Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '17

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

Lüleburgaz Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Aydınlanma Buluşmasındaydık

Lüleburgaz Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Aydınlanma Buluşmasındaydık
 

 

(Yeni Kuşak Köy Enstitüsü İsparta Şube Başkanımız Ahmet Gençtürk’ü kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Gülen yüzüyle, insani duruşuyla daima anımsayacağız, ışık ve yıldızla uğurluyoruz 31.Ekim.2017)

Mehmet Başaran özgürleşme eylemi Köy Enstitüleri demişti, arşivimde kitabı var. Akıcı , başarılı bir anlatımı vardı keyifle okudum.

Mehmet Başaran’ın kızı ve torunu ile tanıştık. Mezarı Ceylanköy’de. Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Şubeleri hepimiz ziyaret ettik.

Mezarı başında anıları dile geldi. Mesela Lüleburgaz Yeni Kuşak Köy Enstitüsü Derneği Başkanı Günseli Solak bir anısında;

Bir yazımı beğenmişti. Sen  bu işi geliştirilmeli, devam etmelisin . Yazım  için gerek dernek işlerimden, gerekse  özel yaşamımdan dolayı vakit  ayıramıyorum,  dediğimde ne yapıyorsun? 24 saatin 8 saati uykuda, 8 saati çalışarak geçiyor,  8 saat ne yapıyorsun, demişti. Hiç unutmam” diyordu.

Lüleburgaz Buluşması’nda Günseli Solak ve Tülay Aybaş  çok koşturdular. Başarılı ve coşkulu bir program çıktı, kendilerine teşekkür ediyoruz. Lüleburgaz belediyesine  teşekkür ediyoruz.

Lüleburgaz Kepirtepe Köy Enstitüsü,  o kadar çok şeyi okuduktan sonra görmek dayanılmaz bir duygu olup çıkmıştı bende.

Kepirtepe’yi görmek en çok heyecan duyduğum şeydi. Henüz görmediklerime aynı aşkla bağlıyım. İsparta Gönen, Balıkesir Savaştepe, Hasanoğlan.

Kepirtepe’ye dokunmak , o günlerini sayarak içindeki duygularını dolaşmak. Kaç köy çocuğu o Kepirtepe’de Anadolu bozkırında canlandı, canlandırıldı.  Anıları vardı yıkılan duvarlarında, pencerelerinde ışık. Ya!  Girerken titreyen gönlüm sanki kucaklaştım onlarla. Görkemliydi içerisi. Elleri , gözleri, emekleri nasıl yansımıştı binalarına. Çok heyecanlandım. Güzelmiş. Güzeldi köy çocukları. Güzeldi Kepirtepe. Kepirtepe Köy Enstitüsüne koştuğum.

Yıkılan çöken çatıları, yok olan kapıları , pencerelerine hiç aldırmadan direniyor bugüne, esiyor aşkları, esiyor Anadolu boyunca. Aşağıda öğretmenlerinin lojmanları, ovaları,  büyük ovaları, sürer eker biçeriz, diyorlardı, ziraat marşında.

Bugün Köy Enstitüleri elbette tekrar hayata geçmeyecek kadar koparıldı, uzaklaştı hayatımızdan. Ancak  ünü, görkemi, yapılanlar ,boy veren eğitim sürüp gidecek yüzyıllarca düşmeyecek dillerden, belgelerden. Yıldızlar hiç sönmeyecek üstlerinden. Bir çift güvercin uçacak kanatlarında özgürlük diyen. Tuğlalarında Kepirtepe yazan.

Yapılarının dış duvarında açan çiçekler hala o günlerden kalma kaybolmamış filiz veriyor, çiçek açıyor. Sarı ayazın,  sarı güneş çocukları, açacak durmadan.

Ana binasının önünde yine halay, folklor vardı tıpkı o günlerdeki gibi. Yalnızlığının öyküsü o gün kaybolmuştu.

Köy Enstitülüler onu sevenler, köy çocuklarına boy verenler o günün anısını orada bırakabilmek için yalnızlıklarını coşkuya, özgürlüğe çevirmeye çalışanlar.   Geldi o gün,  fotoğraf ve anı bıraktılar. Ayak izleri dolaştı,  köy çocuklarına karıştılar.

Ah o yıkılan binalar, çöken çatılar, kırılan kapılar, pencereler, dökülen sıvalar .  Boyaları mı duruyor öyle pembe.  Boyaları duruyor sarı.

Anadolu işte orası. Anadolu’nun yanık bağrı çocukları çıktı oradan, ışıltılı, umutlu. Sürüp ektiler, okudular, mandolin çaldılar türküleşti Köy Enstitüleri , destan oldu Kepirtepe.

Bıraksalar akıp gidecek,  yıldızlarını çağıracaktım. Gecede çağlayan seslerine, ırmaklarına akacaktım..

Lüleburgaz Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Buluşması’nın heyecanı hiç biter mi?  Dolu dolu programı vardı.

Panelleri  bugünkü ülkenin içindeki koşulların o günlerin koşullarından koparılan eğitim  sisteminin sağlıksız  sonuçlarını hüzünlerini , acılarını konuştular. Kaynakların kullanılmasındaki hoyratlığa dek.

Yine belediye başkanlarının imzasını taşıyan projeleri dinledik. Yerel yönetim eğitime ne kadar katkı koymuş derseniz!. Lüleburgaz,  Balçova, Tepebaşı Belediye Başkanları pek çok dev eğitici projeleri hayata geçirmek için sanki dönemlerini kullanmışlar.

Lüleburgaz belediye başkanımız Emin Halebak  sadece sunum yaparak dile getirmedi. Yaptıklarını izletti. İnceledik, gördük. Neler mi?  Sanat Akademisi, Kadın Akademisi, Futbol yıldızları akademisi. Dev programlar.  Bu programları uygulayacağı mekanları iç ve dış donanımlarına, bahçelerine dek hiçbir şeyi unutmayarak projelendirmiş.  Etkilendim, güçlü programlar bunlar, kutlarım, alkışlarım.

Balçova belediye başkanımız Mehmet Ali Çalkaya  ne diyordu? Etkilendim, güçlüydü. Çünkü yaptıkları güçlendirmişti dinlediklerimizi.

"Ben halkı yönetmek için gelmedim, örgütlemek için geldim."  Güzel ve güçlü duyguydu. Nitekim bunu kadın projesinde hayata geçirmiş. Bu konuda Serdar Kızık’ın bir yazısını okumuştum. Serdar Kızık daha o gün dile getirdiği Balçova Başkanı'nın  projesini orada duymak dinlemek dahi mutluluk verdi, güç kattı. Alkşlarım, kutlarım. Hepsi eşiyle katıldı.

Zira Tepebaşı belediye başkanımız Ahmet Ataç   o sunuma sığar mı ? Yaptıkları eğitime adadığı belediye çalışmaları hepsini projelendirmiş. Takipçisi yaptıklarının. İşin içine girmiş belediye başkanları, o ruh vardı duygularında, projelerinde, kutlarım, alkışlarım.

Lüleburgaz Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Aydınlanma Buluşması çevre gezisi incelemeleri ile devam etti. Kırklareli müzeleri, sanat değerleri, Ata’mızın 20 Aralık 1930 tarihi konuşmasını yaptığı tarihi binayı gezmekle geçirdik. Kırklareli Belediye Başkanı Atatürk’ün doğduğu evin aynısını orada yapmış . Yakın tarihte açılacaktır.

Selanik bir kıyı şehri, bir  liman şehri. İki katlı pembe boyalı bir ev. Zübeyde Hanım bir oğlan doğurur. Evde bir sevinç  bir sevinç.  Saçları altın sarısı, gözleri mavi,  bir dünya. Parmakları ince. Mustafa Kemal doğar bu evde.

Lüleburgaz’da Sokullu Mehmet Paşa camiini gezdik. Zübeyde hanım parkında kaç defa oturduk çay içtik!.

Pera’da kaldık. Memnunduk. Gerekli ilgi sıcaktı. Yolumuz bir kez daha düşse Trakya’ya. Anadolu desek yurdumuz Anadolu.

Huriye Saraç öğretmenimizle kol kola, duyguyla, el ele Lüleburgaz yönetimi ile Ayfer Kocabaş’ın eşliğinde  Ziraat marşında, mandolin sesinde çağladık.

Seneye Yeni Kuşak Köy Enstitüleri  Derneği Başkanı Kemal Kocabaş’la  Eskişehir Buluşması için karar aldık.

Gala yemeğinde Sami Gökmen’in şiirlerinde buluştuk. Sami Gökmen  ağabey “Onlar Köy Çocuklarıydı”  derken çağlıyor,  akıyordu.  Zeybeklerin oynandığı gecede kaynaşma ve buluşma yaşandı. Köy Enstitülerine selam olsun.

Selam olsun  Lüleburgaz’a. Selam olsun ışıklarını Anadolu’ya yayanlara.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun.

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..