Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '09

 
Kategori
Güncel
 

Kuzuları yiyeceğiz, bağcıyı döveceğiz...

Kuzuları yiyeceğiz, bağcıyı döveceğiz...
 

Bir olay ya da sorunda taraflardan biri art niyetli, gizli amaçlı ise işiniz zor hem de çok zordur. Karşınızdaki sizi yemeyi kafasına koymuş bir kurt, karşınızdaki üzüm yemeye değil bağcı dövmeye niyetli bir militan ise ağzınızla kuş tutsanız temelinde hak ve hukuk olan ortak bir zeminde sağlıklı bir çözüm çok ama çok zordur.

Çünkü karşınızdaki –büyük olasılıkla haksız olduğunu bilmenin de çaresizliğiyle- gerçekleri görmezden gelip başkalarınca da görülmesini engellemek ve sis perdesi oluşturmak amacıyla saptıran, konu her ne ise o konuya yabancı ve o alanda bilgi sahibi olmayanların aklını karıştırıp kandırmak üzere yaygara koparan ve bütün bu ilkesiz tavrı içine sindirebilen biri/birileri olunca işiniz zor hem de çok zordur.

Taraf’ın ortaya attığı ve Genelkurmay’a ait ve gerçek olup olmadığı kesinleşmeden Genelkurmay’a mal ettiği “AKP ve Gülen’i Bitirme Planı” da, üzüm yemek isteyenlerle bağcı dövmek isteyenlerin, hukuka gerçekten saygılı olanlarla hukuku işine geldiğinde kullanılacak bir silah olarak görenlerin, üniformalı olsun üniformasız olsun gerçek darbecilerin bir kez daha –halk deyimiyle- kabak gibi(!) ortaya çıkmasını sağladı, sadece bakan değil aynı zamanda baktığını gören gözler için...

Ergenekon soruşturmasında tutuklu bir şüphelinin ofisinde ele geçirildiği iddia edilen “planın” Taraf’ın eline nasıl geçtiğini(!) geçelim bir kalem. Bu haberin yayımlandığı gün hedef tahtasına konulan Genelkurmay hukuken ne yapılması gerekiyorsa hemen onu yapmış ve Askeri Savcılık belgenin gerçekliğine sahteliğine, ister gerçek olsun isterse sahte kim tarafından hazırlandığına yönelik bir soruşturma başlatmış. Burada yanlış olan var mı? Başlatmasa mıydı? Devam edelim...

Genelkurmayın “Soruşturma başlatıldı” haberinin medyanın belli bir bölümünde “Genelkurmay planı yalanlamadı” şeklinde haber olarak verilmesi, köşe yazılarında bu yönde yayınlar yapılması, kuzuyu yemek için iştahı kabaran kurdun ağzından damlayan sular değil de nedir? Üzümleri boş verip eline taşı sopayı alıp bağcının üzerine yürümek değil de nedir?

Biraz olsun aklı, biraz olsun fikri, biraz olsun insafı, biraz olsun basın ahlakı olan biri, suçlanan kurumun kendisine ait olduğu iddia edilen söz konusu planın gerçek olup olmadığını araştırmadan “Bize ait/Bize ait değil” diye açıklama yapmasını nasıl bekleyebilir ve daha da önemlisi böyle bir açıklama yapmadığı için “Sükût ikrardan gelir” diyerek planın gerçek ve Genelkurmay’a ait olduğu yönünde yayın ve yargısız infaz yapar?

Bu kadarla kalsalar yine iyi. Sorunun suçlanan tarafı olan Genelkurmayın, hukukun üstünlüğüne duyulan saygı ve duyarlılıkla hemen başlattığı soruşturmanın ve hukuksal sürecin sonuçlanmasını beklemeden Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusuna yargısız infaz yapmayı görev bilenlerin suçlayıcı ve orduyu yıpratıcı yayınları karşısında, askeri savcılık gelinen aşamaya ilişkin bir ön açıklama yapmak gereği ve zorunluluğu duyuyor.

Askeri Savcılık bu açıklamasında “kurum içinde yapılan soruşturmada bu belgenin Genelkurmay Başkanlığı’nın her hangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varıldığını” bildirerek ve ancak bununla yetinmediklerini –yani kurum içinde askeri personelin soruşturmasında varılan bu sonucu kesin sonuç kabul etmeyerek- kesin sonuca belge üzerinde yapılacak kriminal inceleme ile ulaşılabileceğini duyurmuş. Burada yanlış ve hukuka ve gerçeğe aykırı bir yan var mı?

Ama dedik ya; ağzınızla kuş tutsanız, hukuka ve gerçeğe saygısı olmayanlar, kuzuyu yemeye niyetli kurtlar, bağcıyı dövmeye niyetli infazcılar bildiklerini okuyacaklardır ve okuyorlar da zaten. Akılları iyice karıştırmak, suyu iyice bulandırmak ve gerçeğin ortaya çıkmasını değil çıkmamasını sağlamak için ellerinden geleni yapmaktalar. Genelkurmay’ı peşin peşin suçlu ilan ettiler ya, şimdi infaz aşamasındalar.

Askeri savcılığın bu açıklaması üzerine AKP Grup Başkan vekili Bekir Bozdağ diyor ki “Genelkurmay Başkanlığı ‘böyle bir belge vardır ya da yoktur’ diye açıklama yapmalıdır.” Kelin hangi perçemini isterseniz o perçemini tutun! İktidar partisinin sözcüsü belgenin kime ait olduğu anlaşılmadan belgeyi reddetmediği ya da sahiplenmediği için Genelkurmay’ı eleştirmekte. Hukuka, hukukun üstünlüğüne, gerçeğe saygı mı? Hadi canım sende!

Medya cephesinde ne var? Neler yok ki! Örneğin Star’dan Mustafa Karaalioğlu da aynı açıklamayı Bozdağ’ın tam tersi yönde eleştiriyor. Bozdağ, Askeri Savcılığın söz konusu belgeyi incelemeden kabul ya da reddetmesi gerektiğini söylerken, Karaalioğlu tam tersine Genelkurmay’a diyor ki “Siz daha belgenin aslını görmeden ‘bize ait değil’ derseniz kimseyi tatmin etmezsiniz.” Sanki Genelkurmay “Bize ait değil” demiş gibi... Sanki savcılık “Gerçek belgenin kriminal incelemesinden sonra ortaya çıkacak” dememiş gibi... Vurun bağcıya!

Yazı uzuyor, son bir noktayı vurgulamadan bitirmek olmaz. Bugün ayın on altısı. Askeri Savcılık söz konusu belgeyi incelemek üzere ayın on ikisinde –yani dört gün önce- gerek İstanbul Başsavcılığı’ndan ve gerekse Taraf’tan istemiş... Bu kadar önemli ve duyarlı bir konuda bu belgenin hala gönderilmemiş olmasını Bozdağ ve benzeri siyasetçilerle Karaalioğlu ve benzeri yazarlar hiç mi yadırgamıyorlar? Niye ucundan kenarından buna değinmiyorlar?

Daha da önemlisi; madem böyle bir belge var ve Ergenekon savcılarının eline geçeli çok oldu. Bugüne dek Genelkurmay’a yazıp “Bizim elimizde size ait olduğu görünen bir belge var, belgeyi inceleyip size ait olup olmadığını bildirin” demiyor? Hadi onu yapmadınız, bu belge niye Askeri savcılığa gönderilip belgenin gerçeklik derecesinin araştırılması istenmiyor... Hukuken yapılması gereken bu işlemler yapılmayıp, Türk Ordu’sunun suçlanmasına yol açan bu belge Genelkurmay’a gönderilmeyip –artık ne şekilde ise!- Türk Ordusu’nu yayınlarıyla yıpratan baş aktörlerden Taraf’a gönderiliyor? “Biz göndermedik” diyorsanız, muhabir savcılığın dosyalarına girip bu belgeyi çaldı mı?

Bana gelince; ben belgenin gerçek mi sahte mi ve kime ait olduğu konusunda, kriminal inceleme ve soruşturma sonucunun beklenmesi gerektiğinin en doğru tutum olduğu kanısındayım. Yani “Belge TSK’nin Değil” manşetini atan Cumhuriyet'in ve “Ya Eylem Planları Hayata Geçirilebilseydi” diyen ve belgeyi Genelkurmay’a mal eden Zaman’ın bu erken yargılarını gerçekmiş gibi sunmalarını yanlış buluyorum. Bu iki gazeteyi sadece bu yanlış tutuma örnek olarak verdim, yoksa bu yanlışta yalnız değiller!

 
Toplam blog
: 195
: 688
Kayıt tarihi
: 04.10.07
 
 

Dünyanın internet sayesinde küçüldüğü günümüzde büyüyen sorunlara ilişkin duygu ve düşüncelerimi pay..