Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '09

 
Kategori
Atletizm
 

Lance

Lance
 

“Fransa Turu’nu kazanmakla kanser olmak arasında bir seçim yapmam gerekseydi, kanseri seçerdim.”

Bu sözler Fransa bisiklet Turu’nu 7 kez kazanmış Lance Armstrong’a ait.

Büyük zorluklar yaşayan kararlı bir adamın, her güne mükemmele ulaşmak için yeni fırsat gözüyle bakan Armstrong, testis kanseri teşhisinden sonra akciğerlerine ve beynine de yayılan kanserle verdiği amansız savaşı ve hastalığının 1999 Fransa Turu’nu ve ardından gelen her turu kazanmasını tetiklemesinin şaşırtıcı öyküsünü gelin birlikte kendi yazdığı Otobiyografisi’nden dinleyelim.

Gözünde canlandır: İki yüz bisikletçi saatte 72 km süratle dar bir yoldan inmeye çalışıyorlar, her biri çarparak, itip kakarak, zıplayarak, birbirlerinin önünü keserek ve hatta frene bile basmayarak öne geçmeye uğraşıyor. Bazıları eğer sen izin verirsen, tekerlek izlerini sırtında bırakacak. Bu Fransa Turu’nun gerçek hayatla bağdaştığı yönlerden biridir.

Fransa Turu doğal bir olay değildi. Tam üç hafta boyunca inanılmaz değişken koşullarda günde 160 kilometreden fazla yol yapıyorduk. Bırakın bir insan bedenini, bu kadar fiziksel strese bazı arabalar bile dayanamazdı. Destek almalıydık, vitamin serumlarına, minerallere ve fosfata ihtiyacımız vardı. Kaybettiklerimizi yerine koymak, bu kadar büyük bir tüketimi yiyecek ve içecekle karşılamak mümkün değildi.

Onca serum ve enjeksiyon sağlık için gerekliydi. Dahası, yolların ve selelerin sebep olduğu ağrılara, burkulmalara, tendon çekilmelerine ve değişik sıkıntılara hiç değinmezsek, her bisikletçi düşmelerin sebebiyet verdiği kesiklerle, çiziklerle ve zedelenmelerle baş etmek durumundaydı.

Bedenlerimizden insanlıkdışı bir şey talep ediyorduk ve tıbbi yardım almadan bunu gerçekleştirmemiz mümkün değildi.

Bu işte bir çifte standart vardı: Bir futbol oyuncusuna kramp girdiğinde, soyunma odasına gidip de bir iğne olup geri geldiğinde herkes ona kahraman der. Ancak biz bisikletçi olduğumuz için, ufak bir şişeyle iğne gördüklerinde hemen dopingden şüphelenirler.

Fransız bisikletçilerin doping testi pozitif çıkarken benimkilerin negatif olmasına kızıyorlardı, Fransız seyirci dağ tırmanışlarında acı çeken suratlar ve sürücülerin zorlanmalarını seyretmeyi seviyorlardı. Örneğin 1910 senesindeki Tur’da dağılan bisikletine kaynak yapmak zorunda kalan yarışçının hikâyesi gibi, bazı hikâyeleri tekrar tekrar anlatıyorlardı.

Lance Armstrong Foundation

Daha önce de defalarca söyledim, Fransa Turu’nu kazanmakla kanser olmak arasında bir seçim yapmam gerekseydi, kanseri seçerdim. Bu deneyimden dolayı şanslı olduğumu düşünüyorum, çünkü bunun sayesinde “kurtulanın mecburiyeti” olarak tamamlamam gereken önemli bir görevim var. İşte bu yüzden Lance Armstrong Vakfı’nı kurdum (LAF – Lance Armstrong Foundation). LAF benimle aynı kaderi paylaşan kanserden kurtulmuş dokuz milyon hastaya yardım amacıyla kurulmuştur.

LAF kanser hastalarının ve yakınlarının mümkün olan yaşamın en kalitelisini yaşamalarına yardımcı olur.

Benim durumumda, kanserin önüme çıkardığı engelleri aşmama dört şey yardım etti: bilgi, destek, motivasyon ve umut. Bu dört armağanı bütün kanser hastalarına yaymak istiyorum.

Sizi bu önemli misyonumuza katılmayı davet ediyoruz – kanserle yaşayanların hayat kalitelerini yükseltmeye çağırıyoruz. Yardım edebileceğiniz birçok yol var.

Son Söz

“Emin misin?” diye sordum doktora.

“Eminim.”

“Ne kadar eminsin?”

“Çok eminim.”

“Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?”

“O kadar eminim ki, yarın sabah 7’de seni ameliyata hazırlıyorum.”

Işıklı bir masada göğüs röntgenim duruyordu. Siyah temiz demekti, beyazsa kanser. Benim göğsüm tıpkı bir kar fırtınasını andırıyordu.

O zamanlar anlamadığım, belki de anlayamadığım, hayatın kendisiydi. Bir kez yaşayacağınızı kavradığınızda bunu nasıl yapacağınıza dair karar vermeniz gerekir ve oldukça karmaşık bir durumdur. Kendi kendinize, şimdi yaşayacağımı bildiğime göre ne yapacağım? Hayatımın en yüksek ve en doğru amacı ne, diye sormaya başlarsınız. Bunlar doğrusal şeyler değildir, bunlar gizemli bir hesaplaşmadır. Benim için hayatımın en doğru amacı dünyanın en zorlu spor olayı olan Fransa Turu’nda yarışmaktı.

Her Tur kazanışımda hayatta olduğumu ve başkalarının da kurtulabileceğini bir kez daha ispatladım. Kanseri bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha ve bir kez daha yendim. Turu yedi kez kazandım, sekizincisiyle bir daha kırılmayacak bir rekoru kırmak hoşuma gider. İşte bu hayatta olduğumu ispatlamaktır!

“Sanırım yaşayacağım. En azından bir elli yıl veya daha fazlası.”

Kaynaklar

http://www.laf.org

Every Second Counts

http://www.laf.org

http://www.laf.org

 
Toplam blog
: 11
: 1293
Kayıt tarihi
: 22.05.09
 
 

Okumayı, yazmayı, araştırmayı seven bir milliyet okuruyum. Ankara'da yaşıyorum.Futbol en büyük tutku..