Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Lahmacun Cinayeti

Lahmacun Cinayeti
 

Her problem kaba kuvvetle mi halledilir? Dolmuşta lahmacun yenir mi?


İstanbul'da dolmuş beklemek zaten bir problem. Neyse şansınız var, gideceğiniz istikamete bir dolmuş bulmuş ve koltuğa kurulmuşsunuz. Maksadınız bir an önce iş yerinize, okulunuza, evinize veya bir yerlere ulaşmak.

Ama bu dolmuşlar, tam doluncaya kadar, zırt pırt her yerde durdukları için, aceleniz varsa canınız biraz sıkılır.
"Ne yapayım, taksiye binecek parak yok!" der teselli bulursunuz. Bir yerde üç takım elbiseli, medeni görünüşlü medeniyetsiz adam, ellerinde lahmacunlarla dolmuşa binerlerse... İşte o zaman işiniz zor.

Dolmuşta lahmacun yemek... "Aman Allahım!" demeyin, siz yemeyin ama yiyenler oluyor. Burası Türkiye ya!

70'li yıllarda da adımız "Sarımsak kokan Türkler"e çıkmıştı Almanya'da.

Mezradan gelen insanlar apartman dairelerinde oturmaya başlayınca aradaki farkı anlayamamışlar ve komşuların rahatsız olabileceklerini umursamadan, sağlığa faydalı diye, her gün bol sarımsaklı yemekler pişirip tüm apartmanı kokuya boğmuşlardı.

Lahmacun da koku salar. Soğan dolu için. Dar bir alanda diğer insanları düşünmeden hart, hurt lahmacun mu yenir? Yenmez ama yemişler işte!

Yolcunun biri de itiraz ederek bu muhteremleri uyarmış. Bunlar üç kişiler ya, ötekine hırlanmışlar hemen. Rahmetli yolcu da idealistmiş. Haksızlığa tahammül edememiş ama keşke bu adamları uyarmanın bir fayda getirmeyeceğini düşünüp ya kendisi inseymiş dolmuştan ya da gideceği yere varıncaya kadar tahammül edebilseymiş.

Olmamış! Ecel buraya kadarmış! Bu üç kişiyle birlikte Azrail de binmiş dolmuşa!

Uyarıyı dinleyecek kadar anlayışlı olsalar lahmacunla dolmuşa binerler mi? Binmezler.

Bunu da gözardı etmemeli, bazen haklı da olsak ses çıkarmamalıyız.

Dolmuş şoförü duyarlı olup, uyarabilirdi lahmacunseverleri. Ama onun umrunda değil. Hatta münakaşa başlayınca indirivermiş yolcuları.

"Ne haliniz varsa görün! ama beni bulaştırmadan..." zihniyeti.

Avrupa'da taksi ve otobüs şoförleri, yollarda bile polisi ilgilendirebilecek bir vaka gördüklerinde telsizle bildirme zorundalar. Vatandaşlık görevi!

Anında polis gelir oraya.

Bizim ülkemizde bu mümkün değil mi acaba? Polis yeteri kadar motorize değil mi, araçlarında hâlâ benzin tasarrufu mu yaparlar?

Kavgalarda kan akmadan, birisi ölmeden olay yerine gitmeme alışkanlıkları vardı benim gençliğimde. Bu devam eder mi? Bilemiyorum tabii. Biraz eleştirsek, polise hakret ediyor muamelesi görebiliriz.

Neticede kavga büyümüş ve üç kişiden birisi lahmacunculara itiraz edeni bıçaklamış. Hastaneye kaldırılsa da kan kaybından vefat etmiş Allah rahmet eylesin.

Hayatımız pamuk ipliğinde. Herkesin cebinde, bir yerlerinde bir silah veya silah yerine kullanabilecekleri cisim var.
Başbakanın cebinde de çakı var ama o, dini inancından, sünnet olduğu için taşıyor çakıyı.

Peki bu saldırgan niye sayın Başbakanımızı örnek alıp da küçük bir çakı taşımıyor? Allah bilir ya bunların çocukları da yoktur. Olsa bile 3-5 değil 1-2'dir. İşte bu memlekette huzuru bozanlar bu ve buna benzer insanlardır.

Kavga etmeden anlaşamıyoruz. Hemen herkes dayı. Ama kabasından!

Gel de çekinmeden yollarda yürü! Korkmadan otobüse, dolmuşa bin!

Düşünce özgürlüğüne güvenerek, karşındakini eleştir. Her zaman hayati tehlike mevcut yani.

Biz burada, blogda bile kimseyi eleştiremiyoruz, hemen kızıp hakaret ediyorlar. Rahmetli gitmiş dolmuşta eleştirmiş.

Biz şanslıyız yine. Blogda eleştirdiklerimizden hiçbir tehdit gelmedi bana şimdiye kadar. Ama yolda görünce sırtımdan bıçaklayacaklar var mıdır, bilmiyorum.

Lütfen birbirimize tahammüllü olalım! Hatalı bir davranışımızı eleştirenler her zaman bizim istediğimiz nezaketi göstermeyebilirler. Biz de onları uyarabilir, nezakete davet edebiliriz. Ama önce kendi hatalı davranışımızı düzeltip, özür dilemeliyiz.

İlle de haklı çıkmak için bağırmak, çağırmak gerekmez. Hele fiziksel taarruzda bulunmak hiçbir medeni insana yakışmaz.

Saygı ve sevgilerimle.

Mustafa Mumcu, 12. 05. 2008 / 10:45

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..