Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '10

 
Kategori
Spor
 

Le président Şenez Erzik ... de l'organisation de la Turquie!

Le président Şenez Erzik ... de l'organisation de la Turquie!
 

Yanılmıyorsam dört sene önceydi. Bir akrabam, öğreniminin son aşamasını tamamlamak üzere Birleşik Devletler’e gitmişti. Yolculuğu Fransa üzerinden aktarmalıymış. Olayı daha sonra ablasının ağzından dinledim.

Bir Amerikalı’ya çok yakın gelecek kadar iyi derecede İngilizce bilen, bunu da söylediği Jazz’a yansıtan akrabamın Fransa’nın bilmem hangi havaalanında yapacağı aktarma sırasında Fransızlar görevlilerinden istediği yardıma aldığı Fransızca karşılık yüzünden bin bir güçlükle edindiği uçak biletinin yanmasına neden olacak bir çaresizlik içinde kalmış olduğunu o gün çok üzülerek dinlemiştim. Fransızlar sadece bununla da kalmamış, bir güzel de alay etmişler. O gün orada şans eseri kızımızın zor durumda olduğunu gören Amerikalı bir yolcu olmasa büyük bir ihtimalle işlemlerini tamamlayamayacak ve uçağı kaçırmış olacaktı.

Bu durumu daha sonra etrafımda tanıdığım kişilere anlattığımda Fransızların bunu hep yapıyor olduğunu öğrendim.

Öyle olunca da Fransa’nın İrlanda ile geçen sene sonunda yaptığı Dünya Kupası plaf-off mücadelesinde Henry’nin eliyle düzelterek Gallas’a verdiği pasla attıkları gol sonrasında yaşadıkları sevinci daha iyi anlayabilmiştim.

Sıradan bir Fransız için herhalde bundan daha normal bir şey yoktu. Çünkü Güney Afrika’daki finallerde İrlanda’dan çok Fransa’nın olması eşyanın doğasına uygundu.

Burada yapılan bir haksızlık (hırsızlık) değil; zaman zaman ortaya çıkan Tanrı’nın Eli’ydi.

Dün Cenevre’de içinde yine Fransızların olduğu 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın hangi ülkede düzenleneceği ile ilgili bir oylama yapıldı.

UEFA başkanının bir Fransız ve onun ülkesinin aday olduğu bir oylamadan söz ediyoruz.

UEFA başkanı Platini’yi biz nereden hatırlıyoruz?

1984 yılında evsahibi olduğu turnuvada Avrupa Şampiyonu olan Fransa’nın kaptanı, attığı gollerle ismini Avrupa’nın zirvesine taşımış, adı Juventus ile özdeşleşmiş ve İtalyan takımı ile önemli şampiyonluklar yaşamış, ülkemizde de büyük hayran kitlesi olan eski bir futbolcudur kendisi.

Fransa’nın 1998 yılındaki Dünya Kupası’na evsahibi olmasında da Platini etkin bir kişidir. Fransa o turnuvayı da şampiyon olarak tamamlamıştır.

O Platini UEFA başkanı olduğunu unutarak 2016 Avrupa Şampiyonası’nın kendi ülkesinde oynanması için de endirekt yoldan çalışmıştır.

Futbolun Avrupa’daki en üst kurumu olan UEFA’da hatırlanacağı üzere yıllardır kendisinin bu pozisyonu ile fazlaca övündüğümüz bir de ülkemizden temsilci vardır. Şenez Erzik beyfendinin oylama sonrasındaki üzüntüsü ve yaptığı açıklamalardan anlaşılacağı üzere bir çok Türk vatandaşı gibi Avrupa’da herşeyin demokratik seçimler yoluyla ve üyelerin özgür kanaatleri ile karar veriyor olduğuna inanacak kadar dürüsttür.

Bunca zamandır o koltukta oturup ülkesine pek fazla faydası dokunmayan başka bir üye var mıdır, gerçekten bilmiyoruz.

Fenerbahçe’nin 0 puan çektiği 2001-2002 Şampiyonlar Ligi grup maçlarındaki o beceriksiz hakemlerin başında ve atamalarında aynı Şenez Beyfendi vardı.

Burada “Avrupalılar biz Türkleri sevmiyor” şeklinde bir yorum çok gereksiz olur. Çünkü bu, durumu anlamaktan fazlasıyla uzak bir değerlendirme kriteridir.

Ayrıca yarışmanın seçim yoluyla sonuçlanmasına bakıp bunun bir çeşit demokrasi süreci olduğunu da düşünmek fazlasıyla saflıktır.

Mesele Fransa’nın ya da Türkiye’nin bunu daha çok hak etmiş olduğu kıyaslaması da değildir.

Ortada bir gerçek vardır ki o da Platini ve Sarkozy’nin salonda herşeye hakim ve herşeyi bilen, kendinden emin havaları, duruşları, rahatlıkları ile bizim ülkemizin sunucusundan tutun da cumhurbaşkanına varınca kadar tüm ekibimizin olup biteni meraklı gözlerle izleyen yabancılıkları, acemilikleri, bihaber oluşları arasındaki çok önemli detay farkıdır.

Altı ay önce İrlanda karşısında nasıl herşeyi heketmişlerse; dün de hiçbir şeyi tesadüfe ve kişilerin inisiyatifine bırakamayacak kadar hakedecek çalışma yapmışlardı.

Platini kendisine uzatılmış bir iki televizyonumuzun mikrofonundan yöneltilen İngilizce sorulara, aynen havaalanındaki görevliler gibi Fransızca karşılık verir gibiydi. Tarz hiç farklı değildi.

Şenez beyfendinin şikayetleri, serzenişleri ve başkanına göndermelerini de ne Platini'nin ne de Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy’nin dinleyecek zamanı bile yoktu.

Bir Fransa kolay kolay olmuyordu işte.

22 yıl içinde dünyanın üç önemli futbol turnuvasına evsahipliği hakkı kazanırken oyunu Fransa adına verenlerin akıllarına bugüne kadar hiçbir turnuva düzenlememiş bir ülkenin gelemiyor olması da işte o Platini ve Sarkozy’nin büyük başarısıdır.

İşte bu yüzden siz de onların yaşadığı ülkeye gittiğinizde onların dilini konuşmak zorundasınızdır.

Yani ne diyor bir Fransız büyüğü;

“Le président Turc, et il créera un moyen de recevoir de l'organisation de la Turquie...”

"Birgün UEFA’nın başında Türk başkan olursa o zaman böylesi organizasyonları Türkiye’ye de alabilirsiniz!"

Eğer bir gün olabilirseniz!

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..