Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Lades

Küçükken evde tavuk pişirildiği günlerde, istisnasız her defasında babamla ladese tutuşurduk. Yine istisnasız her defasında masum ama çocuksu bir uyanıklıkla hep ben kazanırdım. Israrla sunduğum gerekli, gereksiz şeyleri babam hiç düşünmeden alırdı. Yeni bir oyuncak kazanmanın ve dahası babamı alt etmiş olmanın haklı gururuyla, bir koltuktan diğerine zıplayıp, "LADES" nidaları atarken, babamında beni mutlu etmiş olmanın hazzını yaşadığını nereden bilebilirdim ki? Canım babacığım, meğer asıl lades olan benmişim.:)

Sonra, sonra büyüdüm... Ladesin ve hayatın sadece bir oyundan ibaret olmadığını öğrendim. Yaşadığımız evliliklerde, dostluklarda, arkadaşlıklarda lades oyunu oynuyormuşuz hepimiz.
Hangimiz yediğimiz bunca kazığa rağmen, bir şans daha diyerek, yeni bir hayal kırıklığına uğramıyoruz ki? Gönüllü olarak iyilik perisi rolünü üstlendiğimiz için mi, mutlu görmek istiyoruz insanları? Yoksa ilkel benliğimizi besleyip devasa bir ego olsun diye mi? Yada bir türlü susturamadığımız hümanist yönümüzün ağır basmasından mı? İşte tamda burada "Lanet olsun içimdeki şu insan sevgisine" sözü belki ucuz, ama yerinde. Kimbilir, belkide kazık atandan dahada acınası bir durumda olduğumuzdandır bile bile lades deyişimiz.
Nihayetinde, bir taraf özveri, iyi niyet, duyarlılık karşısında heyecanını yitirip, sıkılarak, yada beriki artık suistimali bile aşıp, işin iyiden iyiyiye küstahlığa vardırıldığını görmezden gelmeyi bırakıp "yeterr" deyip nokta koyuyor bu ironik oyuna.
Ne zaman tecrübe olarak bize geri dönecek bu kazıklar? Neden böyle olmak zorunda? Neden çıkar üzerine kuruluyor ki insan ilişkileri? Neden başkasının mutluluğu ile mutlu olamıyoruz ki? Zaten binbir güçlükle kırıp çıktığımız kabuğumuza geri mi dönmeli? Etrafımızdaki onca kalabalığa rağmen bir başımızamıyız? Gülüşü süt mavisi insanlar, neredeler şimdi...?!
Herşeyin farkında olupta, aptalı oynamakmı içimizi en çok acıtan? Yoksa karşımızdakinin kendisini bizden daha zeki sanması mı? Nedir bizi "senden daha zekiyim , ama sana kıyamıyorum geri zekalı" diye yüzüne haykırmaktan alıkoyan?
Yokmudur daha kolay bir oyun? Çelik çomak yada sek sek gibi. Belki fiziksel olarak biraz efor sarf etmemizi gerektirecek, ama duygusal olarak bizi umutsuzluğa ve yalnızlığa sürüklemeyecek oyunlar. Hoş... Benim artık canım oyun oynamak istemiyor.

Haa... bir de... aklımda..)

 
Toplam blog
: 4
: 728
Kayıt tarihi
: 26.01.09
 
 

34 yaşındayım evli 2 çocuk annesiyim. Lise mezunuyum, takı tasarımı ile uğraşıyorum. İnsanlarla diyo..