La Münker - İlla Maruf. Söylemde ve eylemde tevhit nasıl çelişmeden tesis edilir?

Kuran'ı ısıtsak ve onu bir damla halinde cümle haline getirse bu cümle "La ilahe İlla Allah" olurdu. Yine Kuran'ı insan haline getirsek karşımıza prototip insan olarak Hz Muhammed çıkardı. Hz Muhammed'in tüm eylemlerini ısıtsak ve Kuran'ı tek bir eylemde özetlesek bu "Nehyi anhil Munker Emri bil Maruf" (Kötülükten sakınmak iyiliğe yönelmek) olurdu.

Bu unsurların bir insana yaratılış olarak zor gelmemesi için o insanda da iki temel özelliğin olması gerek. Biri "Ahlasız şeytanın şerrinden Allaha sığınan ETİK YÜREK, diğeri her türlü zulme karşı gelecek ADİLCE düşünen AKIL. Etik Yürek VİCDA'NIN Annesidir. ADİL AKIL ise SORUMLULUĞUN BABASI'dır. İnsan işte bu şekilde gerçekten İSLAM AİLESİNİ oluşturabilir.

Peki buna ne engel olur?

1- Geleneksel islam tamamen bu düşüncenin zıddıdır. Çünkü geleneksel İslam şefaate, son dakikada iman etmekle kurtulacağına inanan emek yoksunu adaletsiz bir düşünce sistemine sahiptir. Ateistlerin en büyük eleştirileri buradan türer.

2- Geleneksel islamı besleyen ayete ters düşen Hadislerin İslamın içinden atılamamış olması Müslümanların İslam Ailesini, TEVHİT Yüreğini içlerinde kurmalarına engeldir.

3-Hadislerin içinde kadını it, köpek, uğursuz, dayaklık, cahil, eksik etek, şeytanın art bacağı, cehenneme en çok gidecek cinsiyet olarak seçilmiş olması çok kötü sonuçlar doğurmakta. Zira anneler cahil bırakılınca evlatlar zombi olmakta.

4- Geleneksel cemaatler müritlerini şeytani bir yöntemle Kuran'dan ve ilimden uzak tutmaktalar, bu sayede Kuran'dan uzak kalan Müritlerini kendilerine kul yapmaktalar. Gerçeği göremeyen cahiller sürüsü terörün, cinsel veya ekonomik BADELENME'nin kurbanı olmaktalar.

Bizler dikkatli olmalıyız ve görmeliyiz. Şunları dikkatli düşünmeli anlamalıyız;

1-Herşey Kuran'da yok. Gümrük kanunları Kuranda yok. Ancak Kanunların adil ve etik (Ahlaklı) olması o kanunun islami olmasını sağlar. Çünkü Hz Muhammed adil ve etik bir antlaşma olan ve İslam öncesinde kanunlaşan maddeler (Hılfulfüdul Antlaşması) için "O antlaşma şimdi olsa imzalardım" demesi bize şunu anlatmaktadır. Bir kanunun şeriate uygun olması için adil ve ahlaklı olması yeter. Bu durumda adil ve etik (Bayrağında Haç bulunan) Norveç demokratik kanunları, zalim ve gayri nizami etik dışı sözde şeriat olan (Bayrağında göstermelik Kelimei Şahadet bulunan) Suudi kanunlarından daha islami olduğunu anlamamız lazım.

2- Bir cemaat liderinin doğru bir adam olup olmadığına asla söylemine değil, TV'deki mülayim duruşuna değil etrafındaki insanlara ne oranda gerçekten adil etik vicdanlı ve sorumlu davrandığına bakarak görebiliriz. Her sakallı hoca değil, her sakallı dede değil. Eylem söylem kadar önemlidir. Son dakikada iman etmekle kurtulunsaydı tüm gazaba uğrayanların son 10 dk içindeki ölüm korkusuyla imana gelmesi (Firavunun Kızıl denizdeki durumu dahil) kurtulurlardı.

3- Her müslüman en başta ilk parağrafta açıkladığım Tevhidin eylem ve söylemdeki karşılığı olan La ilahe illa Allah, Nehyi Anhil Munker Emri Bil Maruf'un aslında LA MUNKER - İLLA MARUF ( Kötülüklere HAYIR, İYİLİKLERE EVET ) olarak yaşamalıdır. Bunun alt zemininde düşüncede adil, hislerde etik olmalıdır.

İşte onca kalın islami kitapları okumaya kafa karıştırmaya gerek yok. Aslında okunması gereken tüm kitaplar bu saydığım ilkelere uyuyorsa onaylanmalı uymuyorsa onaylanmamalı. Yok bana ilham edildi, yok bana yazdırıldı saçmalıklarına asla kanmamak lazım. Allahın yazırdığı kitaplarda asla hata olmaz. Kendi masallarını Allaha isnat edenler artık bunun bu bilgi çağında yenmeyeceğini bilmeli.

İnsanda dürüstlük olursa adil akıldan ve etik yürekten daha iyi pusula var mı?

Yok....

Biz Kuran'ı bu iki ilke üzerinde yürüdüğü için  Kerim ve Ummul Kitap (Kitapların Anası) olarak kabul ediyoruz.