Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '09

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Letonya- Cesis'te Türk Şehitliği -6-

- 6-

Bugün Pazar. 12 Nisan 2009, oğlum Mustafa “ baba bugün sizleri çok sevdiğiniz bir yere götüreceğim, çok sevineceğinizi tahmin ediyorum” dedi. “Nereye gideceğiz değince ?“ PLEVNE TÜRK ŞEHİTLİĞİ ‘ne gideceğiz “ dedi.. Riga’dan 90 km kadar uzakta. Hazırlıklarımızı akşamdan yaptık, defteri, kalemi aldım, zaten deftersiz, kalemsiz hiç bir yere gitmiyorum. Gezi ile ilgi notlar aliyorum. Bir daha buralara gelmek çok zor diye düşünüyorum. Onun için hazırlıklı olarak gidiyorum. Gelin hanım kızım nevalemizi akşamdan hazırladı. Eşim, torunlarımla birlikte arabamıza bindik. Arabamızda son model, ceylan gibi yolları yalayıp gidiyor. Ben önde oturuyorum, zaman zaman notlar alıyorum. Yazım da çok güzel maşallah!. Alimalaah, benden başka kimse okuyamaz, yani o denli bir doktor yazısı gibi okunaklı (!). “ Âmân oğlum biraz yavaş” diyorum. Yol ise tertemiz asfalt, son derece modern ve işlek bir yol, otobanın ta kendisi. Kimi yerde dört, kimi yerde üç şeritli. Yol boyunca çam ormanı. Hem sağımız ve hem solumuz çam ağaçlarıyla dopdolu. Letonya’nın ağaca ve ormana çok önem verdiğini görüyorum. Tarif etmeye imkân yok. Her taraf yemyeşil. Çamların yüksekligi 100 metreden fazla. Bütün yollarda çam ağacı vardır. Gelin gibi nazlı ve elif gibi göklere doğru özgürce uzanmışlar. Mübarek sanki cetvelle çizilmiş, o denli dik ve düzgün. Koca işlek yolda 90 km yol aldık, trafik olayı yok, Tümü de çamlık. Havası da o denli enfes. Bizim Aydın’a nasıl Zeytin, incir yağmış ise, LETONYA’ya da çam yağmış. Ülkede ağaç ve orman sevgisi birinci planda tutulmuş. Ağaca ve ormana çok önem veriyorlar. Köylerden geçiyoruz, evler çok modern ve ağaçtan, kalaslarla kerestenden yapılmıştır. Ama düzenli ve bakımlı, hepsi de yüksek çatılı, bir veya iki katlı.

CESİS’TE

KENTİNDE

ŞEHİTLERİMİZ


Şehit ve şehitlikler deyince aklıma yurt içinde ve yurtdışında olan şehitliklerimiz geldi. Aydın Eski Milletvekilimiz Sayın M. Kemal Yılmaz “Yaban Ellerde Kalanlar” adını taşıyan kitabında ( sayfa: 29 ) da yurtdışında olanları şöylece yazıyor: Hindistan, Atina, Belgrat, Mısır( Kahire), Bağdat, Trablusgarp, Kore ( Pusan) Japonya, Lübnan, Gazze, Varna, Irak, - Kütülamare, İsrail, Filistin, Ödese, Suriye ( Şam), Beyrut, Tire, Petroski, Rusçuk, Rodos, Sivastopol, Sofya, Varna, Makedonya, Çekoslovakya, İngiltere, (Londra) ve şimdi sözünü edeceğim Letonya - Cesis- kentinde bulunan şehitliklerimiz vardır.

Şehitliğe gidiyoruz. Riga’dan çıkıyoruz, Tallina, Valmera, Pleskava’ya varmadan Vangazi’den geçiyoruz. Dikkatlerimizi “VANGAZİ” kenti çekti. Aynen yazıyorum: VANGAZİ. Oğluma soruyorum, “buralarda Türkler var mı”? hayır yok, diyor. Belki geçmişte vardı. bilemiyorum, .diyor.

Söke’den büyük bir ilçe. Adı da VANGAZİ. Yolumuza devam ediyoruz yol uzayıp gidiyor viraj hiç yok. Koca koca çam ağaları, kavak ağaçları sanki otoban yolu ile dans ediyor, bambaşka bir manzara, görülmeye değer doğrusu. Tel gibi otoban’da gidiyoruz. Önümüze koca bir köprü görünüyor Köprünün girişinde GAUJA ( Riga’ya 38 Km) levhasını okuyoruz. Altında da Gauja nehri çağlayıp gidiyor. Çağlayan sular sanki bizlere “ hoş geldiniz “ diyor. Karlar yavaş yavaş eriyor, suları boldur.Biraz daha ilerde yine önümüze Lorupe köprüsü geliyor; az daha ilerde Sigulda levhasını okuyoruz. Sigulda bir kasaba, . Ama modern bir kasaba.. Pleskava yolundayız Dedimya yol tel gibidir, virajlar asla yok. Sağımızda da demir yolu görünüyor. Demir yolunun etrafı da yine çamlarla örülü. Kimi yerde de kavak ağaçlarını görüyoruz. Ekilen tarlalar yeni yeni yeşermeye başlamış, nadasa bektletilen topraklar bir hayli işlenmiş olarak görünüyor. Ortalıkta tek bir kaya veya bir tek taş yok. Harran Oavsı gibi düz ve geniş ama yemyeşil. Böylesine güzel arazileri görüyoruz. İmrenilecek bir coğrafyadayız.

Tarlalar traktörle sürülmüş beklemeye bırakılmış vaziyette görünüyor.sazlık hiç yok.. Arazi de güzelce işlenmiştir, verimli toprakları var, geçen yoldan arazileri bunu gösteriyor. Yer yer gözümüze seralar ilişiyor. Demek ki bu ülkede seracılıkta çok ilerde, Zaten köyler küçük bir çiftlik gibi her türlü traktör, döverbiçer ve tarım aletleriyle dolu.

Yollarda bekleyenler için duraklar var ve yanında çöp bidonları hazırlanmıştır. Valmerera’dan sonra önümüze KARLI levhası ilişiyor. Buda bir kasabanın adı. Ama Türkçe bir kelime.Yine merak ediyorum buralarda Türkler var mı diye? Yok diyorlar. Ama adı “Karlı” ( a’nın şapkası yok). Nihayet Valmera’dan sonra CESİS kentine ulaşıyoruz. Cesis kenti Riga’nın kuzey doğusunda yer aliyor. Pazar günü olduğu için ortalık sakin. Kocaman tarihi bir kalesi ve bir kilisenin önünden geçiyoruz. Halkı inançlarına bağlı ve dini inançlarına kimse karışmıyor, her yerde kilise var. Sözü fazla uzattım galiba CESİS ‘te bulunan Türk Şehitliğinin önündeğiz. Arabamızı uygun bir yere park ediyoruz. Zaten otolar için uygun bir park yeri de hazırlanmıştır. Her şey disiplinli ve düzenli. İşte Avrupa’nın ta kendisi.

Şehitliğin giriş bölümünde yolun solunda kocaman bir levha: “ TURKU KAPI “ levhasını okuyoruz. Levhanın soğuk demirlerini kucakladım ve demirlerini öptüm. Çünkü buralarda Türk Şehitleri vardır diye saygı duydum. Torunlarıma da anlatmaya çalıştım.” Burada yatanlar bizim atalarımız “dedim. Zaten benden hiç ayrılmıyorlar. “TURKU KAPI” demek: Türk Mezarlığı demektir. Riga’da gördüğümüz mezarlığın üzerinde de “KAPI” sözcüğü yazılmıştı. Bu letonca’da mezar demekti. Huşu içinde şehitliği geziyoruz.

Şehitliğin yüzölçümü, mezar alanı 150 metrekare, olmak üzere çevresiyle birlikte 3800 metrekare olup, arazinin mülkiyeti Cesis kenti belediyesine aittir.

1877- 1878 Osmanlı- Rus harbinde yaralanan ve Ruslara esir düşen askerlerimizin bir bölümü o dönemde Rusya içinde yer alan bugünkü Letonya topraklarına getirilmiştir.Ancak, gerek yaralı olmalarından, gerek hastalıklarından dolayı hepsi bir süre içinde hayatlarını kaybetmiş ve bunlardan bir kısmı Cesis’teki mezarlığa defnedilmiştir.

Şehitliğin oluşumu 1878 yılına dayanan bu tarihi şehitlik( Plevne kahramanları), 1937 yılında o dönemde Baltık ülkelerine akredite olan Tallin Büyükelçiliğimizin girişimleri ile bugünkü anıt mezar görünümüyle inşa edilmiştir.Mevcut kayıtlara göre burada, isimleri tesbit edilebilen 26 şehidimiz yatmaktadır.Her mezar için sembolik olarak üzerinde ay yıldız olan birer taş (mermer) bulunmaktadır.Aldığımız bilgilere göre Cesis’te toplam 163 şehidin bulunduğu yolunda bilgiler mevcuttur.

Cesis’te ki Türk şehitliğini gezerken Gazi Osman Paşa aklıma geldi. Bu büyük Türk kahramanını hatırlamak, rahmetle anmak istedim. Plevne Kahramanlarının mezarı başında saygıyla durdum. Çünkü Gazi Osman Paşa 1877–1878 yılları arasında Osmanlı Ordusu ile Ruslarla Plevne’de kahramanca savaşırken silah ve savaş malzemeleri kalmadığı için maalesef Ruslara teslim olmuş, büyük kayıplar vermişlerdi. Tarihçilerin verdiği bilgilere göre Rus Çarı Nikola, Gazi Osman paşa’ya “kılıcını beline tak, sen gerçek bir kahramansın” diye onu onurlandırmıştı. Ben bu konuyu tarihçilere bırakıyorum. Ancak meşhur Osman Paşa ile ilgili” TUNA NEHRİ AKMAM DİYOR” Türküsünü okumadan geçmeyeceğim:

Tuna nehri akmam diyor

Kenarımı yıkmam diyor

Şanı büyük Osman Paşa

Plevne’den çıkmam diyor.

Kılıcımı vurdum taşa

Taş yarıldı baştanbaşa

Ünü büyük Osman Paşa

Askerinle birler yaşa...

Düşman Tuna’yı atladı

Karakolları yokladı

Osman Paşa’nın kolundan

Beşbin top birden patladı.

Bu türküyü bizler , daha ortaokul çağlarında iken öğretmenlerimizin bizlere öğretikleri bu güzelim heyecan dolu bir okul marşı idi. "Tuna Nehri akmam diyor / kenarımı yıkmam diyor / şani büyük Osman Paşa / Plevne'den çıkmam diyor "sözleri beni yarım asır öncelere götürdü. Hüzün dolu bir an yaşadım. Ancak butüm bu hüzünlü ortama rağmen yine de gururlandım, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen taa...Anadolu'dan gelip Letonya'da-Cesis kentinde Plevna kahramanlarının mezarlarını -Şehitliğini, ziyaret etmek te varmış. Bu ziyaret benim için çok anlamlı idi. Herkese kolay kolay nasip olmayan bir gezi.Şehitlerimi ziyaret etmek bir başka duydur. Haz ve mutluluk duydum, bir yerde onurlandım. Doya doya başları ucunda dua ettim. Ruhlarına fatihalar gönderdim. Mezar taşlarını öptüm.Huzurlarında saygıyle selama durdum.Bu torunlarıma da sanlatmaya çalıştım.Bu fırsatı bana veren sevgili oğlum Mustafa Güler'e de teşekkür ettim. ( Letonya Mektuplarına devam edilecek )

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..