Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Leylek getirir, konteynır götürür

Leylek getirir, konteynır götürür
 

RESİM INTERNETTEN ALINMIŞTIR


Belki yirmi yıl önce birisi kalkıp, “Sokaklara, bebeklerini terk etmek isteyenler için konteynır konulsun” deseydi. Güler ve aklından zoru olduğunu düşünürdük.

Rusya’da başlayan uygulamayı, geçen akşam televizyonda küçük oğlumla izledik.

Şaşkın, şaşkın dinledi haberi. “Bebek, ölmez mi orada?” dedi.

Bebeği korumak için konteynır koyduklarını, böylece hava koşullarından etkilenmeyeceklerini söyledim.

Üstelik, hastaneye bağlı olan bu ünitelerin içine bebekler bırakılınca, hastane de uyarılıyor ve bebeği zamanında bulup ihtiyaçlarını karşılıyorlar.

Habere konu ünitelerin içlerini görünce korktu. Dar gelmişti ona, küçüktü hatta. Anlam veremedi, düşündü. Sonuca ulaşamadığını anladım. Kalkıp gitti yanımdan.

Kafasında açamadığı bir düşünce olunca, kendi kendine kalmayı yeğler. Yine öyle yaptı ve odasına gitti. Kapısından gizlice onu izledim. Arabalarıyla garip sesler çıkartarak oynuyordu.

Demek o denli takılmamış düşüncesiyle mutfağa yöneldim.

Rutin mutfak düzeni içinde, büyükten küçüğe buzdolabı boşaltma işlemi. Tenceler makinede iyi yıkanmıyor ov. Lavabo kirlendi, çamaşır suyu. Kediler gezmiş, setin üstünü dezenfekte et. Kaptırmış gidiyorum.

Ardıma dönmemle irkildim. Küçük adam arkamdan bana bakıyor. “Ne kadar hızlı yapıyorsun işleri?” sorusuna, çabuk yapmazsam zamanımın yetmeyeceği cevabını veriyorum. Dinlermiş gibi ama dinlemiyor.

Yemek masasına yerleşti, elinde arabası. Bir ileri, bir geri sürüyor. “Anne, bebekleri neden koyuyorlarmış o kutulara?” bu seferki sorunun cevabını bilmeme karşın, nasıl cevap vereceğimi düşünüyorum.

O devam ediyor. “Bebekleri kutuya koyacaklarına, annelerine verseler. Anneleri varken, hastaneye neden götürüyorlar? Yazık, annelerini ister bebekler.”

Dumur ve kal durumu. Diyemiyorum ki “Kuzum, bazı anneler bebeklerini istemez. Bebekleri istemeden dünyaya getiren anneler bırakıyor. Küçük yaşta anne olanlar bebeklere bakamaz, ondan bırakıyor.” Yok böyle olmayacak.

Hala dönüyorum çözüm bulmak arayışı içinde. Onu kırmayacak bir açıklama yapmam gerekiyor ki, annenin kutsallığı üzerine öğrendiği onca bilgiyi bir anda yok saymasın. Annelik kutsal mıdır? Gerçi bu da muamma ama olsun. Biz de böyle büyümedik mi?

Ayakları altına cennet serilen anneler ve ana hakkı üzerine söylenen nice söz kulaklarımızdadır sanırım.

Annelerimizin “Bak, sana analık hakkımı helal etmem. Sütümü helal etmem” sözleri de bizi korkutmaya yeten ifadeler değil miydi?

Sanki ona, annelerin bebeklerini istemediklerini söylesem ne olacak. Belki de hemen anlayacak. Hatta, söyleyemememin sebebi onunla ilgili de değil sanırım. Öğretilerime ters düşüyor da ondan mı?

Oğlumu korumaya çalışırken, kendi kalıplarımı mı muhafaza etmek gayretiyle savaşıyorum yoksa? Anne kutsal, ben bir anneyim. Bu kutsallığa mı sahip çıkmak amacım?

Söylemek istememem, kendi inandığım değerlerin kaybolması korkusuyla tetiklenen bir koruma güdüsünden kaynaklanıyor sanırım.

Kutsal değerler var, annelik, babalık kutsal. Vatan, bayrak kutsal. Can kutsal. Toprak kutsal. Ekmek kutsal.

Korumak üzere şartlandığımız değerler.

Sonunda karar verdim. Gerçeği söyleyip kurtulmak gerek bu içimdeki savaştan.

“Bak canım, bazen anneler bebeklerine bakamıyorlar…” sözümü bitirmeden atladı.

“Fakir oldukları için değil mi?” derin bir ohhh, “Evet, fakir oldukları için bebekleri devlet korumasına veriyorlar.”

Rahatlayıp işime döndüm. Ali, mutfak kapısından henüz çıkmıştı, arkasına dönüp “Neyse, zaten Rusya’da bakamıyorlarmış bebeklere” dedi.

Beklenmeyen sorular ve cevaplarla bizi şaşırttıkları anlar var şüphesiz.

Ama, şu yaşadığım akşam sohbetinde olduğu şekilde saf ve temiz cevapları henüz çocuk oldukları gerçeğini yeniden hatırlatıyor insana.

Ebeveyn olmak zor. Çocuk yetiştirmek meşakkatli.

Sevgileri paha biçilemez.

Ülkemde, çocukların konteynırlara bırakılacağı günlerin gelmemesini diliyorum.

Sağlıkla ve mutlu kalın 17/11/2011

Gülay Mustafaoğlu

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..