Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '16

 
Kategori
Güncel
 

Levent Kırca'ya gülme, Zeki Alasya seyretme

Levent Kırca'ya gülme, Zeki Alasya seyretme
 

Uleeennn Zeki !


Bazı olayları değerlendirirken, kendi eteğimizdeki taşları sakladığımızı unutuyoruz.
Kendimizce haklı olduğumuz konularda hurra-hücum saldırıyoruz.
Başkasının haklı olabilme ihtimalini düşünmek bile istemiyoruz bazen…
Mevzuu kendimiz isek, hepimiz cennetlik…
Hepimiz gül…
Hepimiz gülistan…
Aslında birazcık düşünsek, bizde aynı hataları yapıyoruz.

Geçenlerde arkadaşlarımdan biri ile sohbet ederken, Zeki Alasya mevzusu geçti.
Zeki Alasya- Metin Akpınar filmlerinden bahsettik. Yaşımız itibarı ile bir çok filmini sinemada seyretmişiz... İçip içip mahallenin kabadayısı Halim’e (M.Akpınar) dayılanmasını hatırladık, güldük.
Gariban, masum, temiz rollerini hatırladık. Hele bi “ Allaaaaaah” deyip koşmaları vardı ki…
Yani; “Kedidir kedi”den girdik, “Devekuşu”ndan çıktık. Filmlerini bugün bile tekrar tekrar seyrettiğimizden bahsettik… 

Eski sinemalar, çok bakımsızdı. Yırtık-pırtık koltuklar, kışın donduğumuz, yazın sıcaktan patladığımız; çat-çat-çat diye tablasına vurula vurula satılan frigolar… Bunları hatırladık, eğlendik.
… 
Bir ara ben buna “ Yahu sen Zeki Alasya ölünce, facebook hesabından ağzına geleni söyledin, adamı direk cehenneme yolladın “ deyince ” Abi o başka bu başka. Adam harbi sanatçıydı “ demesin mi !

Oldu mu şimdi?

Güzel kardeşim; 
“Marmaray'a karşı çıkıyorlar, ama en çok onlar geçiyor.
Metrobüse karşı çıkıyorlar, ama en çok onlar biniyor.
Üçüncü köprüye karşılar, ama en çok onlar geçecek”
… diyorsan, kusura bakma…
O zaman Levent Kırca’ya gülmeyeceksin, Zeki Alasya seyretmeyeceksin -ki- samimi olduğuna inanayım.

Bazen aynı fikirde olduğumu düşündüğüm insanların, ölenleri hemencecik, sosyal medya üzerinden, cennete-cehenneme yollamalarını görüyorum ve hiç hoşuma gitmiyor.
Kimse kusura bakmasın; benim bildiğim müslümanlık bu değil ! 
İnsanın en büyük erdemi; kendini bilmek, gerisi boş…
Kimse kimsenin fikrini-zikrini sevmek, beğenmek zorunda değil.
Bir insan, hayattayken, konuş – et, söyleyeceğini söyle, fikirlerini eleştir. Hele son dönemlerde, Müslümanların, sosyal medya üzerinden, ana avrat küfretmeleri de mübah oldu sanki…

Böyle bir şey yok !
Sen kaç kendini kurtar. 
Başkası için dua et, beddua değil! Allah kurtarsın de.
Müslümana yakışanını yap yani.

Dünyada ateşe düşmüş birini görsen, dinine, imanına, itikadına, inancına bakmadan canhıraş yardım ediyorsun da; cehennemin ateşinin ne olduğu bilmiyor musun ki, öleni sokmaya niyetleniyorsun?
Bir insan Allah’ı inkâr etse bile, son nefesine şahit değilsin.
Müslüman, ancak “hüsn-ü zan” sahibidir.
Biz, sosyal medya üzerinden ayet-hadis paylaşarak cenneti garantiliyoruz, sanıyoruz.
Yok böyle bir şey. 
Bir “ Karar Mercii” var…
Cehennem var…
Kul hakkı var…
ALLAH var !

Beni okudunuz, teşekkürler

 
Toplam blog
: 15
: 457
Kayıt tarihi
: 19.09.07
 
 

İnsan kendini nasıl anlatır; " İstanbul'da doğdum" diye başlayayım. Anı-deneme türünden, gündelik..