Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Lamalaşmak

Lamalaşmak
 

Lama


Gazeteciliğe başlanılırken, başlıkların kısa ve vurucu olması ilk öğretilenlerdendir. Bende bu yazımla bunu yapmaya çalıştım. Amaçlanan; İğrenç olanın yazının olmadığı, yazının içeriğini oluşturan konuyu vurgulamaktır.

“Her ne kadar” İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde açıkça belirtilmemiş ise de, tükürme hakkı da, tıpkı yaşama hakkı, çevre hakkı gibi bir insan hakkıdır. Çünkü bedenimizdeki bir miktar salgının dışarı atılması gerçekte, çoğu kez doğal bir gereksinme sonucudur. Ancak, bir insan olarak haklarımızı bilmemiz ne kadar gerekli ise de o haklarımızı nasıl ve ne zaman kullanacağımızı da bilmemiz gerekir. Tükürmek, istenmeyen bir miktar sıvının dışarı atılması olduğuna göre bu eylemin yerini, ortamını, daha da önemlisi hedefini çok iyi, doğru belirlememiz gerekir.

‘‘Böyle işin içine tükürürüm’’ ya da “Adamın yüzüne tükürmekten de fena bir şey bu’’ gibi deyişlerin taşıdığı anlamla tükürme eyleminin ilişkisi kuruluyor.

Tükürmek, kültürel anlamda olumsuzluğu, aşağalamayı çağrıştırıyor bu tür deyişlerde. Sokaklara tükürmenin ‘‘kentin yüzüne tükürmekten’’ farksızdır. İnsan ağzından çıkan sözün bile nereye gideceğini düşünmek durumunda, o halde tükürüğün gideceği yeri de düşünmek gerekir. İnsanın sokağa tükürmesi, kentin yüzüne tükürmesi demek, hatta bu kendi yüzüne tükürmesi anlamına gelir.

Tıbben tükürük bedenimizin ürettiği sağlıklı bir sıvıdır. Atılması gerekmiyor ve ağızdaki salgının (kendi ağzımızda kaldığı sürece elbet) iğrenç bulunması için bir neden yok. Tükürmeyi alışkanlık haline getirmiş bir kişinin bu eyleminin ardında yatan psikolojik etkeni olabilir. Birincisi, bu bilinçli ya da bilinçsiz sosyal bir dışavurum eylemi olarak kendi kendini ‘‘yüksek’’ bir yere koyma çabası, ikincisi, kişi, karşı konulmaz bir dürtüyle ağzındaki bir kötü hissi, ya da iğrençliği dışarı atma eylemi olarak tükürüyorsa bu bütünüyle psikolojik bir “kötülüğün” tükürüğe atfedilmesinden başka bir şey değil.

Son zamanlarda her türden şehir magandaları, erkekliklerini ve kabadayılıklarını yerlere tükürerek ispat etmeye çalışıyor. Şehri iğrenç tükürükleriyle adeta boğmaktalar. “Oraya buraya değil, kelimenin bütün anlamlarıyla, bu kentin içine tükürüyorlar.” Bir de bu tükürme işini eğitime bağlamak ne nazik bir ifade biçimi. Tükürenlerin en ufak bir eğitimi yok, belki öğretimi var. Belli ki Okulda okuma yazma öğrenmişler ama eğitilmemişler!

Ayıların ormanda yapmadığını uygarlık simgesi kentlerin sokaklarında yapanlarda eğitim aramak anlamlı değil beki!  Yerlere tükürmek, bir bakıma bu kentte yaşayan diğer insanları hiçe saymaktan başka bir biçimde açıklanamaz. Estetik rezilliği kadar, sağlık açısından da tehlikeli bir olaydan söz ediyoruz. Bu kepazeliği gözlerimizin içine baka baka yapanlara nazikçe kafamızı çevirip gitmek yetmiyor. Çünkü onlar nezaketin dilinden habersizler.

Tükürmek bir ihtiyaç değilmiş! Bunu yeni öğrendim. Tükürüğün uygar davranış gereği yutulduğunu sanırdım. Doktorlar ise işin doğrusunu açıklıyor: Tükürük vücutta dolaşan bir sıvı. Normal davranış da bunun vücut içinde kalması. Tükürmek toplumsal davranış, kültür olayıdır diyorlar ve gerekirse mendil kullanılmasını önermekteler.

Yere tükürme ve sümkürme ile birçok hastalığın salgın hale gelebileceğini belirten Yerel yöneticiler  "Özellikle yaz aylarında yerlere tükürmekle mikrobun daha çabuk yayılması söz konusudur. Bilindiği gibi başta verem olmak birçok mikrop tükürük nedeniyle yayılmaktadır. Bundan böyle, ekiplerimiz, her kim olursa olsun tüküren ve sümkürenden yasa gereği ceza kesecektir" demektedirler.

Yoksa, tükürmek; hiçbir şey içimde kalmasın felsefesi ile yaşayan insana özgü davranış biçimi mi? Ağırlaştırılmış versiyonu; bir ayılık belirtisi mi?  Yetenekli artistik hareket mi? Ülkemizde yapan kimseleri uyaramadığımız bir durum mu? Eylemi gerçekleştiren canlıya, yaptığını ağır çekimde göstermeli mi? Yapan insanı, ayıya, öküze veya lamaya mı benzetmeli mi? Anasını sattığımın memleketinde yürürken tükürüğe basmamak için parmak ucuyla yürümek zorunda mıyız?  Bu davranışın özü eğitimsizliğe, yetiştirilme ve kültüre mi dayanır?

Aslında toplumda kötü giden herşeyin açıklaması olabilir bu davranış. Köyden kente kontrolsüz göç, yetersiz ve etkisiz aile, okul eğitimi, çevre ve kamu bilincinin oturmaması ve daha sayabileceğimiz bir sürü neden bu eylemin altında yatmaktadır. Ve sanırım yere tükürülmediği gün, gerçek, modern bir insan hakları toplumu olacağımız gündür.

Zamanın birinde İstanbul’da bir minibüs hattında olan bir kazaya dair söylenti kulaktan kulağa yayılmıştı. Gerçekliği henüz kanıtlanamamış olan efsaneye göre bir minibüs şoförü, aracı Beşiktaş yokuşundan aşağı doğru hareket halindeyken kapısını açıp tükürmek için eğildiği sırada araçtan düşerek hayatını kaybediyor, araç ise bir ağaca çarpıyor, Bu olaydan sonra Minibüsçüler Derneği, şoförlerin araçtan tükürmesini yasaklıyor. Demek ki tükürmenin her türlüsü tehlikeli, Heykele de minibüsten yere de.

Yetkililer, insan tükürüğünde yaklaşık 600 değişik mikrop bulunduğunu, 1 santimetreküp tükürüğün yaklaşık 250 milyon mikrop taşıdığını söylüyor. Hastalık durumunda tükürüğün taşıdığı mikrop sayısının artacağına dikkati çekiyorlar. Yere tükürme ile verem, kronik bronşit, zatürree ve grip gibi hastalıkların bulaşabileceğini belirtiyorlar. Yere tükürmenin ruh sağlığını da olumsuz etkilediğini vurgulayarak, bu davranışın insanları tiksindireceğini, kızgınlığa ve strese neden olacağını anlatıyorlar.

Bu davranışın az gelişmiş ülkelerde görüldüğünü belirten uzmanlar yere tükürmenin ölümcül hastalıkların çoğalmasını sağlayacağını söyleyip, İl Sağlık Kurullarınca da yere tükürmenin diğer insanlara vereceği zararların asgariye indirilmesi amacıyla denetimlerin artırılmasını ve yere tükürenlere Kabahatler Kanunu`nun 32. maddesi gereğince para cezası verilmesini kararlaştırılması gerektiğini bildiriyorlar. Denetimlerin kolluk kuvvetleri ve İl Sağlık Müdürlüğü ekiplerince yapılacağını vurgulayan yetkililer, halkın konuya gerekli hassasiyeti göstermesi amacıyla İl Müftülüğü tarafından cuma namazı hutbelerinde vatandaşlara bilgi verilmesini öneriyorlar.

Tükürükle özdeş Lama ile ilgili genel bilgiler; Lama’ya Amerikan devesi de denmekte, boyunları uzun, hızlı koşan hayvanların başında, yaşadığı yer Latin Amerika civarı, yaklaşık olarak 1,20 metre boyunda, 50-60 kilo ağırlığında, etinden tüyünden derisinden hatta tezek olarak dışkısından yararlanılır.

Lama’nın en belirgin özelliği tehlike anında kendisini tükürükle savunmasıdır. Kendisini rahatsız edene tükürürler. Geviş getirdikleri için her an tükürük hazır durumdadır. Lama için tükürmek bir çeşit kendini korumaktır, tükürdüğü zaman tehlikeyi kendinden uzaklaştırdığından bu yönteme başvurur. Tükürüğü insana zarar vermez ama hoş bir şeyde değildir.

“Bütün Ülkeme ve İstanbul’da yaşayanlara açık bir çağrı. Bir kampanya çağrısı. Sakın bu çağrıya kulaklarınızı tıkamayın. Yoksa şikayet etmeye hiç mi hiç hakkımız olmayacak.”

“Bundan böyle bu tür bir rezaletle karşılaştığımızda bunu yapanların suratına şamar gibi inecek bir ikaz gerekiyor. Öyle bir ikaz ki, bütün yüzsüzlüklerine ve kabalıklarına rağmen suratları pancar gibi olsun.” (Sizin morarmayacağınız ön görüsü ile)

İş yerinde arkadaşımızın bir tanesi bu alışkanlığa sahip ve ben onu şiddetle uyarıyorum, ona diyorum ki batılı bir ülkede yaşasaydın alacağın ücret tükürme cezalarına yetmezdi diye belki de hepinizden özür dilemeliyim bu sevimsiz bir konuya değindiğim için.

Ama, lamalaşan insanların yaşadığı içine tükürülen bir ülkede, insan olarak yaşamak kolay olmuyor. Bende bu yüzden sorunumu burada size aktarmak zorunda kalıyorum, af buyurun.

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..