Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '07

 
Kategori
Felsefe
 

Larvaların hikayesi

Larvaların hikayesi
 

Bir Hikâye...

"Küçük, eski bir gölün en dibinde bir grup larva yaşarmış. Bu larvalar,
arkadaşlarının, zambakların gövdesinden sürünerek suyun yukarısına
ulaştıktan sonra; neden tekrar suyun dibine geri dönmediğini merak edermiş. Larvalar birbirlerine söz vermişler; tırmanarak suyun yukarısına ulaşan
ilk larva geri dönecek ve yukarıda ne olduğunu onlara söyleyecekmiş.
Sonunda içlerinin biri, kendini tutamamış ve suyun yüzeyine doğru
yükselmeye başlamış. Kendisini, bir zambağın en tepesinde bulmuş. Görkemli bir değişimle birlikte, çok güzel kanatları olan bir böceğe dönüşmüş.Arkadaşlarına verdiği sözü tutmaya kararlıymış. Suyun üzerinde bir o
yana bir bu yana uçmaya başlamış ve aşağıdaki arkadaşlarına dikkatlice
bakmış. Birden fark etmiş ki arkadaşları onu görebiliyor fakat hiçbirisi
ondaki yeni oluşumu fark etmiyormuş". Sonuçta göremediğimiz ya da değişimden sonra iletişim kuramadığımız arkadaşlarımız vardır ki buna ölüm diyoruz. Fakat bu, onların var olmasının önünde bir engel değildir.

Yaşam, bireyleri farklı gelişim aşamalarında eğitir ve evrimleştirir; sürekli değişen, gelişen birey bir gün eskiden yanında olanlara bakar ve bugünkü farkındalığı ile evrimini hatta devrimini fark eder. O, ne kadar istese de artık eski dostları ile aynı frekansta değildir. Çabalama daha da ayrışmayı getirebilir.Yaşamını öğrenerek, bilgi ve sevgi ile yücelmeye adayan birey, kanatlanarak uçacak ve belki bir gün eskiden bulunduğu o yaşam basamağındaki dostlarının da bu evrimi geçirmesini dileyecektir.

Ancak aydınlanma, öyle bir şeydir ki bu içten başlar, dışa yayılır. Hiçbir tebliğle, hiçbir söylevi ile deneyimlenmez. Birey, kendi olduysa olacaktır. Hikâyedeki larvalar içerisinde bilinçli hareket edenin, merak edenin başarıya ulaşması gibi insanoğlu da tekâmül zincirindeki yerini sağlamlaştıracak ve kendini gerçekleştirecektir.Akıl rehberimizle, kalbimizdeki sevgi ile bilimle yoğrularak kendi eserlerimizi yaratacağız. Düşünerek işe başlayacağız, kendi önemimizi kavrayarak, kendimizi tanımaya çalışacağız.

Evrende var olan her varlığın bir görevi olduğu bilinci ile kendimizi ayrıştırmadan; tevazu ile çalışmaya devam edeceğiz. Yaşam; bilenlere daha ağır yük vermektedir. Kendini arayanlar, karanlıklarına dalanlar, kendi ile hesaplaşanlar bir daha asla eskisi gibi olamayacaklardır.

Kendini bilmeye çalışan bireyler; varlıklarının önemini kavrayamamış büyük kitlelere; aslında özlerinde bildiklerini naçizane hatırlatmaktan başka hiçbir yardımda bulunamazlar. Rehberlik ederken de önlerinden yürümez, yanlarında onlara destek olurlar. Her birey kendi yolunu çizeceği için yön bellidir ancak yolun neresinden yürüyeceğine kişi kendi karar verir. Bu yolda hiç kaybedilmeyecek olan değer umuttur. Sevdiklerimiz, çevremizdekiler, önemsediklerimiz sizin farkındalığınız noktasına gelsinler diye insanca bir hisle çok isteyebiliriz hatta bazen zorlayabiliriz. Ancak öğrenci hazır olmadan öğretmen asla gelmez. Ne zaman ki kişi karar verir, ondan sonra yolculuk başlar.

Burada yolculuktaki hız önemli değildir, yolda olmak önemlidir. Durmadan zaman zaman daha yavaş ancak devam ederek inşa çalışması, koza örme faaliyeti devam etmelidir. Duran birey maalesef zamanla gerileyecektir.

Kendini inşa etme çok meşakkatli bir görevdir, ancak M. Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Hiçbir zafere çiçekli yollardan ulaşılmamıştır”.

Halk için biri olmak halktan biri olmaktan daha önemlidir.

Yaşamlarınızdaki ani değişimler; olması gerektiği için değil siz isteğiniz için olmuştur. Nice aynı devirden geçen insanlar olur; tüm veriler aynıdır ancak içlerinden çok azı bu arayışın peşinde koşar. Hep denildiği gibi “ Taş devri taş bittiği için değil; kafalar değiştiği için bitmiştir”.


Dinlenmemek üzere yola koyulanlar asla yorulmazlar. Bu yaşam bizlere seyirci kalmak için değil; hayatın içerisinde kendimizce görevler üstlenip başarı için çabalamamız için verilmiştir.

Yaşam denen mucizenin farkına varmalıyız. Karanlık merdivenlerden inip ışığımızı yakmak için cesur olalım. Bilgi güçtür, o güce vicdanı ekleyerek aklı önder edinip çalışmalarımıza başlayalım. İyi, doğru ve güzele giden yolda bu çalışmalar hep sürmelidir. Akıl her konuda ışığımız olmalıdır.

Zıtlıkların ötesine geçip; tamamlayıcılığı görme arzusu ile birliği tüm hücrelerimizde yaşama ümidiyle zamanımızın kıymetini bilerek, kozalarımızı örmeliyiz...

Daima Araştırınız...

Vasıflı insan olma gayreti içinde olunuz...

Nefis muhasebesi yapabilmeyi öğreniniz...

Önce kendinizi, sonra toplumu aydınlatınız...

Yaşarken ölünüz ve yeniden kendinizi yaratınız...

Değişiminiz fark edilsin...

Kendinizi yüceltmeniz, yaşam tarzınız olsun...

Yaratıcı olunuz...

Hiçbir çıkar ya da paye beklemeksizin kendi aydınlanmanızı, sevgi ile paylaşınız...

Berk Yüksel

 
Toplam blog
: 242
: 32770
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

21 Aralık 1973, Ankara doğumludur. Lisans ve yüksek lisansını “İşletme” alanında yapmıştır. Araşt..