Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '17

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Liyakatin Önemi

Liyakatin Önemi
 

     Liyakat, bir işe ehil olmak ve bir işe layık olmak demektir. İşe hakkını vermek becerisidir. Bu beceri bir güzel ahlak prensibi olan emanete riayet etme temeline dayanmakta olup, eğitimle ve tecrübeyle kazanılır.

     Bir işte ehil insanların görevlendirilmesi o işe verilen önemin derecesini gösterir. Bu sayede hem ehil olan kimseye haksızlık yapılmamış, kendisini geliştirme imkanı tanınmış, hem de o iş gereği gibi yapılmış olur. Eğer bu mesele birilerinin eğitimi şeklinde ise, eğitilmesi istenen kişiler her şeyden önce başlarında bulunan ehliyetli kişinin, adaba uygun geliş gidiş, oturuş kalkış, yiyip içme, konuşma dinleme, vb gibi tüm hal ve hareketlerinden de istifade ederek istenilen hedefe doğru, doğru bir şekilde yol alınabilecektir.

     Öte yandan, kişileri ehil olmadıkları işlerde istihdam etme hem o işe, hem o kimseye, hem de o işten etkilenenlere karşı bir zulümdür. Yapılmak istenen iş yetersiz kalır, ehil olmayan kimse, o işi yaparken isteksiz, gönülsüz yapar. Nihayet, o işten etkilenen kimseler de ya mazlum olurlar, ya da hayal kırıklıkları yaşarlar.

     Kişilere görev verilirken bazan öncelikle o işin eğitiminin verilmesi gerekebilir. Bazen da ehil olmayı belirleyen şey zekâ ve kabiliyettir. Tüm bunlar ehil olacaklar için olması ya da yapılması gerekenlerdir ama zekâ ve kabiliyet bazen yaşı da, makamı da ikinci konuma indirebilir. Yani, ehil kimsenin yaşı, geldiği muhit, tahsilinin düşük olması işe yönlendirilmesine engel teşkil etmemelidir; fakat bir de pek dikkate almadığımız  etik  tabir ettiğimiz  mevzu  vardır.

     Eğitenlerle eğitilenlerin yaşlarının yakın olması ilk bakışta hoş görünebilir, fakat eğitimcinin de genç olduğu, hevesine göre davranabileceği, az da olsa aykırı bir ruh taşıyabileceği, zaafları olabileceği kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken asli unsurdur.

     Ayrıca, bir işe diplomalı veya unvanlı kimse değil, o işi hakkı ile yapabilen kimseler getirilmelidir. Adama göre iş vermek uygun değildir. Her zaman işe göre adam seçmelidir. O eleman o işe layıksa o iş ona verilmeli, layık değilse, layık olanını aramalıdır.

     İdeal insan hem istikametli, hem de vazifesinde de mahir ve ihtisas sahibi olmalıdır. Aksi halde hem o vazifeyi alan hem de ona o vazifeyi tevdi edenler sorumlu olurlar. Bu bakımdan bir insan, hangi sahada ihtisas yapmış ve kabiliyetini hangi sahada geliştirmiş ise o sahada söz sahibi olmalı ve kendisine o sahada görev verilmelidir.

     Liyakat o kadar önemlidir ki bir ülke liyakat ile kalkınır ve liyakat olmazsa çöker. Başa geçenlerin vatandaşın hayatında yapacağı değişiklikler sınırlıdır. En baştakiler yalnızca ilham verebilir. Önemli olan milyonlarca memuru ve bürokratı nasıl seçtiğidir. Seçtiği insanlar vasıtasıyla ülkeyi kalkındırır. Aslında alabileceği tek ve en önemli önlem görevlere yetkin insanları getirmesidir. Denilebilir ki en büyük idari başarı liyakattir.

     Her vatandaş devletinin gerekli yerlere gerekli kişileri getirdiğini görmek istiyor. Bununla birlikte insanın bencillik yanılgısı su yüzüne çıkabiliyor. Layık olmayanların göreve geldiği bir düzende herkes için felakete hazır olunmalıdır. Zor işler bir arkadaşı tanımakla kolaylaşmaz. İşler gerçekleşmezse de genel durum kötüleşir. Kötü bir düzen sistemi yozlaştıranların zararınadır. Önemli görevler önemsiz insanlara verilirse hayati tehlike oluşur. Bir işin yeterliliği akrabalık ya da yakınlık ise o ülkenin geleceği karanlıktır. İdareci önce görev yetkinliğini sorun edinmelidir.

     Bizim için liyakat esaslı seçimler zor değildir. Layık olanı bulmak için aramaya gerek yok. Ülkemiz büyük bir yetenek mirasının üzerinde duruyor. Ayrıca tarihi bir konumumuz var. Cihan devleti kuran bir toplumun devamıyız. Osmanlı liyakat söz konusu olduğunda akla gelen en büyük örnektir. Osmanlı’da köleler dahi devletin en önemli makamlarına gelebilir. Ayrıca ırk ve sınıf ayrımı gözetmeksizin işin ehline verilmesi adettir. Ermeniler kendi devletlerini kurana kadar Osmanlı hükumetinde görev yapmıştır. Rum asıllılar da devlette en önemli yerde görev almıştır. Yabancı unsurlar kendileri terk edene kadar devlet tarafından önemli yerlerde görevlendirilmiştir.

 

 
Toplam blog
: 9
: 1668
Kayıt tarihi
: 23.07.17
 
 

Güncel konulara değindiğim haftalık yazılarıma bu sayfadan ulaşabilirsiniz.  ..