Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '07

 
Kategori
Güncel
 

Laikliğin kitabını bir modacı yazdı çocuğum....

Laikliğin kitabını bir modacı yazdı çocuğum....
 

Bodrum'dayım, malumunuz...

İki buçuk ayı aşkındır denizde, denizle yaşadığımız için gazete, gidişat, memleket, dünya ve göktaşı durumlarına çok sık dahil olamadık... Zaten memleketimizdeki güncel hadiseleri üç günde bir takip etsen de yine kaldığın yerden başlıyorsun; Brezilya dizileri gibi aynen ... Gündem bir kere kondu mu sekiz sütuna, zor değişir o... Yani biri ne dediyse o olur sonunda ... İstediğin kadar köşe yazarcısı al gazetene, çıkartamazlar deliğe atılan taşı, istemediklerini de zaten kovuyorlar, bir öğle yemeği ara sıcağında....

Haziran: türban, Temmuz: don, Ağustos: yine türban... Eylül: ???... Kimbilir, belki balenli sutyen .....” İman gücünü kasıyor, göğüs kafesinden” diye o da günahlar gündemine oturur. Diyeceğim haftada 1 bir gazete alsan, o sana 5-6 gün dost meclislerinde “gitti memleket” sohbeti yaptırıyor icabında...

Mart’ tan beri Cumhurbaşkanı krizi yaşayan bir memleketteyiz... Altı ay olmuş.. O süre zarfında atı alan Üsküdar' ı geçerdi, bırak atı matı, yaya çıksan yola altı ayda dünyayı dolaşırdın...

Birara baktığımda, SOFİstik türban, “Atıl Kurt, Parçala Behçet” tasarlaması yapılıyor üzereydi... O haberi bir kaç kere okudum inanın....ister inanın, ister inanmayın...

Bu sofistike fikirlerin!!!!, sofistike kişiler!!!ce ortaya atılmasının son ve en candan, tamonikiden vurulmuş halidir: SOFİYA bağlaması...

Dünya çapında bir tasarımcı, Türk kimliği ile alkış alan bir sanatçı.... Avrupa’ ya transparan hizmeti verirken, ülkesine en moderninden kapanma tüyoları çizittirmekte... Üstelik bu şahs-ı muhterem 2005 ylında, Avusturya' da düzenlenen ”GELECEĞİN ÜLKESİ” toplantısına onur konuğu olmuş bir isim...Yani gördük ki, sayın modacımız geleceğin ülkesini tasarlamak için kolay yolu seçmiş... Nasılsa memleketimde zemin hazır iç rahatlığıyla......Yani gidip de Tanzanya yerlilerine, döpiyes kültürünü aşılamak ve puantiye jarse gömlek altına dore tayt kasmasıyla neden uğraşsın ....

”Başbağlama trender” ı... Yakıştıramadım mı desem, ne gerek vardı mı desem, sana mı kaldı desem, gelen bu teklifi elinin tersiyle neden itmedi mi diye sorsam, yoksa o mu atladı “ben yapiiiim, tasarlıyııım, yuvarlıyııım” mı diye sorsam, ne yapsam, bilemedim...

Diyelim, ABD' nin gelecekteki başkanının sayın eşi, nam-ı diğer först leydi Güneyli Baptist Klisesi üyesi ( ki çoğu Ku Klux Klan örgütünün de mensubudur) ve klisenin dini eğilimlerini benimsiyor; tahta çıkmadan da diyor ki: Bana ne kardeşim, demokrasi var, benim dinim de bu; baptist klisesine yakınım ben, beyaz takkemi takmadan özel davetlere gidemem, günah, ayıp, kitaba uymaz sonra!!!!
Olur ya, hani herkesin kendi kitabında yazan kıyafeti giyme özgürlüğü var ya !!!!... O zaman da bir aklı evvel modacımız çıkıp da bu Ku Klux Klan takkelerini en iyi ben modernize edip de “kitaba uydururum” der mi???... Dedirtirler mi?... Maazallah aklından bile geçirmeye cesaret edebilir mi????
..........................

”Kitaba uygun” giyinme hallerini, ” “kitaba uygun” soyunma hallerini, “kitaba uygun” temas hallerini benimsetmek için kraliçe arıca çalışan kesim herşeyi kitabına uyduruyor göründüğü üzere...

”Oğlum gelecek Almanya’ dan” deyip evinden kiracı defeden ev sahiplerinin, altı ay kira vermeyip de “ yedik mi lan evini” deyip ev sahibi döven kiracıların hüküm sürdüğü bir toprak parçasının Başı da, “ beğenmeyen, kitaba uymayan çeksin gitsin” diyebiliyor haliyle... E ona da hak doğuyor yani... Ancak beğenmeyenler değil, beğenilmeyenler gider aritmetiğini de bir köşeciklere sıkıştırmak lazım by the way!!!

Yalnız tabi unutulan bir detay var ....beğenmeyen gitsin derken, bir yandan da bu gidişattan haberi olmayan , cennet ormanlara, mavi gökyüzüne, berrak denizlere, ege mezelerine, parlak güneşe, havaya, suya hayran yabancıları da bağrına basıyor ( euro karşılığı)... Özellikle güney kıyılarını istila edercesine, buralardan ( mesela Bodrum) mülk edinen Kuzey Avrupa ülkeleri insanları habire habire buralarda “güzel evim, yeni evim” partileri veripduru... Giderek artan, önlenemez, önüne geçilemez bir süratle üstelik... Köy kahvaltısı yazan yerler, menü değiştirip continental kahvaltıya, bacon, sosis ikilemesine geçtiler bile...

Bir yandan birileri başbağlama çalışmaları yapraken memleketinde, diğer yandan Norveçliler iz kalmasın endişesiye donsuz güneşleniyorlar... Onlar takar mı Sofiya abla tarzını? takmaz, takmadıkları gibi akıl sır da erdiremez... Bu arada Sophia Loren, 60 yıllık sanat hayatının bu yafta ile bitebileceğini herhalde aklının ucundan bile geçirmezdi garibim....

” Din kardeşliği” filminin 5.ve son bölüm gösteriminde, galaya gelecek konukları pek merak ediyorum... Bir çeşit “Muppet Show” görselliğinde manzaralar bekliyorum ilerki yıllarda, mesela Bağdat caddesinde... Başta pembe türban altı İspanyol etek, ya da İskoç etek üstü el örmesi yeşil takke...

”Din ve Devlet işlerinin birbirine karışmaması” diye tanımladık ilkokuldan beri en basiti ile “Laiklik” kelimesini biz...Ve o çocuk salaklığımızla, 7 yaş mongolluğuyla bile ne demek istendiğini çok da iyi anlıyorduk...

Şimdi bir ilkokul çocuğuna, Din, Devlet , Türban ve G-string işlerinin “kitaba uydurulması” na Laiklik denir evladım dersek bu çocukların OKS tavan puanını tutturanlar hariç, pek bir fikri olamayacak kanısındayım...

Laikliğin kitabını Bir Modacı, bir Bakan ve bir Ev hanımı yazdı çocuğum.... Pardon, tasarladı, yeni baştan..... İşte bu kadar...

Çocuklar fazla soru sormaz, yemeğini bitir, komşu Ingrid ablanın verdiği sıcak şarabı çaktırmadan musluğa dök, kabını da yıka, yarın boş vermeyelim kabı ayıp, kitaba uygun bir şerbet koyalım....

Ha!! yatmadan türbanını da ütüle, Sofiya türbanın kirli, Britney olanı tak yarın....

 
Toplam blog
: 30
: 2105
Kayıt tarihi
: 10.01.07
 
 

1967 doğumlu. İ.Ü Psikoloji lisans, İ.Ü Davranış Bilimleri Yüksek Lisans eğitimi aldı. Halkla ilişki..