Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Lütfen uyandırmayın…

Lütfen uyandırmayın…
 

Kaynak:İnternet


Başbakan yardımcısı Bülent Arınç İbrahim Tatlıses’i ziyaret etmiş; ziyaret etmiş derken yoğun bakımda olan bir hastanın zaten yanına girilemeyeceğinden, tedavi gördüğü hastaneye gitmiş.

Çıkışta verdiği demeçte “Uyandırılmamasını rica ettim” demiş!

Hani, sanki dürtülse adam uyanacak vaziyette de, lütfen, rahatsızlık vermeyeyim tarzında bir açıklama olmakla birlikte, “pek bir düşünceli davrandım canım”,”Aaaa ama olmaz, hadi beni alkışlayın!” der gibi de anlaşılabilecekken pek ala, kendi haline bırakmayı tercih edenlerin sayısı da az değildir sanırım!

Hayır, kendi haline bırakılacak insanlar vardır, hani elleşmeyelim şeklinde, ama onlar başbakan yardımcısı falan değillerdir, mahallenin idare ettiği, taş çatlasa her mahalleye düşen bir tanelerdendir!

Vallaha dil sürçmelerine takılanlara gıcık olurum, sanki kendi dilleri hiç sürçmezmiş gibi…

“Ama o önemli şahıs, onun dili sürçmemeli, hafızası oyun oynamamalı, yanlış bir kelime kullanmamalı!”

Yok artık, insan şekerim o da eni konu, dili de sürçer, kafası da karışır!

Lakin, bunun bir de sınırı var, tabii ki!

Yoğun bakımdaki bir hastayı ziyarete gitmez, mesela, yönetici vasfında olan bir insan; zira kendisini göremeyeceğini pek iyi bilir, sağlığı hakkında bilgi almak isterse zaten konumu gereği bir telefon ile her türlü bilgiyi alabilecekken hastaneye gidip de akabinde bir de böyle bir demeç vermek… Nasıl diyeyim, reklam desem reklam böyle olmaz, reklam yapılmaya çalışılmış da becerilememiş desem…

Şimdi birileri üstüme çullanırlar; “reklama ihtiyacı var mı ki” diye sormak yerine “Ne biçim bir yazı bu böyle, ne düzeysiz, ahh medya böyle düttürü Leylalara mı kaldı en sonunda” diye yorum döşenirler; ehh herkesin düşüncesi kendine, elbette…

Peki, o zaman pek manasız bir açıklama olmuş desem, manasızlık açılımı nereye çıkar?

“Pek doğru bir açıklama” demek için de izansızlık ve yüreksizlik gerek!

Kusura bakmasın bazıları; yeri gelip aşk meşk konularında pek salaklıklar göstersem de o kadar da izansız ve yüreksiz değilim, çok şükür!

******

“Silivri’dekilerin siyasete girmeleri etik değildir” de demiştir kendileri, demokratik hakları henüz ellerinden alınmadığından dolayı!

Bizim cumhurbaşkanımızın, başbakanımızın da dava dosyaları salt dokunulmazlık nedeniyle askıya alınmışken başbakan yardımcısının böyle bir fikre sahip olması ve de ifade etmesi dil sürçmesi kadar basit değildir, maalesef!

******

İzansızlık?

Ya da ne denilebilir; en naif kelimeleri bulmaya çalışıyorum; hak ya vardır ya yoktur!

Kanun ya vardır ya yoktur; adalet ya vardır, ya yoktur!

Mantık da keza!

Demokrasi de…

Vicdan da!

Bana göre, sana göre, ona göre…

“Atma Recep din kardeşiyiz” derler!

Hoş, bu lafa da sansür kondu ya, “Sallama kardeşim, sallama!” desem… Birileri patentini aldı mı bilmem?

******

İleri demokrasi içindeyiz şekerim, demokrasi öyle ileri gitmiş ki: Bazıları şıp diye yakalamış ama halkın çoğunluğu, ki ben de dahil, “ileri demokrasi” yi anlayamadığımızdan dolayı geri kalmışız!

Hızlı yetiştirme kursu da yok!

Hoş, o kursa katılsak da geçemeyecek olan da çok!

Mesela, ileri demokrasiye hazırlık kursuna katılsam, ya ilk derste beni atarlar, ya ben atarım kendimi dışarıya!

Sınıfın haini ilan edilirim o dakika, alkışla karşılayacak olanlar vardır elbet dışarıda!

Onlara da kuşlara yem atar gibi makarna ve kömür atıyorlar ya…

******

Böyle şeyler yazdığımda pek ciddi yorumlar alıyorum: “Ne bu, yazı mı, peh!” tarzında, gerçi onların yazım şekilleri bir başka!

Genellikle pek çok imla hataları yapıyorlar!

Sanki Türkçe’den çok başka bir dil biliyorlarmış gibi… Ya da, Türkçe’yi dahi tam olarak kullanmayı beceremiyorlarmış gibi…

Bel altı vuruşlarında eksiklik yok ama!

Ortak noktaları bu!...

Pek ciddiye alıyordum, ortak noktanın ayırdına varana dek!

“İşine gelmeyene çamur atma” gibi bir zihniyet pek revaçta son yıllarda, ekilen tohumlar meyve verecek elbette!

Gül, geç!

Mahallenin izansızı kabul et!...

Anacım, bir mahallenin bir, bilemedin iki izansızı vardı, idare edilirdi, fazlasını nasıl kaldırsın bu bünye?

******

Şey, ısrar edip de uyuyanları uyandırmamamız isteniyorken, uyananları pışpışlamak beklenemez elbet derken bir de ninni söylenmesi koyuyor insana tabii ki!

Lütfen, uyumayın, uyanık olun demek geçiyor insanın içinden!

Geçmekle kalmıyor şekerim, uyanın ayol, uyanın!

Demokrasi de, adalet de eşit olmalı her birimize!

Sağlık da elbette!

Hangimiz kurşun yesek beynimizden bilmem kaç ameliyata alınırdık?

Alındık diyelim,o hastaneden parasızlık nedeniyle çıkabilir miydik?

"Offf!" çekenler öyle çoklarken izansız atıp da "sağlıkta devir açtık" diyenlere alkış tutanlar ya ölümü en baştan kabul edenlerdir ya da toz kondurmamaya çalışanlardandır; yoksa hangimiz SSK hastanerinden birine aynı vaziyette gitsek aynı muamele ile karşılaşırdık?

Adalet mi? Peh!

Sağlıkta adalet olmadıktan sonra, diğerleri pek hafif geliyor be insana!

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..