Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Lüks villalarin arasında şoke eden yaşam

Lüks villalarin arasında şoke eden yaşam
 

Yarını unutmamak gerekir


Bu başlığı bugünkü Milliyet gazetesinden aldım. 80 yaşlarındaki bir karı-koca Bodrum’da hayatlarını geçirdikleri barakada komşuların ihbarıyla aç, susuz ve ölmek üzere bulunmuşlar. Bu tip haberlerde toplumun ne düşündüğünü öğrenmek çok ilgimi çeker ve yorumları okurum. Yorumlar genelde devletin “sosyal devlet” olması üzerine idi. Bir tanesi de devleti açıkca suçluyordu, devlet devlet olsun da bu gibi insanlara yardım etsin mantığında. Doğrudur devletin bu gibi durumlarda devreye girmesi gerekir. Ama önce bir durup daha yakınlara bakmak gerekmez mi?

Bu barakanın solunda sağında binalar, villalar var. Bu yaşlı çiftin 2 tane kızı var. Yaşlılar 1-2 gün içinde bu hale gelmemiş. Barakanın fotograflarına bakın. Senelerdir orada o şekilde yaşıyorlar. Yardım eden olursa etraftan yemek yiyorlar. Olmazsa. Yani etraftaki onca insan o yaşlıların durumunu senelerdir biliyor ve onlara günlerce yardım etmeyebiliyorlar. Peki ya kızları.

Buna benzer haberler neredeyse hergün gazetelerde (sadece bizde değil, tüm dünyada) çıkıyor. İnsan hep aynı soruyor kendisine: Vicdan nerede?

Kuran’ın bir kurallar kitabı olanlar çok yanılıyor, Kuran bir ahlak kitabıdır. İnsanların o nerede dediğimiz vicdanlarını ortaya çıkaran ve en yüksek seviyeye ulaştıran bir mükemmelliktir.

Peygamberimiz bir hadisinde “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diye buyuruyor. Bu nedir vicdandır. Komşun açsa, soğuktayda, hastaysa, ihtiyaç içindeyse yardım etmek, çareye vesile olmak emirdir.

Çağımızda sürekli konuşulan “komşuluk öldü”, “hasta olsam komşunun kapısını çalıp birşey isteyemem”, “karşı komşunun adını bile bilmiyorum” gibi tüm söylemlerin bu hadisle ne kadar çatıştığı açıktır.

Allah Kuran’da anne-babaya nasıl davranmak gerektiğini çok açık bir şekilde ifade etmiştir.

 Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.(İsra Suresi, 23)

Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. "Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır." (Lokman Suresi, 14)

Ancak çağımızda insanlar anne-babalarını yanlarında bile tutmamaktadırlar. Şartları pek de iyi olmayan bakımevlerine koymaktadırlar. Azarlamak, terslemek, sinirlenmek çok olağan tavırlar halini almıştır.

İnsan çok yakında yaşlanacağını, kendisinin de o duruma düşeceğini düşünmemektedir. O zaman çocukları da ona karşı böyle mi davranmalıdır. Kendisine bu şekide davranılmasını nasıl karşılayacaktır?

Burada bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Çocuklarımızı bizler yetiştiriyoruz. Yani, tabiki çevresel faktörler, vs birçok yan etki var ama esas eğitim aileden geliyor. Eğitim derken a koleji, b koleji, c universitesi, özel paralı hocalar ve okullardan bahsetmiyorum. Alınan kıyafet ve eşyalardan da bahsetmiyorum. Çocuklarımızı vicdanını kullanacak, şefkatli, merhametli, iyi ahlaklı, hakkı, doğruyu koruyan insanlar olarak yetiştirmekten bahsediyorum. Bunun en kolay, en açık yolu Kuran’dır. Ama etrafta gördüğümüz bağnaz, klasik, tutucu anlamda değil. Gerçekten Kuran ahlakı ile yetişen bir gençlik, yukarıdaki ayetlerde gördüğümüz gibi.

Gerçek Kuran ahlakını anlamak için Kuran okuyalım. Gerçek Kuran ahlakı dünyadaki tüm sorunlara çözümdür.  

 
Toplam blog
: 17
: 3951
Kayıt tarihi
: 12.11.13
 
 

1980 Istanbul doğumluyum. Boğaziçi Universitesi Psikoloji mezunuyum İnsan düşününce insan..