Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Lütfen geç kalmayın!

Lütfen geç kalmayın!
 

Bayram günü, sert konulara değil de daha duygusal bir konuya değinmek istedim.
Sevginin dışa yansıtılması konusuna...

Toplumumuzda geleneklerine bağlı birçok insanımız maalesef sevgisini göstermeyi bir ayıp, bir lüzumsuzluk olarak görüyor.
Bazı erkeklerimiz de "Erkekler sevmez sevilir" modunda takılı kalmışlar.

Sevgi, insanları en mutlu edebilen bir olgudur. İnsan benliğinin vazgeçilmezidir.
Nasıl ki vücudumuzun kana ihtiyacı varsa, ruhumuzun da aynı şekilde sevgiye ihtiyacı vardır.

Onu başkalarından isterken gösterdiğimiz arzu ve özveriyi, başkalarına verirken de gösterebilmeliyiz.

Cömert davranmalıyız.

Etrafımızdaki insanları dikkatle incelersek, çoğunun kendilerine sevgi gösterilmediğinden şikâyetçi olduklarını görürüz. Aynı insanlar başkalarına sevgilerini gösterebiliyorlar mı acaba?

İçimizde sakladığımız sevgi bir hiçtir. Sevgimizi samimi bir şekilde dile getirebilmeliyiz.

İnsan hangi yaşta olursa olsun, bir küçük çocuk gibi sevgiye muhtaçtır.

Geçen yıl, internet ortamından dosyaladığım, yazarını bilmediğim şu aşağıdaki hikâyeyi ben her okuyuşumda duygulandım. Sizin de beğeneceğiniz umarak paylaşımınıza sunuyorum.

YANLIŞ ANLAŞILMASIN, HİKÂYEYİ BEN YAZMADIM. İNTERNETTEN OKUYUP DOSYALAMIŞTIM.

Lütfen Geç Kalmayın!

10. Sınıf

İngilizce dersinde yanımda bir kız oturuyordu onun için "benim en iyi arkadaşım" diyordum...

Ben onun ipek gibi saçlarına bakıp onun benim olmasını istiyordum...

Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu, bunu biliyordum. Dersten sonra kalktı ve geçen gün sınıfta olmadığı için o günün notlarını istedi. Ona notları verirken bana teşekkür etti ve yanağımdan öptü.

Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

11. Sınıf

Telefonum çaldı, arayan oydu ve ağlıyordu; bana aşkın nasıl kalbini kırdığını anlattı, beni evine çağırdı, yalnız kalmak istemediğini söyledi.

Ben de tabii ki gittim, koltuğa, onun yanına oturdum, güzel gözlerine bakmaya başladım ve onun benim olmasını diledim.
2 saat sonra Drew Barrymore'un bir filmi başladı ve onu izledik. Filmi izledikten sonra uyumaya karar verdi, bana her şey için teşekkür etti ve yanağımdan öptü.

Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum, nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

Son Sınıf

Mezuniyet balosundan bir gün önce yanıma geldi ve "çıktığım çocuk hasta ve partiye gelemeyecek" dedi, benim de çıktığım biri yoktu ve 7. sınıfta birbirimize söz vermiştik eğer çıktığımız biri olmazsa partilere birlikte gidecektik, "en iyi arkadaş" olarak.

Ve partiye birlikte gittik, o akşam çok güzeldi, her şey yolunda gitti, partiden sonra onu evine kapısının önüne kadar bıraktım. Kapının önünde ona baktım o da bana o güzel gözleriyle gülümseyerek baktı. Onun benim olmasını istiyordum...
Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum, bana "hayatının en güzel zamanını geçirdiğini" söyledi ve yanağımdan öptü.

Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum, nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

Günler, haftalar, aylar geçti ve mezuniyet günü geldi çattı...

Sürekli onu izledim onun mükemmel vücudunu seyrettim. Diplomasını almak için sahneye çıkarken sanki havada süzülen bir melek gibiydi. Onun benim olmasını istiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu, bunu biliyordum.

Herkes evine gitmeden önce yanıma geldi ve ağlayarak bana sarıldı sonra başını omzuma koydu ve "sen benim en iyi arkadaşımsın, teşekkürler" deyip yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum, nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

Aradan yıllar geçti...

Bir kilisedeyim ve o kızın nikahını izliyorum... Evet artık evleniyordu, onun "evet, kabul ediyorum" demesini, yeni hayatına girmesini izledim, başka bir adamla evli olarak.

Onun benim olmasını istiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum.

Yeni hayatına girmeden önce yanıma geldi ve "nikahıma geldin teşekkürler" deyip yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum, edenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

Yıllar çok çabuk geçti...

Şu an benim bir zamanlar en iyi arkadaşım olan kızın tabutuna bakıyorum, eşyaları toplanırken lise yıllarında yazdığı günlüğü ortaya çıktı... Hemen günlüğünü aldım ve günlükte okuduğum satırlar şöyleydi...

"Onun gözlerine bakarak onun benim olmasını diledim... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum, nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...
Keşke bana bir kez olsun, beni sevdiğini söyleseydi..."

Bu hikâyeyi her okuyuşumda gözlerim yaşarır. Lütfen geç kalmayın!

Sevdiklerinize duygularınızı açıklamada sakın geç kalmayın!

Saygılarımla.
Mustafa Mumcu 13. 10. 2007 Saat: 07:50

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..