- Kategori
- Sosyoloji
Lodosun temizliği
Doğanın gücü
Lodos, güneyden veya güneybatıdan esen sıcak ve bazen de yağış getiren yerel rüzgar olarak bilinir. Bu rüzgârın estiği gün veya zaman balığa çıkılmaz. Lodos, yoğun olarak Marmara, Ege ve Doğu Akdenizde eser.
Genellikle nemini bırakmış olan kuru güney rüzgarları, özellikle güneşli havalarda iyice kızışır ve elektriklenir. Lodos adı verilen bu kaprisli güney rüzgarları, insanlarda ruhsal sıkıntı yaratır. Baş dönmesine, gece uykusuzluklarına da yol acar. Lodoslu günlerde, trafik kazalarının, kalp krizlerinin, astım nöbetlerinin, erken doğumların ve hatta intiharların sayılarının arttığı gözlemlenmiştir. Halk arasında genellikle yağmur getirdiği için, Lodosun gözü yaşlıdır diye bir deyim vardır. Bursa civarında da bu rüzgâra “Kar tüccarı” denildiğini biliniyor. Kış sonlarında da bir esmeye başladı mı dağ gibi kar yığınlarını yalayıp yutar. Lodosun temizleme etkisi yanında, esmesi ile Bursa ve çevresi başta olmak üzere, özellikle Marmara Bölgesi’nde sık sık karbonmonoksit zehirlenmelerine de yol açar.
Deniz kenarındakilerinin hayatı, altını, gümüşü, her cins kıymetli taşı, firuze ve zümrüdü, mineyi hiç esirgemeyen, israf edercesine kullanan eski ustanın atölyesinde bir Hürrem Sultan’ın mücevherleri gibi Lodos tarafından dövülüyor ve işleniyor. Bu eski ve marifetli aşık, daha önceden o kadar hırpaladığı, yerden yere çaldığı, adeta dört bir tarafa dağıttığı sevgilisini durmadan süslüyor, güzelleştiriyor. İstanbul ve sahillerimiz lodosun bu sevgisinin ve okşamasının altında mesut, hatta biraz baygın, gülüyor, geriniyor, bir kat daha güzelleşiyor, bazen silkinip mevsimlerin ve saatlerin dansını yapıyor, bazen de ağır süslerinin ve bakışlarının pırıltısını bir çeşit can sıkıntısında, uyku mahmurluğunda kısıyor ve külleştiriyor.
Lodosla çalkanan denizlerde, dalgalar sahile bir şeyler taşıyıp durur. Bunları tırmıkla karıştırıp buldukları değerli şeylerle geçinenlere “lodosçu” denir. Ülkemizde birçok insan lodosçuluk yaparak geçinir. Ya lodos esmezse diye soru sorulacaksa eğer bazen geciktiği olur ama lodos er geç gelir ortalığı temizler. Yaşamımızdaki tüm sosyal olayları doğanın hareketliliği ile benzeştirebilir ve öylede tanımlayabiliriz.
Bu gece gökyüzünden yıldız tutasım, içmeden sarhoş olasım var. Gecenin çarşafını üzerinden çekip, mahremiyetini, kırılganlığını sergileyesim var. Gizlenmiş masumiyetleri, çatlamaya yüz tutmuş dudakları tuzlayasım var. Bu gece lodos olasım, ortalığı kasıp kavurasım, düzeni dağıttıktan sonra, temizlik yapasım ve içten istemesem de bu diyardan gidesim var.
Denizden anlayanlar bilirler, doğa ve deniz çok bilgedir, öğreticidir. Ülkemiz biraz dingin, durağan, statik, edilgen bir denize benziyor. Rüzgar esmeyince kirleniyor, kiri, pisi, biriktirdiği ne kadar çöp varsa yüzeye çıkıyor. Yüzeylere çıkanlara bakıp denizden konuşacağımıza, hep onlardan konuşuyoruz. O denizin üstünü kaplayanlarda kendilerini önemli bir şeyler sanıp şişiniyorlar. Sonraları ise gün geliyor ülkede lodos rüzgarına ihtiyaç duyuluyor. Lodos esmeye başlayınca o köksüz sapsız süprüntüler kıyıya atılıp ortalık temizleniyor. O zaman bakıyoruz ki ülkemiz arınmış, her şeyi ile yerli yerine oturmuş, tertemiz olmuş.
Ülkemizin temizlenmesi için lodosun esmesini mi bekleyeceğiz? Ülkemiz insanı kendi ülkesini temizleyemiyor mu?
Millet, her şeyden memnuniyetsiz, liyakatsızlar ülkede yöneticilik yapıyor diyor, ülke elden gidiyor, kirlendik diye dem vuruyor, serzenişte bulunuyor, ancak sıra ortalığı temizlemeye geldiğinde kimse kılını kıpırdatmadan kendine düşeni yapmıyor. Benim gözlemlediğim hep lodosun beklenildiğidir. Lodos gelip ülkenin kirliliğini, çürümeye yüz tutmuş gövdesini sahile atacak ve daha sonra sağlam bir yağmur bırakıp, ortalığı temizleyecek. Tüm işlerimizi birilerine yönlendirdiğimiz gibi ülkenin temizleme işini, doğaya ve o doğanın engin temizleme gücüne, lodosa ihale etmekteyiz.
Hareket eden her şey bir yerde dinlenir, rüzgar ağaçların yapraklarında dinlenir. Rüzgar durduğunda ortalığı kaplayan sessizliğin nedeni rüzgarın uykuya dalması, dinleniyor olmasıdır. Su ise hep akar durur bir tek göz yaşında dinlenir. İnsan ise toprağında dinlenir.
Toprağının ve denizinin temizliği için lodosa ihtiyaç duymayacağımız kendisi ve insanı ile temiz bir ülkede yaşamak umidi ile kızıp gidelim mi artık buralardan dinlenecek yer bulana dek.
Yoksa güçlü bir lodos olup ülkemizi biz mi temizleyelim!
Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi