Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '07

 
Kategori
Havacılık
 

Lagari Hasan Çelebi

Lagari Hasan Çelebi
 

Tarihi pek sevmedik ulus olarak, okumak araştırmak yerine; bize sunulanlarla yetindik. Tarihi sinema bilgilerimizle sınırlı tutup, tarihi kişileri, sinema ve tiyatroda o kişiyi canlandıranlarla özdeşleştirdik. 4. Murat deyince, aklımıza Cihan Ünal, Lagari Hasan Çelebi deyince de, Okan Bayülgen’in gelmesi bundandır sanırım.

Tarihi sinema filmlerinden öğrenen toplumumuzun, bir başka ilginçliği de; bize ait olanların küçümsenmesi, başkaları tarafından yapılanların da abartılması özelliğidir.

3 Eylül 2007 tarihli “Hazerfen Uçamadı” başlıklı MB yazımda da ( http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=61309 ) bu konuya bir gönderme yapmış ve; “ Hazerfen Ahmet Çelebi uçmuş mudur? Bence evet. Böyle bir uçuşun olanaklı olduğu da, günümüzde konuyla ilgili bilim insanları tarafından, tüm teknik boyutları ile anlatılmıştır. Ne yazı ki bazı tarihçilerimiz ve onların etkisi altında kalan kimi insanlar; “ Bu uçuşun yapıldığının tek kanıtı, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesidir. Başka kanıt olmadığı için de bilimsel olamaz. Dolayısıyla böyle bir uçuş da yapılmamıştır.” Şeklinde bir söylem geliştirmişlerdir. Bu tür sözler bana, hep kendimizi aşağılama, başkalarını yüceltme duygusu içinde söylenmiş, toplumsal rahatsızlığımızın bir sonucu gibi gelir” diye yazmışım.

Bu gün, gene Evliya Çelebi kaynaklı bir olayı; Lagari Hasan Çelebi’ yi anlatmak istiyorum. Lagari kim mi? Hani şu Okan Bayülgen, hatırladınız değil mi?

Cihan Ünal ( Bağışlayın. Hatlar karıştı) 4. Murat, çok zor ve uzun süren bir doğumu başarıyla gerçekleştirerek, kızı Kaya Sultan’ın dünyaya gelmesini sağlayan Hekimbaşına, bir dileğinin olup olmadığını sordu. Hekimbaşı, “ Saye-i Şahanede bir derdimiz yoktur, hemen Cenab-ı Kibriya ömrü şahanelerini müzdat buyursun” dedi. 4. Murat, Hekimbaşına mutlaka bir şey yapmak arzusunu yineleyince de; Büyük teyzesinin, küçük yaşta yetim kalan torunu, okumasına da yardımcı olduğu, zeki bakışlı, kavruk Lagari Hasan Çelebi’nin aylardır gerçekleştirmek için yardımlarını istediği projesi aklına gelen Hekimbaşı, “ Malumu şahaneleridir ki, İsa Nebi göğe uçmuş ve Muhammet Mustafa (S.A) da uruç etmiştir. Devri Dilarayı saltanatlarında, aciz kulun Hasan Çelebi de icad-kerdesi aletle göğe uruç ederek, saltanatı seniyelerinde misli namesbuk bir fasıl eylemek niyazındadır.” Dedi. 4. Murat, kızı Kaya Sultan’ın doğumunun verdiği mutluluk içinde, bu deneye izin verdi.

1632 yılının bir yaz akşamında, 4 Murat, yanında dönemin ileri gelenleri ile Sinan Paşa Köşkü önünde hazırlanan yerde, İstanbul halkı ise boğazın her iki kıyısında, hatta bir kısmı da kayıklarla denizde yerlerini almışlardı. Padişahın bulunduğu yere, elli metre kadar uzakta, Lagari Hasan Çelebi’nin yedi kollu roketi hazır bulunuyordu.

Huzura çağrılan Hasan Çelebi, Padişahın Eteğini öptü ve “ Padişahım, seni Hüdaya ismarladım. İsa Nebi ile konuşmaya gidiyorum.” Dedi ve koşarak, yedi kollu roketin ortasında kendisi için hazırladığı yere oturdu. Elli okka barut macunu ile doldurulmuş roketin kolları, verdiği işaret üzerine, ellerinde meşale tutan yedi yeniçeri tarafından, aynı anda ateşlendi. Bir anda, büyük bir hızla legari Hasan Çelebi, “Evci Semaya uruç etti.” Birkaç yüz metre göğe çıktıktan sonra, ateşlenmiş barut macunu gücünü kaybetti ve roket yere inmeye başladı. Bu sırada Lagari kollarını açtı ve kanatlarının yardımı ile süzülerek Marmara’ya düştü.

Gördüklerinden çok mutlu olan 4. Murat, henüz ıslak olan elbiseleri ile huzura getirilen Lagari'ye, bir kese altın ihsan etti ve yetmiş akçe ücret ile sipahi yazılmasını ferman eyledi.

On gün sonra, Kızlarağası huzurda, Lagari Hasan Çelebi’nin icadındn bahis açarak; “Maazallah , bir gün Saray-ı Hümayun’a inilerek, Şevketlü Padişahın kılına halel iras edilebileceğini” söyleyince, padişahı telaşa vermiş ve Lagari’nin Kırım’a sürülmesi emri oracık da verilmişti. Kırım Hanı Selamet Giray’a gönderilen, Hasan Çelebinin katli Fermanı da o gece imzalandı.

Öykü bu kadar. Bu öykü de Evliya Çelebi kaynaklı. Yani, bilimselliği tartışılır.(!)

Konuyla ilgili olarak, Hava Harp Okulu sitesinde bulunan yazının bir bölümünü de buraya almak istiyorum.



“Çok evvelinden roket ve fişek bilgisi olan Osmanlı Türkleri barut macunundan yapılı havai fişekleri ve yanış hızının azaltılıp çoğaltılması tekniğini bilmekte idiler. 50 okka barutlu 7 fişekli roket 64 kg. ağırlığındadır ki fişek ağırlıkları birbirine eşitse beheri takriben 9 kg. dır. O zaman yapılan barutun saniyede 450-600 gram yandığı kabul edebilir, o halde 7 fişek beraberce 15-20 saniye arasında yanarak Lagari Hasan Çelebi'ye hız temin edecektir. Hasan Çelebi'nin roket fişekli aracı ve ilkel paraşütü ile ağırlığı 165 kg. farz edilmiştir. Roketlerin cer kuvveti fi sek başına saniyede 25 kg. kabul edilirse tekmil fişek 175 kg. cer kuvveti verecektir. Bu cer kuvvetinin takatli uçuş boyunca sabit kalacağı kabul edilmiştir.

Roketin 15 saniye sonra barutu biterken hızı 115 km /saat, yükseldiği irtifa 215 m. olacaktır.

Bundan sonra son hızı ile bir süre yükselmeğe devam edecektir.

V2 ( son hız) , W2 ( Barut tükendiği zamanki ağırlık ) Vi (Barut bittiği anda hız)

Son varacağı irtifada V2 0 olacak ve Lagari aşağı düşmeye başlayacaktır.

V²1 W2=h2 - h1 olması lazımdır.

2g(DtW2);

bulunan değerler yerine konulursa 35m. çıkacaktır. Barut bittikten sonra 1,09sn. ‘de bu irtifaa kadar yükselecek yani 16,1 saniyede zeminden 250m.ye çıkacak ve sonra ilkel paraşütünü açıp denize düşecektir. Değerde de değişik yapılarak yapılan hesaplamalarda da hadisenin olabileceği ortaya çıkmaktadır.”



** Tüm elleri öpülesi öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun..



Unutmayın1: THK Yangın Uçağı alım kampanyası için, tüm operatörlerden yangın yazıp, 3919’a gönderin. Bedeli 6 YTL’dir. Ülkemize katkısı, yemyeşil ormanlar.

Unutmayın2: Kurban Derilerini, lütfen THK’na verin. Kanatlı bir Türk Gençliği yaratılması çabamıza destek olun


 
Toplam blog
: 182
: 2395
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

10 Kasım 1954 tarihinde doğdum. Sosyal Hizmet Uzmanıyım. Pilotum. (ultralight licence no:151)..