- Kategori
- Tarih
Laiklik fikrinin doğuşu
Laiklik
Kesinliği tartışmalı olmakla birlikte, Markos İncili’nde Hz. İsa’ya atfedilen meşhur bir söz vardır: “Sezar’ın olanı Sezar’a verin, Tanrı’nın olanı da Tanrı’ya”. Bu söz genellikle devlete ait olanı devlete vermek gerektiği şeklinde yorumlanmaktadır. Bu sözüyle Hz. İsa’nın cismani güç (devlet) ile ruhani güç (Tanrı) arasında bir ayrım yaptığı ileri sürülmektedir. Gerçekten böyle olup olmadığını anlamak için, Markos’ta zikredilen sözün öncesi ve sonrasına bakmak ve metnin bütünlüğü içerisinde değerlendirmek gerekir:
İsa’yı kendi sözüyle tuzağa düşürmek amacıyla, Ferisiler ile Herodesçiler’den bazılarını O’nun yanına gönderdiler. Adamlar O’na gelip, ‘Ey Öğretmen!’ dediler,“Senin gerçek olduğunu biliyoruz, hiç kimseden çekindiğin de yok. Çünkü kayırıcılık yapan biri değilsin. Tersine, Tanrı yolunu doğrulukla öğretiyorsun. Sezar’a vergi ödemek yasal mı, yoksa değil mi? Ödeyelim mi, ödemeyelim mi?”
İsa onların ikiyüzlülüğünü bildiğinden, “Neden beni denemeye kalkışıyorsunuz?” dedi, “Bana bir dinar getirin de göreyim.” Getirdiler. İsa sordu: “Bu gördüğünüz yüz ve yazı kimindir?’ Onlar, ‘Sezar’ın’dediler. Bunun üzerine İsa, ‘Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını da Tanrı’ya verin” dedi. O’nun bu yanıtına şaşakaldılar.
Markos’ta zikredilen bu metin bir bütün halinde değerlendirildiğinde, Hz. İsa’nın kendisini suç işlemeye itmek için sınamak isteyenlere karşı alaycı ve bir o kadar anlamlı bir cevap verdiği anlaşılmaktadır. Hz. İsa, üzerinde resmi olduğu için kendisine ait olduğu belli olan Sezar’ın parasını yine ona vermek gerektiğini söylemektedir. Sezar’ın hakkı olan şey sadece ve sadece bundan ibarettir. Onun, insan hayatı ve ölümü üzerinde hakkı olmadığı gibi, insanları savaşa sokmaya ve ülkeleri işgal etmeye hakkı yoktur. Böylece, onun dışında kalan şeyleri ise, onların sahibi olan Tanrı›ya vermek gerektiğini belirtmektedir. Böylece, yegâne itaat edilmeye ve yüceltilmeye layık olanın Tanrı olduğunu vurgulamaktadır.
Hz. İsa’nın bu sözü, genellikle laikliğin tarihsel temel dayanaklarından biri olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu değerlendirme, yukarıdaki açıklamalarımız ışığında bakıldığında pek isabetli görülmemektedir. Hata payı yüksek olmakla beraber, genel kabul görmüş ve Hıristiyanlığın laiklik düşüncesine açık, hatta bu düşünceyi hazırlayan bir inanç sistemi olduğu yönündeki bu iddiaya göz atmakta fayda var.
Söz konusu iddiaya göre, Hz. İsa’nın bu sözü, yasa ve teamül yoluyla konulmuş vergilere, yargı yetkisine, yürürlükteki siyasi kurumlara, kısacası yerleşik düzene saygı göstermenin gerekliliğine işaret etmektedir.
Nitekim Hıristiyanlığın kurumsallaşmış sürdürücüsü olan Kilise, Hz. İsa’nın bu sözüne binaen, feodal düzenin de kapitalist düzenin de savunuculuğunu yapmıştır.
Hıristiyanlık ile birlikte İlk Çağ’ın monist (tekçi) yapısı yerini düalist (ikici) bir yapıya bırakmıştır. Önceki dönemde, site-devlet her şeyi içermekteyken, din-devlet, dünyevi-uhrevi, ruhani-cismani ayrımı söz konusu değilken, Hıristiyanlığın yukarıda belirttiğimiz yorumu neticesinde bu ayrımlar ortaya çıkmıştır.
Hıristiyanlıkikici bir dünya görüşünün doğuşuna neden olmuştur. Hıristiyanlar iki ayrı otoritenin buyruğu altındadır: Sezar’ın ve Tanrı’nın. İşte bu ikici görüş, din işleriyle dünya işlerini birbirinden ayırmak anlamına gelen laikliğin ileriki dönemlerde Batı’da yerleşip kök salmasını kolaylaştırmıştır.
Hıristiyanlık düşüncesinin bu ikici yapısı, Batı siyasi düşüncesinin ve modern dünyanın, özgür düşünmenin belirleyici niteliklerinden birini oluşturmuştur.
Laiklik: Türkçeye, Fransızca laïcité sözcüğünden geçmiştir, devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir. Fransızca'dan Türkçe'ye geçmiş olan "laik" sözcüğü, "din adamı olmayan kimse; din adamı dışında kalan halk" anlamına gelen Latince "laicus" sözcüğünden gelmektedir. Roma döneminde din adamlarına "Clerici" din adamı olmayanlara da "Laici" adı veriliyordu. Laik kelimesi Yunanca laos ismi ve laikos sıfatından gelir, Latincesi laicus’tur. Laos: halk, kalabalık, kitle demektir ve zıddı kleros’tur. Laikos: halka ait, ruhban olmayan demektir. Laicus: dinsel olmayan, demektir ve Osmanlıcada bu terim ladini ile karşılanmış fakat bu tutmamış, Fransızca laik kelimesi Türkçeye girmiştir.
Laiklik, özünde, din alanı ile dünya ve kamu işleri alanının birbirinden ayrılmalarını, birbirlerine karışmamaları anlamına gelir. Bir yönetim ilkesi ya da devletin niteliklerinden biri olarak kişileri ilgilendiren yönüyle bir dokunulmazlık alanı da çizer. Kişilerin dinsel inanç ya da inançsızlıktan, din buyruklarını yerine getirip getirmemekten dolayı kınanmamasını, ayrım görmemesini, serbestçe ibadet edebilmesini, ibadete zorlanmamasını vb. öngörür.
İnsanlık düşünce tarihi Laikliği doğurdu peki o ölecek mi?
Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi