Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '13

 
Kategori
Kitap
 

Lağımpaşalı ve günlüğü

Lağımpaşalı ve günlüğü
 

Atalay Girgin'den yeni bir dünya kuran iki kitap...


Lağımpaşalı1ve Başbakanın Günlüğü2, Atalay Girgin’in birbiri ardına yayınlanmış üç romanından ikisinin adı. İkisinin kahramanı da başbakan. Hiç kuşkum yok ki, Lağımpaşalı sözünü okur okumaz, her okurun aklında, Kasımpaşalı’yla çağrışımsal ilişkisinden dolayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan belirecektir. Hele hele her iki romanın da siyasal niteliği bu ilişkiyi pekiştirme olanağı sağlayacaktır.

Özellikle de günümüzde adlarını telaffuz edercesine bir rahatlıkla, yüzleri bile kızarmadan yalan söyleyen liderler dikkate alındığında, bir problem olarak, her iki romanın yalanı işleyişi de çağrışımsal algıyı güçlendirici bir unsur olacaktır okur için. 

Ancak yazar, Türkiye’den de yaşadığımız gezegenden de söz etmiyor. Her yazar yaşadığı zaman ve mekân koşullarında, çağından, tanıklık ettiği olay ve kişilerden etkilense, olumlu ve olumsuz anlamda onları yapıtında bir biçimde yeniden var etse de Atalay Girgin, romanlarında bir başka gezegenden ve bambaşka ülkelerden söz ediyor.

Girgin’in “Kemeutopyalılar roman dizisi” adını verdiği serinin ilk kitabı olan “Mehdi ve Mesih”ten itibaren, hem “Lağımpaşalı” hem de “Başbakanın Günlüğü” Kemeutopya gezegeninde geçiyor. Olayların asıl mekânı ise Ambarya Cumhuriyeti.

Kemeutopya gezegeninin ve Ambarya Cumhuriyeti’nin sakinleri ise kuyruksuz ve kör faresinden her türüne dek fareler ya da bir başka deyişle kemeler. Gezegenin de adı, kemelere istinaden, Kemeutopya zaten. Yazar, düşsel düşünsel düzeyde kurguladığı bir gezegen ve ülkede, fabl türü anlatının politik ve ironik dilinin kendisine sağladığı olanakları da kullanarak, gerçeklik çağrışımları güçlü bir dizi ortaya koymuş.

Önce Lağımpaşalı

Lağımpaşalı’nın okurdaki çağrışımsal anlamları ne olursa olsun, roman Fistanıbol’un Lağımpaşa semtinden çıkıp gelmiş birinin, adının kısaltılmış haliyle RéTE’nin, her şeye rağmen iktidarda kalma uğraşını anlatıyor. İktidarda kalmak için her türlü aracı ve kişiyi kullanmaktan geri durmayışını da… Elbette zorda kaldığında “denize düşen yılana sarılır” sözünü hatırlatırcasına, o an çare olarak gördükleri karşısında nasıl ezilip büzüldüğünü de… İktidarı, başta kendisi olmak üzere yakın çevresine nasıl rant sağlama aracına dönüştürdüğünü de… Partisi kapatılma aşamasına geldiğinde, bunu engelleyebilmek için hiç sevmediği, nefret ettiği kişilerle nasıl işbirliğine girişip, örtülü ödenek olanaklarını, yüksek mahkeme üyelerini satın almak için hesapsızca kullanışını da…

Politik ve ironik boyutuyla akıcı bir dilin eşliğinde ilerleyen roman, kişinin değeri ve değerleriyle, bütünsel bir varlık olarak değil de iktidara yakınlığı ve uzaklığına göre değerli ya da değersiz kılındığı, yabancılaşıp ilinekleştiği bir ülkeden kesitler sunuyor okura. Bir başka deyişle, bilindiği sanılan ve herkesin gözünün önünden akıp giden olay ve kişilere “zil takıyor”. Görmediyseniz duyun, dercesine…

Başbakanın Günlüğü 

Atalay Girgin, dizinin üçüncü kitabı olan Başbakanın Günlüğü’nde, her şeyi denetlemeye, herkesi dinlemeye, görüntülemeye girişen yetkinleşmiş bir devlette, egemenler arasında alttan alta süren iktidar mücadelesi ve çekişmelerin ortasında sıfatların ve statülerin kendilerinden bile daha değerli olduğu yanılsamasına kapılan kişiler arası ilişkileri anlatıyor.

Bir yandan ülkenin komşularıyla sorunlu ilişkilerinin eşlik ettiği, diğer yandan seçimlerden tüm rakiplerinin toplamından daha fazla oy alarak çıkmış RéTE’nin, danışmanlarının da şişirmesiyle filozofluğa soyunduğu roman, Başbakan RéTE’nin nasıl kaybolduğu bilinmeyen günlüğü çevresinde dönüyor.

İktidarın, medya patronları ve genel yayın yönetmenleriyle ilişkilerinin de sergilendiği roman, günümüzde basının “Gezi Parkı” olaylarında takındıkları tutum ve tavrın çok önceden bir habercisi… İktidarın hoşuna gitmeyen köşe yazarlarının, televizyon yorumcularının işten el çektirilmesi; istenmeyen kararlara meyleden hâkimlerin, savcıların apar topar görevlerinden alınması da yine kaybolan günlük çerçevesinden kurgulanan olay ve kişilerle romanda aktarılmakta.

Ve umut… Yarın umudu… Karanlığın en koyu anında bile teslim olmayış… Atalay Girgin’in başta Başbakanın Günlüğü olmak üzere her iki romanında da kabuk bağlamayan bir yaradan sızan kan gibi inatla varlığını sürdürmekte… Dinmeyen bir diş ağrısı gibi, topluma kendini hissettirmekte…



1 Lağımpaşalı, 140.sf. Bence Kitap, Ankara.

2 Başbakanın Günlüğü, 160 sf., Vesta Yayınları, İstanbul.

 
Toplam blog
: 3
: 522
Kayıt tarihi
: 21.12.12
 
 

İzmirliyim ve görevim gereği Ankara'da yaşıyorum. Psikoloji ve felsefe eğitimi aldım. Psikoloji v..