Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

Liberal sol aymazlık-II

“Liberal Sol” kategorisine giren kimi eski solcuların, sosyalistler ve ÖDP gibi sosyalizmi hedefleyen partiler hakkında zamanı ve mekanı dikkate almadan yaptıkları siyasi değerlendirmeler ve yakıştırmalar haksızlık olmaktan öte, bir siyasi nezaketsizlik örneği olarak karşımıza çıkıyor. 

ÖDP’nin bir başka talihsizliği ise, bir ara partiye üye olmuş ve ayrılmış eski ÖDP’lilerin, eleştiri oklarından bir türlü kendini kurtaramaması. Bu ÖDP’ye has bir özellik. Tanıdığım, başka sosyalist partilerden ayrılan arkadaşlarda bu özelliğe hiç tanık olmadım. 

Ayrıca her insan partilere üye olur, ayrılır, ayrılırken eleştirir. Ama istifasının üzerinden yıllar geçtikten sonra dönüp, üstelik daha önce yapmadığı bir şeyden dolayı ÖDP’yi eleştiren insanları anlamakta zorluk çekiyorum. 

Bu durum belki de ÖDP için şanstır, kimbilir? 

Gelelim konuya; Eski ÖDP’lilerden büyük bir kısmı önce “ÖDP neden Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nda yer almadı?”diye soruyor, devamla; cevabı da kendileri vererek, infazı da yapıyorlar. 

Şöyle diyor birisi bizim gazetede: “Ulusalcı solla ayrışmanın da temel etkeni olan Kürt sorununa yaklaşım blok içerisinde olup olmama yönündeki kararı da etkiledi… Kürt sorununa yaklaşım solun turnusolu oldu. Ulusalcı solla ayrışmanın da temel etkeni olan Kürt sorununa yaklaşım blok içerisinde olup olmama yönündeki kararı da etkiledi… Kimi kesimler ise Kürt sorununa ''ortada kuyu var yandan geç'' mantığı ile yaklaştıklarından blok içerisinde yer almadılar. Blok içerisinde yer almayan soldan bazıları seçim değerlendirmelerinde ''blok içerisinde sosyalist devrimci adayların önemli olduğunu '' söylediler. Oysa bu değerlendirmeyi yapanlar 2007 seçimlerinde Ufuk Uras'ın Kürt oyları ile seçilmesi gerekçesi ile olumsuzlamışlardı. 2011 yılı seçimlerinin böyle değerlendirilmesi, geçmişte siyasetsizlik örneği olarak hafızaları tazelemesi gerekir.”* 

Yazının meali şu; “BDP ile ittifak yapmayanlar ulusalcı, yapanlar devrimci. Eski milletvekili Ufuk Uras’ı destekleyenler devrimci, desteklemeyenler ulusalcı. Dolayısıyla ÖDP, BDP ile ittifak yapmadığı ve Ufuk Uras’ı bağımsız adayken desteklemediği için ulusalcı ve bugün bloktaki bazı sosyalist milletvekillerinin seçilmiş olmasını olumlu bulmaya hakları yok, olumlu bulmamalı, bulamazlar. 

Ülkedeki siyasal gelişmelerle ilgili söz söyleme hakkı blokta yer alıp almamaya bağlı sanki. 

Şimdi, ÖDP’nin blokta yer almaması tamamen ÖDP üyelerinin karar vermesi gereken bir olgudur. ÖDP’nin blokta yer almaması, O’nun “Kürt Sorunu”na uzaklığıyla, yakınlığıyla ilgili değildir. Kaldı ki ÖDP kurulduğu 1996’dan bu yana yaşanan seçimlerde Kürt Hareketini temsil eden partilerle çeşitli tartışmalar yapmış fakat bu tartışmalar ittifaka dönüşmemiştir. Seçim işbirliği yapılamamasının nedenlerini bir kez bile BDP’ye soramayanların, ÖDP’yi eleştirmeye hakkı yoktur. Üstelik seçim öncesi yaşanan tartışmaları yenilemenin de gereği de yok. (Merak edenler gazetemiz yazarlarından Ülker Bilgin’in “İttifaklar İlkeli Olmalıdır” başlıklı yazısına bakabilir.) 

Seçim ittifakı ayrı, işbirliği ayrıdır. ÖDP her alanda BDP ile işbirliği yapmaktadır. Bundan sonra da yapacaktır. İsteyenler KESK ve bağlı sendikaların kongrelerine bakabilir. Görmek isteyenlere çok şey anlatır bu kongreler. 

Gelelim Ufuk Uras mevzusuna. 

Kırk yıl sonra ilk sosyalistin meclise tünel kazarak girdiğini iddia edenler, “Siyasi Mevta” ya dönüşen ve meclis performansı Kamer Genç’in bile gerisinde kalan Sayın Uras’ın geldiği noktaya bakmadan, başkalarını eleştirmemeliler. Bütün iddiaları berhava olan, kurulmasına öncülük ettiği partiye bile bir süre üye olmayan, milletvekili adayı yapılmayınca bu partiye sessiz sedasız(utanarak) üye olan, “Sosyalistlerden, Kürtlere, Alevilerden, Sosyal Demokratlara” bütün mağdur kesimleri birleştirmeye çalışan, ancak bütün bu kesimleri bölüp parçalayan, yola çıktığı bir çok arkadaşı tarafından yalnız bırakılan(Ahmet İnsel, Mithat Sancar vb) ve sendikal alandaki kimi arkadaşlarını da(Alaaddin Dinçer, Zübeyde Kılıç, Sami Evren vb) temsil düzeyinden uzaklaştıran bir siyasi mevtadan söz ediyoruz. 

Dört yıl önceki siyasal koşullarla şimdiki koşulları aynı kabul eden ve Ertuğrul Kürkçü ile Ufuk Uras’ı aynı kefeye koyanlar ilk günden yanıldıklarını anlayacaklardır. Çünkü Ertuğrul Kürkçü, benim bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde İstanbul Şişli’de gaz yerken, aslında Ufuk Uras’la arasındaki farkı ortaya koymuş oldu. 

Sahi Ufuk Uras nerede? 

Kürt sorununun gündem olduğu ve yakıcı bir hale geldiği bu günlerde, meydanlarda görünmeyen medyatik Ufuk Uras, medyada da görünmüyor. Ne oldu acep? 

Yoksa milletvekili olamayınca meclise tünel kazmaya mı başladı? 

*Celal DENİZ-Yeni Çizgi Gazetesi-Değişimin iki dinamiği-21/06/2011 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..