Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Liderliğin dördüncü penceresi: tasarımcı liderlik

Liderliğin dördüncü penceresi: tasarımcı liderlik
 

“Yaşamda önüme iki yol çıktı ve ben en az kullanılanı tercih ettim. Bu tercih bütün hayatımı değiştirdi.”

– “Ölü Ozanlar Derneği”

Tasarımcı Liderlik (Creative Leadership)
“Tasarımcı Liderlik”, iş yaşamında giderek yükselen bir değer olarak yaratıcılığa, vurgu yapan, liderlikte güçlü kişisel vizyon ve derinliğin altını çizen, kurumsal olarak da niş yakalamayı destekleyen yeni bir liderlik modelidir. Yaratıcı Liderliğin bazı farklı boyutları aşağıda sıralanmıştır:

Liderin kendini tanıması ve derinliklerini ortaya çıkarması
Sahip olunan bilgi ve fikirlerle ilgili düşünme üzerine yeni yollar keşfetme
Esinlenme, kişisel dokunuş ve kendinden katma
Bilgiyi farklı yorumlayan “anlam yönetimi” anlayışı
Niş (niche) yakalama
Estetik standartları ortaya koyan markalar tasarlama ve oluşturma
Kurumun ruhunu arama ve kurum kimliğini dile getirme

Tasarımcı Liderliğin Boyutları

Markalaşma

Kurum Kimliği Çalışmaları

Anlam Yönetimi

Niş (Niche) Yakalama

Yatay ve Sıradışı Düşünme

Yaratıcılık

Tasarım Yönetimi

Orkestra Şefi Tarzı Yönetim

Adaptasyon

İmaj Yönetimi

Estetik Bakış Açısı

Esneklik ve Hız

Sezgisel Karar Verme

Sıradışı ve Kreatif Düşünce

Leonardo Gibi Düşünmek: Leonardo De Vinci’nin Prensipleri

• CURIOSITA: Doymayan merak ve sürekli öğrenme

• DIMOSTRAZIONE: Deneme ve hatalardan ders alma

• SENSAZIONE: Duyguların analizi ve rafine edilmesi

• SFUMATO: Çatışma ve paradoksu benimseme

• ARTE/SCIENZA: Mantık ve sezgi dengesini kurma

• CORPORALITA: Zariflik, ustalık ve ölçülü davranış

• CONNESSIONE: Olaylar arası ilişkileri kavrama

Markalaşma

Markalaşma ve marka haline gelme günümüz şirketleri için için en önemli kritik başarı faktörlerinden biri. Markalaşma uzun bir emek ve süreç gerektiriyor, Coca Cola örneğini anımsayalım. Coca Cola, 116 yıllık bir marka. 200 ülkede pazarlanıyor, 150 dilde iletişim kuruyor ve dünyadaki en değerli marka kabul ediliyor. Değeri yaklaşık 70 milyar dolar. Pek çok ülkede Cola’nın temel ihtiyaç maddesi olarak görüldüğü ortaya çıkmış. Coca Colayı nasıl böyle bir marka haline geldi? Bir İLK oldu. Logosu 1886’dan şişesi de 1916’dan bu yana hiç değişmedi. Rengini, şeklini, tadını hep aynı ve tutarlı oldu. 1990’da Coca Cola’nın tadında yapılan bir değişiklik, şirket tarihinin en büyük fiyaskolarından biri ve işletme hatası olarak ders kitaplarına girdi.

Sizin markanızın da özgün bir kişiliği ve kimliği var mı?

• Ürününüzün ismi, tasarımı, logosu, rengi, ambalajı, broşürleri, hikayesi, imajı, kalitesi, fiyatı, raftaki yeri, ortak bir marka gücü oluşturuyor mu?

– MARKANIZIN KİŞİLİĞİ VAR MI?

• Logo, kartvizit, dekorasyon, telefona yanıt verme tarzı, billboardlar, reklamlar, ilanlar, web sayfası

– MARKA KİMLİĞİNİ YANSITMALI

Hülya Hanım, kalıcı bir marka olabilmenin beş aşaması olduğunu düşünüyor:

Özgün tasarım
Konumlandırma ve hedef kitle çalışmaları
Farklılaştırma ve reklam
Entegre pazarlama iletişimi
Güven ve bağlılık

Entegre Pazarlama İletişimi

Markalaşmada Entegre Pazarlama İletişimi çok önemli bir strateji. Ürünün bütün tanıtım stratejilerinin tek bir ortak ses vermesi gerekiyor.

Bunun için de reklamların, satış gücünün, medya iletişiminin, promosyonların, dağıtım kanalllarının ve Halkla İlişkiler stratejilerinin bütüncül bir anlayış ile planlanması ve uygulanması büyük önem taşıyor. Buna güzel bir örnek ilk çıktığında Ülker’in “Cola Turka” tanıtımı idi, hatırlasınız. Türkiye’nin tüm TV kanallarında 21.30’da yayına girilmesi, billboard ve gazete tanıtımları, Ülker yöneticilerinin düzenlediği basın toplantısı, Amerika’da çekilen reklam filmi, 'Yenge nasıl?', 'Çoluk çocuk' 'Bendensin'' gibi akılda kalan sloganlar, pozitif milliyetçilik duygularının ateşlenmesi, tüketicilerin hayal güçlerinin uyarılması Cola Turka’nın başarısının önemli etkenlerinden. Ama Ülker’in Cola Turka başarısının temelinde Entegre Pazarlama İletişimi yatıyor.

Yani kısaca, Halkla İlişkiler, Reklam, Satış Ekibi, Promosyon stratejileri, Medya iletişimi hepsi bütüncül bir anlayış ile tek bir ortak mesaj vermeli.

Niş Yakalama (Niche)
Yeni pazarlama anlayışında giderek gelişen ve son yıllara damgasını vuran bir iş trendi “kişiye özel” ürün ve hizmetler tasarlamak. “Customization” kavramıyla anılan bu yöntem sayesinde müşteriler ile birebir iletişim kurulabiliyor ve burada “birebir pazarlama” stratejileri devreye giriyor. “Niche” (niş), doldurulmayı bekleyen küçük boşluk ve hedef anlamına geliyor. Bu bağlamda firmanın bir niş yakalaması, kıyıda kalmış karşılanmamış bir ihtiyacın karşılanması veya küçük ama özel bir hedef kitlenin tatmin edilmesi anlamına geliyor.

Pazarın en üstünde kalite standartlarını belirleyen özel niş ürünleri üreten firmaların (Rolex saatleri, Mont Blanc kalemleri) stratejileri Hülya Hanım’ın kullandığı yöntem olarak göze çarpıyor. Örneğin, Ritz-Carlton otelleri, müşterilerine hatırlayacakları kendi deneyimini, ortamını yaşatmak ister, ama servis-hizmet odaklı değildirler. Onlara göre pazar payı önemli değildir. Yüksek fiyat da ürünün kimliğinin vazgeçilmez parçasıdır. Kardan önce insanların ruhuna inme, düşüncelerini ve hayallerini geliştirme, seviyeyi yükseltme gelir. Bu reklam, tasarım ve pazarlama mentalitesi benimsenirse ortak bir tarz yakalanmış ve başarıya ulaşılmış olur.

Başarılı yöneticilerimizden Sayın AHMET BAŞAR’ın genç yöneticilere harika bir tavsiyeler paketi var:

· Yılda en az bir kez güneşin doğuşunu seyret.

· Sana nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran.

· Bol bol gülümse. Hem maliyeti sıfırdır. Hem de bedeline paha biçilmez.

· Gülleri koklamaya zaman ayır.

· Telefonu coşkulu ve dinamik bir sesle aç.

· Eleştirilerini bir kenara çekilerek söyle.

· İşe seni ziyarete gelenleri muhakkak ayağa kalkıp karşıla. Onları geçirirken oda kapında bırakma, asansöre kadar birlikte yürü ve asansöre bindir.

· Ne satarlarsa satsınlar, çocuk satıcılardan her zaman bir şeyler al.

· Her gün üç kişiye iltifat et.

· Bir köpeğin olsun.

· İnsanların doğum günlerini hatırla.

· Pabuçların daima boyalı olsun.

· Sık sık ‘Teşekkür ederim’ de.

· Sevinçleri erteleme.

· Başka bir iş ayarlayana kadar sakın istifa etme.

· Çalıştığın yeri ve masayı düzenli tut.

· Yemek zamanı televizyonu kapat.

· Büyük bir açgözlülükle merak et. Sık sık ‘Niçin?’ diye sor.

· Ödünç aldığın otomobili, benzin deposu dolu geri ver.

· İnsanların gözlerinin içine bak.

· Hayat arkadaşını çok dikkatli seç. Mutluluğun ya da üzüntünün yüzde doksanı bu karara bağlıdır.

· Duşta şarkı söyle.

· İnsanların gözlerinin içine bak.

· Kredi kartlarını sadece kolaylığı için kullan, asla kredisi için değil.

· Bedenini dik tut. Odalara kendine güvenen ve ne istediğini bilen br tavırla gir.

· Biri sana sarıldığında, önce onun kollarını gevşetmesini bekle.

· Ailene onları sevdiğini sadece sözlerinle değil, her gün dokunarak ve düşünceli davranışlarınla da belirt.

· Formda ol ve formunu hiçbir zaman bozma.

· Hüküm vermeden önce iki tarafı da dinle.

· Birisine ‘Seni seviyorum’ deme fırsatını kaçırma.

· Sabah iş yerine vardığında ağzından çıkacak ilk söz herkes için iyi bir şey olsun.

· Önemli bir karar alırken hiç acele etme. ‘Yeniden düşünmek için biraz daha zaman istiyorum, sizi yarın arayabilir miyim?’ demeni anlayışla karşılarlar.

· İnsanların sana ihtiyaçları olduğunda yanlarında ol.

· Gerçekten yapmak istediklerinden asla vazgeçme. Büyük düşleri olanlar, gerçekleri bilenlerden daha güçlüdür.

· Her gün sekiz bardak su iç.

· Durum ne kadar vahim olursa olsun, soğukkanlılığını yitirme.

· İnsanları sorunlarınla bunaltma. Biri sana nasıl olduğunu sorduğunda, ‘Harika. Daha iyi olamaz,’ de. İş güç nasıl dediklerinde ise ‘Mükemmel, her gün daha iyiye gidiyor,’ de.

· Ne başarınla gösteriş yap, ne de onlardan utan.

· Kim eksik olursa olsun, toplantıları zamanında başlat.

· Bir çocuk düşerek dizini ya da dirseğini sıyırdığında, daima ilgilen ve ‘Dur, öpeyim de geçsin’ de.

· Anne ve babanın kahkahalarını banda kaydet.

· Yapabileceğin en iyi yatırımlardan biri, işinde gösterdiğin performanstır.

· Kıyafet ve ev eşyasına gelince: Uzun bir süre kullanmak istiyorsan, alabileceğinin en iyisini al.

· Hiçbir zaman sigara içme.

· Birisinin kahramanı da sen ol.

· Şükret.

· Sevgililer gününde kart al.

· Patronunla maaş konuşurken daima asıl istediğinden yüzde on fazlasını iste.

· Yakaladığın bir fikri hemen uygula. Bir başkası da o fikre ulaşabilir. Unutma başarı ilk harekete geçenindir.

· Hazırlıklı ol. Arada sırada kaybedebilirsin de.

· Paylaşmasını bil.

· Başarılı bir evliliğin temelinde iki şeyin yattığını unutma: Doğru insanı bulmak ve doğru insan olmak.

· Her peşin ödeyişinde mutlaka indirim talep et.

· Sorun sözcüğü yerine fırsat demeyi dene.

· Anne ve babana her an sesini duyur. Onların senin iyi ya da kötü, zor veya kolay her anında bütün varlıkları ile maddi, manevi yanında olduklarını bil. Nerede, ne zaman, nasıl olursa olsun seni karşılıksız, delice ve sonsuza kadar sevdiklerini bir an bile aklından çıkartma.


Sayın Ahmet Başar’ın bu tavsiyeleri ve daha fazlası Sayın Bülent Şenver’in “Kulağınıza Küpe Olsun” adlı kitabında yer alıyor. Okumanızı tavisye ederim.

Kısaca Özgün Liderlik:

İş yaşamında tasarımcı bakış açısını, farklılığı, sıradışı yaklaşımları, anlam yönetimini, estetik duyarlılığı, sezgisel karar vermeyi, kurum kimliğini vurgulayan özgün liderlik anlayışı. Yaratıcılık sürecinde yer alan paradigmanın dışına çıkabilmek, gizli varsayımların farkına varmak, serbest duygusal çağrışımlar, derin anlam yüklü ilhamlar gibi esaslar bu liderlik tarzında önemli yer tutar.

 
Toplam blog
: 279
: 2488
Kayıt tarihi
: 09.09.06
 
 

Dr. Fahri Karakaş, Londra’da University of East Anglia’da görev yapmaktadır (Norwich Business Sch..