Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '08

 
Kategori
Mizah
 

Kuyruk adında bir kedi:)

Kuyruk adında bir kedi:)
 

- Oğlum, tuvalete girince sifonu çekmeyi unutma artık.

- Anne ben girmedim!

- Hayatım sen mi böyle bıraktın tuvaleti?

- Aşkım sen ne zaman benim böyle bir ölümcül hata yaptığımı gördün ki?? :)

- Deli olacağım!!! Kim bıraktı tuvaleti bu halde?

Bizim evde üç kişi yaşıyoruz. Anne, baba ve çocuktan oluşan çekirdek aile yani. İyi saatte olsunlar basmadıysa bu evi, kim kullanıyor tuvaleti peki?? Tamam, su kaplumbağamız, balığımız ve kedimiz de var. Kedi? Bir dakika…Kuyruk çişini klozete yapıyor olabilir mi? Hadi canım, daha neler artık.

Hayatta hiçbir şey için olmaz dememek lazımmış meğer. Evet, bildiniz: Klozete çişini yapmayı akıl edip de sifonu çekmeyi öğrenemeyen bir kedimiz var, sonunda yakaladık onu iş üstündeyken.

Bardaktan su içmesine, ayaklarını ıslatınca ayak havlusuna kurulamasına alışmıştık gerçi, bu sonuncusu ciddi darbe oldu akıl sağlığımıza. Bir kedi düşünün, tuvalete çişini yapıyor, bununla da kalmıyor tuvalet kağıdı kopartıp üstüne atıyor. Büyük tuvaletini ise kendi kedi tuvaletine yapıyor ve yine tuvalet kağıdı kopartıp üstünü öyle kapatıyor. Peki o zaman biz niye aile bütçemizden kedi kumu parası harcıyoruz? Bu kadarını beceriyorsun madem, büyük tuvaletini de yap klozete, bir de üstüne sifon çekmeyi öğren ey kedi kılığındaki garip yaratık! Çok şey mi istiyoruz? Bize ne, alıştırmasaydı bizi bu insansı hallerine.

Bütün bunları okuyup da çok zeki bir kedi olduğunu da düşünmenizi istemem. Diğer vukuatlarına bakınca, hayvan dünyasındaki emsalleriyle kıyaslarsak bir Garfield değil, olsa olsa Rin Tin Tin zekasına sahip.

Bizim evimiz giriş katında ve bu sene kendileri salon kapısını açık buldukça bahçeye çıkmaya alıştı. Ancak bir sorunumuz vardı, sokakları parsellemiş ve yiyecek ve alan üstünlüğünü korumak pahasına gözlerini, kulaklarını kaybetmiş, yüzleri ve vücutları yara bere içindeki bıçkın hemcinsleri tarafından pek de hoş karşılanmadı. Bahçeye çıkmasını takip eden her onuncu saniyede dışarıdan gelen hiç de dostane olmayan sesleri takiben ok gibi içeri daldı bütün yaz.

Bir gün bir fark ettik ki bir koltuğun altına sinmiş duruyor. Tüylerinin haline bakılırsa sokak çetesi tarafından bayağı bir yolunmuş da üstelik. Dayak yemekle kalsa iyi. İçeri doğru yürüdüğümüzde- ki evin bayağı bir içi oluyor bu, iki sokak kedisinin mama kabına yumulmuş, Kuyruk Hanım’ın yiyeceklerini afiyetle mideye indirdiklerini gördük. Dayağı bizimki, yemeği ötekiler yesin şeklinde bir anlaşma yapmış olmalılarJ

Aslında biz sokaklara alışırsa doğal ortamında kalmasından yanaydık ama, gerek bu sokak kanunlarından bihaber ruh hali, gerekse insanlaşan davranışları sebebiyle “her hayvan özgür kalmalı” sevdamızdan vazgeçmek durumunda kaldık.

Köpeğimizi kaybettikten sonra yeminliydik, evde bir daha dört ayaklı bir canlıya evsahipliği etmeyecektik ama kader onu bize getirdi işte. İyi yanından bakalım, bir bekçi kedisi sayılmasa da iyi bir sinek ve haşarat avcısı. Bir de anahtarlıkları ve bilimum küçük eşyayı oyuncak sanıp saklama huyu olmasa! Evden taşınırken bulmayı umut ettiğimiz ciddi kayıplarımız var!

Buna Kuyruk’u bize veren arkadaşlarımızın adresi dahil:)

 
Toplam blog
: 11
: 614
Kayıt tarihi
: 08.04.07
 
 

1969’da İstanbulda doğdum. Şişli Terakki Lisesi’nin ardından, İstanbul Üniversitesi Turizm ve Ote..