Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '07

 
Kategori
Futbol
 

Liverpool, kulüplerimiz ve Stanley Park

Liverpool, kulüplerimiz ve Stanley Park
 

Aslında her şey ülkemizin üç büyükleri mevcut statlarını kendilerine yakıştıramayınca başladı. Stat genişletme, ek tribün yapımı, maçları geçici olarak başka stadyumlarda oynama gibi mevhumlar o ana kadar futbolseverlerin aklından bile geçmezken, Fenerbahçe’nin uzun ama bir o kadar başarılı “renovasyon” planı neticesinde Şükrü Saraçoğlu Stadyumu Avrupai bir hal aldı. 55 bin kişilik tribün kapasitesi ile birlikte İngiliz mimarisine bürünen statta, basın tribününden tuvaletlere kadar her ayrıntıda “muasır medeniyet seviyesi” yakalandı. Her ne kadar içini dolduran futbolseverler kimi zaman acemi kılıç-kalkan ekipleri gibi birbirini doğrasa da stadın güzelliği mevzu bahis olduğunda, liderliği elinde tutan kulüp Fenerbahçe...

Bir diğer büyük kulübümüz Beşiktaş ise, Fenerbahçe’ye göre bayağı kısa bir tadilatla, stat kapasitesini arttırdı. Tribünlerle saha arasındaki tartan pistin kaldırılmasıyla tamamen bir futbol stadı haline gelen İnönü, tribünlerin sahaya yakınlığı ve oluşan ambiyans nedeniyle rakipleri baskı altına alan bir arenaya dönüştü. O kadar ki, yapılan tadilatın hemen ertesinde korner noktalarından rakip futbolculara fiili müdahale yapılabileceği endişesi ile ikinci bir tadilata gerek duyuldu ve o noktalarda tribünler bir miktar içeri alındı. Anlaşılan kartallar İnönü’yü kendileri fazla genişletmiş, rakipleri içinse bir o kadar daraltmıştı. Bugünlerde siyah-beyazlıların gündeminde yeniden stat konusu bulunuyor. Mevcut iki seçenekten birincisi yeni bir tadilatla kapasiteyi 45 bin kişiye çıkarmak. Diğeri ise mevcut stadın yıkılıp 18 ay içerisinde tamamlanacak yeni bir stadyumun inşası. Böyle inşaat için gerekli finansmanın kaynağı belirsiz ancak gelen haberler Beşiktaş’ın Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan izin koparmaya çalıştığı yönünde.

Galatasaray’ın stat macerası ise, “bir dokun, bin ah işit” cinsinden... UEFA ve Süper Kupa başarılarının ardından gündeme gelen yeni stadyum neredeyse 7 yıldır sarı-kırmızılıların ajandasındaki yerini koruyor. Seyrantepe, Riva, Olimpiyat Stadı, Mustafa Sarıgül’ün projesi, AIG derken Galatasaray’ın kaybettiği zaman belki de yeni stadı tamamlayıp içinde 3 sezon maç yapmaya yetecek kadar uzadı. Sarı-kırmızılı taraftarların içinde nasır tutan stadyum yarasına merhemi TOKİ’nin süreceği haberleri basında yer bulurken, dar gelirlilere konut inşası yapan Toplu Konut İdaresi’nin Galatasaray’a stat yapacak olması, rakip taraftarların sarı-kırmızılıları kızdırma amaçlı nüktedan esprilerine konu oluyor bugünlerde. “UEFA Şampiyonu” apoletine sahip Galatasaray’ın en kısa zamanda ismine yakışır bir stada sahip olmasını ve Özhan Canaydın’ın da “Maketçi Başkan” etiketinden kurtulmasını dileyerek sadede gelelim.

Avrupa Basınında son günlerin flaş haberi, Liverpool’un yeni sahipleri Amerikalı George Gillett ve Tom Hicks’in kulübe yeni bir stadyum kazandırmak için kolları sıvamaları. İngiltere’den gelen haberlere göre onay aşamaları ve proje denetimleri tamamlanan stadyum için ilk kazma Mayıs ayında vurulacak. Bakmayın siz benim “kazma vurmak” gibi primitif tanımlamalarıma, “Stanley Park” tamamlandığında Avrupa’nın en modern futbol arenalarından biri olacakmış gibi görünüyor.

Taraftarın 45 bin kişilik Anfield Road Stadı’nı unutmasının zor olacağı, kendi aralarına yeni stadyuma verdikleri isimde dahi görülebiliyor. İsminin “Stanley Park” olacağı kamuoyuna duyurulan stada taraftarlar “New Anfield” adını taktılar bile. Tamamlandığında 60 bin kişilik kapasiteye sahip olacak stadın maliyeti ise dudak uçuklatacak cinsten: 200 milyon £.

Kulübün yeni sahipleri proje onayı için yapılan toplantıda 2010 yılında yeni statlarında maç oynamayı planladıklarını açıklarken, “Stanley Park” ın finansmanına katkıda bulunmak ve stada sponsor olabilmek için dünyanın dev şirketleri de birbiriyle yarış haline girdiler. İngiliz basınında en kuvvetli adaylar Coca-Cola ve Microsoft firmaları olarak öne çıkıyor. Ancak Emirates ve Nike’ın da kesenin ağzını açtığı gelen haberler arasında... Bu konudaki en istekli isimlerden biri de hepimize tanıdık gelecek bir isim: Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum. Anlaşılan Liverpool başarıyı finansmana döndürmek konusunda, ülkemize ve özellikle Galatasaray’a ders verebilecek kadar başarılı bir grafik çiziyor. 2000’in UEFA ve Süper Kupa sahibi takımı Galatasaray kartlarını doğru oynayabilseydi, acaba bugünkü finansal krizin içine düşer miydi? Ya da şöyle soralım, bu stat hikâyesi 7 senelik bir yılan hikâyesi haline gelir miydi?

Seneler önce bir bira firmasının İnönü Stadı’na sponsor olmak için yaptığı teklifi hatırlıyorum ki, o firmayı Liverpool’un göğüs reklamından zaten biliyoruz. O tarihlerde alkollü içeceğin sporla bağdaşmayacağı gerekçesi ile o teklif reddedilmişti. Bugün gelinen noktada ise; Avrupa kulüplerinin sponsorları ülkemizde yasa dışı sayılan bahis şirketlerinden, Galatasaray’ın ülkeden adeta kovduğu AIG’ye, bira firmalarından, Casinolara kadar geniş bir perspektife yayıldı. Bugün Bayern München’in kullandığı stadın adı “Allianz Arena”, PSV’nin ki “Philips Stadium”... Arsenal’in “Emirates Stadium” undan, yada “Commerzbank Arena” dan bahsetmiyorum bile. Japonlar milli maçlarını 45 bin kişilik Toyota Stadında oynarken, bizim gururumuz ise UEFA finaline ev sahipliği yapacak ve Fenerbahçe’nin tribün sponsorluklarıyla bu hale getirdiği Şükrü Saraçoğlu Stadı.

Bir yerlerde yanlış yapıyoruz ama nerde? Yoksa “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” aforizmasını unuttuk mu?
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..