadar yer etmez. Tanıdığınız, bildiğiniz, güvendiğiniz birisi yada birilerinin size bir çeşit acı yaşatması, o acıyı fiziksel olarak atlatsanız bile etkisini uzun süre, hatta ömrünüzün sonuna kadar hissetmenize neden olur.

Sosyolojik bir kavramda insan yaşadığı çevre içerisinde değişkenlikler, sapmalar gösterebilir. İnsan psikolojisi hem bu tür acıları yaşamaya, hem de yaşatmaya müsait. Bizlere düşen en büyük görev, ilk önce karşımızdakini iyice tanımalıyız. Tanıdığımız tüm insanlarla dost olamayacağımız gibi herkesle düşmanda olamayız. Dolayısı ile ilişkilerimizi sağlam zeminlerde oturtmalıyız ki, zemini sağlam olan bir ilişki hem bize hem de diğer insanlara zarar vermez. İlişkilerimizi irdeleyebilir, öncesinde tanıyabilirsek, her ilişkimiz bize rehber olur, öğretici olur. Öğrendiklerimizde bize, önümüzdeki yaşamda daha az hata yapmamızı sağlar.

Burada, elbetteki “hatasız kul olmaz” diye klasik bir saptama yapılabilir burada ama, en çok hata tecrübesizlikte yapılır. Tabir-i caizse, en büyük kazıklar, cahil olduğumuz, bilgisiz ve tecrübesiz olduğumuz zamanlarda olur ve ne gelirse bu dönemlerde gelir başımıza. Ama tecrübe ettikçe, tanıdıkça, bildikçe öğrendikçe, hatalardan ders alındıkça, yaşamımızdaki belirsizlikler, belirgin bir şekilde ortaya çıkar ve önümüzü daha iyi görmemizi sağlar. Böylece hem kendimize, hem de çevremize zarar vermemiş oluruz.

Kimseye “ kuyruk acısı “ yaşatmamanız, yaşamamanız dileğiyle…

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..