- Kategori
- Kitap
Leyla nasıl kudurdu?!.
Hüseyin Rahmi' nin '' Kaynanam nasıl Kudurdu '' romanınından alıntıladım bu başlığı ama ama çok yakıştı yav! Elinizi vijdanınıza koyup söyleyin siz de! Merak etmediniz mi '' Yahu, durup dururken niye kudurdu bu şimdi?'' diye düşünmediniz mi?.. Endişelenmeyin, kudurduğum falan yok! Ama ruhum her daim biraz kuduruk ve bunu da büyük üstadıma borçluyum desem yalan olmaz! Yani o komik kaleme! Hüseyin Rahmi Gürpınar' a.
Ne kadar yazık ki yeni neslin büyük bir çoğunluğu Hüseyin Rahmi Gürpınar’ dan haberdar bile değil. İsmini söylediğim anda boş boş bakıyorlar yüzüme ve ardından ‘’ Hıı?! O da kim yaaa? ’’ gibi bir soru geliyor. Bu sorunun bitiş şekli bende hep ‘’ Kimya ’’ çağrışımı yaptığından
‘’ Evet, kimya için gerekli! Senin vücüt kimyanı çalıştıracak. Vücundaki gülme hormonlarını harekete geçirerek seni fazlasıyla gülümsetecek. Sağlıklı bir vücut ve dolayısıyla da ruh edinmen için bu yazar çok faydalı. Kimyan için faydalı!’’
dememek için zor tutuyorum kendimi. Gerçi bu anlamda bir iki yanıt verdim etrafımdaki birkaç gence ve bana ‘’İlahi Leyla abla! Nerelerden neler çıkarıyorsun’’ dediler ama olsun! Eğer ben bugün kıvrak konuşabiliyor ve yazabiliyorsam, espri yeteneğim gelişmiş, gülebiliyor ve güldürebiliyorsam, bu yönlerimi geliştirebilmemin baş mimarı, taş üstüne taş koyar misali, kelime kelime katkılarıyla Hüseyin Rahmi’nin bizzat kendisidir! Ortaokul yıllarımda rahmetli ağabeyciğimin sayesinde tanışmıştım Hüseyin Rahmi’nin kalemi ile ve sonrasında o kadar ilerlettik ki dostluğumuzu, o kadar sıkı fıkı bir okur-yazar ilişkisi kurduk ki, kendisinden esinlenerek yaptığım her esprinin altında, kimsenin fark etmediği ama benim desteğine minnettar olduğumu belirten hınzırca bir teşekkür tebessümüm asılı kalır oldu suratımda!
Hiç girmediğim semtlerin sokaklarına, gecekondularına O’nunla adım attım ben. Hatta iskeletlerin dirilmesinden korkarak, mezarlıklara girdim. Meftaların altın dişlerini soyan soyguncularla tanıştım. Kaşık çatal kullanmaktan korkan, bunları ‘’Şeytan icadı’’ diyerek reddeden insanların sofralarındaki yemeklerin yağına bulandı parmaklarım bazen ve banıverdim ekmeğimi tiridine tiridine..
Roman halkımızın neşeli ve samimi yaşantılarını O’nun sayesinde öğrendim. İlk ‘’Roman aksanı konuşma’’ tecrübelerimi O’nun satırlarından edinip, zamanla sıkı bir ‘’Roman uldum ben de beya!’’..Eppiciğini üğrendim süüledikleri lafların! O barolar, gacılar, şoparlar ayatımın birer parçası oldular er zaman! Er daim!
Kuyruklu yıldız altında izdivaç bekleyenler, kaynanasının nasıl kudurduğuna tanıklık edenler, şıpsevdiler hep Hüseyin rahmi’nin satırları arasında çıktılar karşıma yıllarca. Hatta bazı romanlarını tekrar tekrar okuduğumu biliyorum. Bıkmadan usanmadan! Bıkmak usanmak ne kelime?!. Roman bitince ‘’hadi yaa! Niye bitti şimdi bu?’’ diye hayıflanıp birkaç gün yasını tuttuğum bile olmuştur sıklıkla!
İlk yazı tecrübelerimde dahi, bazı hikayelerin devamını yazma isteğim çok etkili olmuştur. Hikayenin bitmesine kıyamadığım, romandaki karakterleri fazlasıyla benimsediğim için, onlardan ayrı kalmak beni üzüyor diye, yazar olmayı ve bu hikayelerin devamını getirmeyi çok istemişimdir!
Türk sinemasına veya müzikal ve tiyatro geçmişine baktığımızda, Hüseyin Rahmi’nin sahnelenen veya filme alınan pek çok eseriyle karşılaşırız ama çoğu insan bu eserlerin Hüseyin Rahmi Gürpınar’a ait olduğundan bile habersizdir. Sinema dünyamıza Müjde Ar’ı hediye etmiş olan ‘’Şıpsevdi’’ bunlardan biri mesela. Ama ‘’Mürebbiye, Kuyruklu Yıldız Altında Bir izdivaç, Gulyabani, vb.’’ gibi pek çok örneği sıralamak mümkün.
Eserlerini sıralayınca pek çok insana eminim fazlasıyla tanıdık gelecek. Utanmaz Adam, Dirilen İskelet, kaynanam Nasıl Kudurdu, Mezarından Kalkan Şehit, Nimetşinas, Acı Gülüş (Tebessüm-i Elem), Hazan Bülbülü, Efsuncu Baba ve diğerleri.. Hepsi sanki film ismi gibi değil mi?!.
Eğer sizlerin arasında da hala Hüseyin Rahmi ile tanışmamış olanınız varsa ve bu aralar ‘’Ne okusam?’’ diye düşünmekte iseniz, lütfen gidin ve tereddüt etmeksizin bir Hüseyin Rahmi yapıtı alın hemen elinize..Ya da canı sıkkın olanınız varsa!?. Hemen alın ve okurken yüzünüzde gayrı ihtiyari oluşacak tebessüme hiç şaşırmayın. Çok olağan çünkü bu! Hüseyin Rahmi okumanın kaçınılmaz sonucu..
Ben henüz kendi oğluma okutmayı başaramadım ama sizler yapın lütfen. Okumayı seven çocuklara ve gençlere birer (veya birkaçar) Hüseyin Rahmi eseri hediye ederek, tanıştırın bu büyük üstatla genç nesli.
Zamanla espri yapmayı geliştirir ve hınzır bir tebessüm yerleştirirlerse suratlarına, siz de Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ruhunu şadedecek hınzır bir tebessümle cevap verin..
Ben öyle yapıyorum çünkü..