Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '21

 
Kategori
Siyaset
 

Liderlik ve Liderin Gücü

Günlerimiz bir koşuşturmacanın içinde geçip gitmekte. Son bir haftadır Türkiye, gereksiz ama yoğun bir mesai harcadı. Belirttiğim gibi önem bakımından vatandaşlarımızın pek ilgisini çekmeyecek meseleler, toplum indinde sakız gibi çiğnendi. Darbe imasından tutunda, çoktandır artık insanlarımızın sorun bagajında yer etmeyen tesettür giyimi sorunu, ısıtılıp ısıtılıp günlerce kâh tv ekranlarında kâh gazete köşelerinde tartışıldı. Şimdi, en son yine Sayın Kılıçdaroğlu, ülkemizin seçimle işbaşına gelmiş cumhurbaşkanına “sözde cumhurbaşkanı” diyebildi.

Bizim gibi ülkelerde, ülkenin idaresinde ve toplumların etkilenmesinde “liderlerin” çok büyük önemi vardır. Liderler, toplumlarına ışık tutarlar. Liderlik ve liderlik gücünün düzgün kullanılması bağlamında, devletler hem kendi iç işlerinde hem de dünyayla ilişkilerinde, liderlerinin karizmaları ölçüsüyle “büyürler” ya da “itibar” kaybı yaşarlar. Son dönemlerde, liderlik gücü ve liderin karizması bağlamında toplumların yönlendirilmesinde veya devletlerin eskisinden daha farklı bir siyasa izlemelerinde, özellikle Rusya Federasyonu’nu ve ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’ni; yani Sayın Putin ile Sayın Erdoğan’ı ayrı tutmak gerekir.

Tabii ki benim ilgi alanım dış politika değil. O yüzden Sayın Putin hakkında çok fazla isabetli yargılarda bulunamam.

Ama…

Türkiye’de bir Recep Tayyip Erdoğan “gerçeğini” de görmemezden gelemem.

Yukarıda da belirttiğim gibi, ülkemizde “liderlik” tavrı taşımak, bir hedefe inanmak ve hareketini düzgün yönetebilmek maksadıyla dikkatler hemencecik cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a çevrilmektedir. Bunca seçimlere girdi Sayın Erdoğan; ve üstelik her seçim döneminde hem içeriden hem de dışarıdan yıpratma siyasetlerine rağmen, bu sandık rekabetinden sonuçta hep galip çıkan yine kendisi olmuştur.

* * * *

Bizim gibi duygularıyla hareket etmeyi yeğleyen toplumların en büyük özelliği, lidere “olması gerektiğinden” fazla değer verilmesidir. Lider, özellikle siyasal liderler, toplumların gözünde “erişilemez” ve “yanlışlanamaz” bir boyutta değer görür.

Liderler sahip oldukları “cesaret” ve “özgüvenle” toplumlarını ileriye taşıyabilirken, karşılaşılan sorunları da yine sahip oldukları uzgörüyle çözümleyebilmektedirler. Türk demokrasisi belli bir olgunluğa erişmiş olsa da, yine bazı çocuksu tutumlardan kurtulamamanın dezavantajlarıyla medeniyet yolculuğuna devam etmektedir.

Liderlik sergilemenin ve lider gücünü göğüslemenin verdiği enerjiyle, toplumlarıyla bütünleşebilen liderler, büyük bir “sinerji” yaratımına da vesile olurlar. Çok fazla kitabi cümlelerle yer kalabalığına düşmek istemiyorum. Türkiye’de “lider kültü” artık bir tapınma raddesinde değer görmektedir. Öte yandan güçlü bir liderlik sergilenirken, parti içi demokrasinin çoraklaşması ve “lider sultasının” güçlenmesi, ülkemizde çokça seslendirilen demokrasi sorunudur.

Sözü, Türkiye’deki güçlü liderlik konumuna getirmek istiyorum. Zaman zaman ülkemizde toplumumuzun nabzını ölçmek amacıyla saha çalışmaları/anket yapılır. Ve bu yapılan çalışmalarda, “en beğenilen siyasetçi” kategorisinde, cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan birinci gelir. Bu bağlamda, Sayın Erdoğan gerçekten de güçlü bir lider profiline sahiptir. Günlerdir hem AK Parti genel başkanı olan hem de cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki polemiği seyrediyoruz. İşte bu bağlamda, ülkemizde hâlen Sayın Erdoğan’ın “lider konumu” bakımından rakibi çıkamamaktadır. Ne denirse densin Sayın Erdoğan, burada tartışmaya girmeye niyetim yok, ebedi ve eşsiz liderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’TEN sonra ülkemizin sahip olduğu en “karizmatik ve doğal” liderdir. Tabii bir Turgut Özal ve Süleyman Demirel ile yine Bülent Ecevit’i es geçmiyorum ama, Sayın Erdoğan kadar, toplumumuzda ve Türk Siyasal Hayatında tesir bırakmış bir siyasetçi daha çıkamamıştır. Zorluklar karşısında yılmaması, geri çekilmemesi, inandığı dava adına elinden geldiği kadar savaşım veren bir “liderlik” sergilemesi, Sayın Erdoğan’ı ülkemizde “alternatifsiz” bir siyasal lider pozisyonuna taşımaktadır. Oyun kurucu bir inisiyatif sergilemesi, her etki-tepki olayında hanesine artı yazılmasına vesile olmaktadır. Öte yandan aynı performansı Sayın Kılıçdaroğlunda göremiyoruz.

Yazımı, şimdilik burada kesiyorum. Belki, daha sonra sol ideoloji bakımından bir lider yoksunluğunu konuşuruz.

   

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..