Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '11

 
Kategori
Öykü
 

Lider kim?

Genç vali kürsüye konuşmak için davet edildiğinde ilkokula yeni başlayan bir ilköğretim okulu öğrencisi kadar heyecanlı, mutlu ve umutluydu. Bir okul açmak, bin hapishane kapatmak ile eşdeğerde idi. Bugün bir dağ köyünde okul açmaktaydılar.

Kürsüde konuşmaya başlamadan önce karşısında en güzel giysilerini giymiş, sanki bayrama, en yakın ağabey veya ablalarının düğününe gider gibi süslenmiş köylülere baktı. Genç yaşlı, kadın erkek , herkes merakla genç valiye bakmaktaydılar. Vali onlara sevgi ile bakmakta halk ise Valilerine daha büyük sevgi, hayranlık ile bakmaktaydılar.

Vali konuşmaya başlamadan önce, gururla bembeyaz duvarları, kıpkırmızı kiremitleri ile bir gelin gibi tepeye kondurulan okula baktı. Arabaların çıkmadığı bu tepeye köylüler, sırtlarında kum, çimento taşımışlar, katır sırında yuğla taşımışlar ama devletin, daha doğrusu genç valilerinin katkısı ile devlet ve millet iş birliği ile bu okulu yapmışlardı. Vali bey, bu okula bu yüzden gururla bakmaktaydı.

Okulun önündeki sıralarda köylüler, gönüllerinden koptuğu gibi açtıkları hamurları, ayranları, peynirleri dizmişlerdi. Bu yaptıkları okulda çocukları okuyacak ve cahil kalmayacaklardı.

Vali, konuşmadan önce gülümsedi.

“Hepinize çok teşekkür ediyorum, bu okulu sizler yaptınız” dedi.

Köylülerle konuşurken çocukluğu aklına geldi. Köylerinde okul olmadığı için köylerine en yakın 5 km ötedeki köye, tahta çantası ile gidip geldiği günlere döndü. Evde babası bile yoktu. Ekmek parası kazanmak için gurbete çıkmıştı. Kendisinden küçük 3 kardeşi ile annesi onlara kol kanat geriyor, okullarında başarılı olması için gayret gösteriyordu. Vali bey bu yüzden okulsuz köyün çocuğu olmaktan, başka ile kaymakam vali olduğu zaman, gittiği ilçelerde hep okullar yapmaya, devlet ile halkı kaynaştırmaya bakmaktaydı.

Vali bey gülümseyerek, köylülere.

“ ‘ Köylü milletin efendisidir ‘ diyenler ne güzel söylemişler. Kalkınma köyden başlar. Köylerin kalkınması içinde önce oradaki çocukların güzel eğitim alması gerekir. Güzel eğitim almakta ancak sizin yaptığınız ve bugün açmakta olduğumuz okullarda olur” dedi.

Sonra kendisi ile okul açılışında bulunan kaymakamlara ve yanında kaymakamlık stajı yapan gençlere dönerek

“Sizlerde gittiğiniz yerlerde böyle okullar yapmalısınız. Burada yapılan okula, devlet 5 vermişse halk 15 vermiş. Bu kadar vermeyi seven halkımıza, bizlerde sevgimizi, ilgimizi eksik etmeyelim. Burada okuyacak gençler yarınlarda Üniversite giriş sınavlarında, lise giriş sınavlarında mutlaka illerini üst seviyeye çıkaracaklardır. Halkımızı seveni halkımız hiç unutmayacaktır . Sizde halkı unutmayın ki, onlarda sizi yıllar sonra, hatta öldükten sonra bile sevgi ile hatırlasın” dedi.

Bunları söyleyen daha 38 yaşında bir Genç valiydi. Sevgiye, sevgiye ve insana, sadece insan olduğu için değer veren, sevdiği zaman hakikaten seven bunu davranışları, vücut dili ile halkına gösteren insandı.

Vali konuşmasını tamamladıktan sonra, yaşlı, çektiği çilelerden yüzü esmerleşmiş, bir köylü kadınını kürsüye davet etti. Kadını elinden tutarak tebrik ettikten sonra:

“Nine, bu okulu siz yaptınız, biz konuştuk devlet temsilcisi olarak, sizde köylü temsilcisi olarak konuşun. “ dedi

Yaşlı kadın bu halk adamı valisine sevgi ile baktıktan sonra:

“Oğlum, seni vali olarak buraya yollayan devletimize Allah zeval vermesin. Sen ne güzel konuştun bana ne gerek var. Denizin yanında derenin ne önemi var?”

Bunu söylerken Valiye sarılmış, gelin gibi süslenen okuluna bakarak ağlıyordu sevinçten yaşlı kadın.

Vali, okulun önündeki sıralara oturmuş genç kaymakamlara bakarak,

“ Bu köyün lideri olan bu kadın, aynı zamanda da ülkenin de hakiki lideri bence. Her şeyi devletten beklemeden, her şeyi başkasından beklemeden köye gereken okulu yaptılar. Bakın ben bu kadını neden lider olarak görmekteyim” dedikten sonra kadına bazı sorular sormaya başladı.

“Nine sen bu okula ne verdin?”

“Ben okula canımı verdim oğul, tek ineğimin, tek danasını satarak verdim"

Valinin gözleri yaşarmıştı. Kadına sevgi ile bakarak :

“ Nine dananı sattın sen ne edeceksin?”

“Evladım, bana danayı nasip eden Allah, ola ki “Oku” emrini yerine getirmek isteyen çocuğuna okul yapan bu yaşlı kadına seneye ikiz dana nasip eder”

Bu cevap karşısında Vali kadını kucakladı. Kaymakamlara ve halka dönerek:

“ İşte, bu yaşlı ama bilge, okuma yazma dahi bilmeyen kadına neden lider dediğimi anladınız mı ?” dediği an köyden kopan alkış tufanı, kahkahalar ve okul açılışında yenen yemekler, okulun yapımındaki çekilen yorgunlukları unutturmuştu.

Vali köyden ayrılırken arabasına tam bineceği sırada bilge kadının yanında duran ama cin gibi kendine bakan çocuğu gördü. Yaşlı kadını göstererek çocuğa sordu .

“Kim bu ?”

“Ninem olur sayın valim”

“Kaça gitmektesiniz siz?”

“İlkokul 5’e”

“Ne olmak istemektesin?

“Sizin gibi Vali olup, okullar yapmak, ninem gibi gerçek lider olmak.”

Vali bu genç ve girişken çocuğu sevgi ile kucakladı. Korumalarından istediği güzel bir kitap çıkardı üstünde “Nutuk” yazmaktaydı. Bu kitabı O’na verdi.

Sonra hızla arabasına bindi. Bir başka köyde yapılan okulda, bir başka bugünün ve geleceğin liderleri Vali bey ve misafirlerini sevgi ile merakla, ilgi ile beklemekteydiler

20 yıl sonra, bir kazada ölen valinin ailesini ziyarete gelen genç bir insan:

“ Ben Vali beyin 20 sene önce verdiği “Nutuk” u okuyarak O’nun gibi Vali oldum. Vali bizim liderimizdi ama o liderin yaptığı okullardan binlerce lider çıktı dedi”

Odada bulunanlar gözyaşlarını tutamadılar..

TURAN YALÇIN

TOKAT  

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..