Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Lolita: Bir erotik efsane

Lolita: Bir erotik efsane
 

Tesadüfler Takvimi - 18 Ağustos


Tam yarım asır önce, 1958 yılının 18 Ağustos günü, Rus kökenli Amerikalı romancı Vladimir Nabokov’un “<ı>Lolita” isimli erotik kitabı ABD’de yayınlandı ve artık, orijinal ve az bilinen ismi ile “<ı>Beyaz Irktan Dul Bir Erkeğin İtirafları” isimli kült eser bir fenomen haline çoktan gelmişti. Aslında roman, ilk baskısını çok daha önceleri, yaklaşık bir asır önce, 1855 yılında, İngilizce olarak Paris’te yapmış ve edebiyat çevrelerinde büyük fırtınalar koparmıştı.


Kitabın Amerika’da yayınlamasından sadece dört yıl sonra, ünlü sinema yönetmeni <ı>Stanley Kubric tarafından yine “<ı>Lolita” ismi ile beyaz perdeye aktarılmış, eser ününe ün katmaya devam etmişti.


İspanyol dilindeki “<ı>lola” isminin küçültülerek söylenme biçimi olan “<ı>lolita” kelimesi, bu sayede, erotik literatürde, yaşça küçük ama cinsel yönden cazibe kazandığı düşünülen kızlar için söylenegelen bir terim haline geldi.


Romanın ana karakterlerinden, Amerika’ya yerleşmiş, orta yaşlı Fransız bir dil profesörü olan <ı>Humbert Humbert; su pericikleri adını taktığı henüz ergenlik çağlarını yaşamakta olan genç kızlara hatta ve hatta çocuklara, neredeyse hastalıklı bir tutku derecesinde cinsel çekim hissetmektedir.


Yaşamış olduğu ve mutsuz bir sonla biten evliliğinin ardından ülkesini terk ederek Amerika’ya yerleşir. Pansiyoner olarak tesadüfen kaldığı evin sahibesi olan Bayan Haze’nin, on iki yaşındaki kızı Dolores Haze’ye ilk görüşte tutulur.


Ve çok ağır bedellerini ödeyeceği yasak aşkının süreci başlamış olur. Kıza yakın ve sahip olabilmek için annesi ile evlenmeyi göze alır. Ve kitap bu kurgu içerisinde devam edip gider. Devam ederken de, tipik bir pedofil hastası olan profesörün karmakarışık duyguları, karşı konulmaz sapkın tutkuları, küçük bir kızın trajedik öyküsü, iç içe geçmeli tasvir ve psikolojik tahlillerle okuyucusunu ya da izleyicisini içine çekip alır.


Eser, yerli ve yabancı basında, edebiyat ve sinema çevrelerinde çok ağır eleştiriler de almıştır. Bu yansımalar içerisinde beni en çok etkileyen, usta yazar Alev Alatlı ‘nın tenkitleri olmuştur. Alatlı eleştirisinde “<ı>bu film/kitap, dünyaya boş vermişliğin, çürümenin, yozlaşmanın ve bireysel sapkın maddi hazların peşinde benliğini kaybetmenin yirminci yüzyıl edebiyatındaki en iç karartıcı örneklerinden biridir” der. Ve eleştirisini, tam da kendisinden beklenen bir ustalıkla, müthiş bir final cümlesi ile sonlandırır: “<ı>Dünya umurunda olmayan bir yazar, neden yazar?”.


Vallahi neden yazdığını tabi ki kesin olarak bilmemiz mümkün değil. Ama iyi bilinen bir gerçek var ki o da, Nabokov’un bu kült eserinin, dünya edebiyat tarihinin en bilinen ve en çok okunan, sinema versiyonlarının en çok izlendiği eserlerinden biri olduğu gerçeğidir şüphesiz.




@İki sene önce bugün "Bir ceviz, üç badem, beş fındık": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=4498

@İki sene önce bugün "Toroslarda bir lezzet durağı: Ali Hoca Köyü": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=4479

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..