Libya ağlıyor!... Kaddafi'nin kanlı kurşunları

Libya ağlıyor!... Libya hızla iç savaşa doğru yol alıyor!..... 

Kaddafi'nin kanlı kurşunları, o malum çadırının üstüne halkın çocuklarının kanını damlatmaya başladı bile!... Bu iyiye alamet değildir!... Masum halkını, çocukları kurşunlatmayla işe başlayan bir lider, Neron gibi Libya'yı da yakmaya başlar!... Ve kendini de!... 

Halbuki Albay Muammer Kaddafi, Libya devriminin 39. yıl dönümünde yaptığı konuşmada, bürokraside reform yapılmasını, halkın bürokrasiden kurtulmasını ve devlet bütçesinin de korunması gerektiğini belirtmiş, `'Hazır olun. Her Libya yurttaşı petrol geliri payını doğrudan alacak!...'' demişti!... 

Adalet, Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlarının dışında bürokraside tasfiye başlatacağını söylemiş, bürokrasi devam ettikçe de halkın parasına yönelik hırsızlığın ve yolsuzluğun da süreceğini savlamıştı!... 

Halktan bu köklü(!) değişimden korkup çekinmemesini istemiş, kendilerini daha zengin, özgür ve sağlıklı kılacak özel sektörün oluşumunu özendireceklerini vurgulamıştı!... Kaddafi, sezgileri güçlü bir insandı!... Coğrafyada ABD ve müttefiklerinin neler yapacağını demek ki kuşlar ona önceden söylemişti!... 

Petrolden elde edilen paranın doğrudan paylaşımının ve bürokratik tasfiyenin ilk etapta toplumsal bir kargaşaya yol açabileceğini söyleyen Kaddafi(!), ''Libya halkı bürokrasinin tasfiyesi ve petrol gelirinin doğrudan ellerine geçmesiyle gerçek bir halk yönetimini kuracak ve gerçek bir doğrudan demokrasi tarafından yönetilen kitleler toplumunu oluşturacak` diye konuşmuştu!... 

Konuşmuştu da bu iki yıllık süreç içinde neler olmuştu da bu halk şimdi böylesine bir tepki gösteriyor Kaddafiye ve rejimine?... 

Komşularında başlayan devrimsel salgın , dayanılmaz bir şekilde onlarıda mı etkisi altına almıştı?... Baş şeyhzade oğlu, siyasi komplolardan söz ediyor!... Ordu ve polis görevde diyor, kanlarımızın son damlasına kadar Libya'yı savunacağız falan diyor!... 

Savunacaklar da, kime karşı?... Son açıklamalar iki büyük kentte halkın silahlandığını açığa vuruyor!... Yani iş Mısır'dan daha derince ve hızlı!... Romanya'da Çavuşesko'nun başına gelenleri bana anımsatan bir süreç var sanki Libya'da!... Kaddafi diktotaryasına karşı, bir karşı halk darbesi!... İslamcı mı, demokrat mı, henüz belli olmayan!... 

Şimdi bir isyan var ve yüzlerce ölü!... Ve Kaddafi'nin Çad' dan halkını kurşunlatmak için, para adamlar getirdiği söylentileri var!... Bu karşı bir propaganda mı, gerçek mi, bu henüz bilinmiyor!... Kimi de, Kaddafi'nin Venezuela' ya kaçtığını söylüyor!... ABD hızla gelişen olayları ve baş şeyhzade Seyfülislam Kaddafi' nin sözlerini mercek altına aldığını söylüyor... AB'de ise her kafadan farklı bir ses çıkıyor...Örneğin; Kaddafi'ye damat adayı olan Berlosconi'nin İtalya'sı ve Çekler bu duruma karşı çıkıyor!... 

Kaddafi diktasının varisi Seyfülislam Kaddafi, ülkesinin dış güçlerin komplosunun hedefi olduğunu ve iç savaşın eşiğine geldiğini söylüyor!... 

Seyfülislam Kaddafi, onbinlerce kişinin Trablus' a gelmekte olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam ediyor: 

"Şu anda Bingazi'de sivillerin kullandığı tanklar dolaşıyor. El Bayda'da insanların tüfekleri var ve birçok silah deposu yağmalandı. Bizim silahlarımız var, ordunun silahları var, Libyayı yıkmak isteyenlerin silahları var...'' (Saddamın Uday'ını çağrıştıran sözler sanki bunlar!...) 

Ordunun Libya'nın birliğini ve dirliğini sağlamakla ilgili temel bir yükümlülüğe sahip olduğunu söyleyen Kaddafi sözlerine devam ediyor: 

''Libya bir yol ayrımında. İster bugün reformlar konusunda anlaşalım, ister binlere değil, ölen 84 kişiye ağlamayalım, tüm Libya kan gölüne döner.... Libya, Mısır veya Tunus değil... Libya ordusu büyük rol oynayacak, o Tunus veya Mısır ordusu değil.... Muammer Kaddafi, Zeynelabidin Bin Ali değil, Mübarek değil!... Libya'dan bir parmak yer vermeyiz!.... Libya'da yaşayacak, Libya'da öleceğiz!...'' 

Kaddafi'nin Libya'dan o bir parmak yeri kime vermeyeceği henüz belli değil!... Paralı askerlerin ve kadın muhafızlarının da Kaddafi'yi koruyup, koruyamayacağı da henüz belli değil!... Halkın devrimsel başkaldırısı ve eylemlerinin de, demokratik bir devrime mi, yoksa gerçek anlamda İslami devrime mi dönüşeceğinin, şimdilik belirsizliğini koruduğu gibi!...