Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '20

 
Kategori
Güncel
 

M. Kemal ATATÜRK ve Ayasofya

Atatürk zamanında, 1934 tarihinde, Müze'ye dönüştürülen Ayasofya Camii, 2020 yılı Temmuz Ayı'nın 24'üncü günü tekrar "ibadete" açılınca, Türkiye'nin gündemini, büyük bir "göktaşı" düşmüş gibi sarstı...

Bu konuda, bazı gazeteciler, kimi hukukçular ve de kimi siyasiler, hemen farklı televizyon kanallarına dağıldılar: kimileri de "yandaş" ve "candaş" diye adlandırılan gazetelerde yazmaya başladılar...

Tartışılan konu, Devlet'in ya da İktidar'ın bu "değişiklik kararı, siyasi mi yoksa dini mi"...

Hem gazetelerde yazanların hem de farklı televizyon porogramlarına katılıp konuşanların, konuya yeteri kadar hazırliklı olmadıklarını daha doğrusu derslerine pek çalışmadıklaarını gördüm.

Özellikle televizyon kanallarında konuşanların, Ayasofya'nın ibadede açılmasının "siyasi amaç" taşıdığını açıklamaya çalışırken, "dini amaç" gözlüğünden bakarak konuştuklarını; "Dini amaç" olduğunu anlatmaya çalışanların da, konunun "siyasi" yönünü öne çıkardıklarını gördüm.

Bir başka konuşanın da, bu dönüşüm(Ayasofyanın ibadete açılması), "dini amaçla" gerçekleştirilmiş olsa da bunun hiç mi 'siyasi yanı yoktur' dediğine şahit oldum...

Ayasofya'nın, "müze kimliğinden" çıkarılarak "ibadete açılması", bana göre aslında "siyasidir"; ama bu konunun Türkiye halkına yansıtılma şeklinin, "halkta dini bir amaç taşıdığı algısı" yarattığı da açıktır... 

Ayasofya Camii'nin "müzeye dönüştürülmesi" ise tamamen siyasidir...

Şimdi, 86 yıl öncesine dönelim ve bu konuya bakalım...

Bu konu için, Tarihçi olarak tanıdığımız Murat Bardakçı'nın aktarmalarına bakacağız...Ancak önce şu noktayı belirtmek isterim; Atatürk döneminde, Ayasofya camii'ni müzeye çevire belgenin altındaki imzanın Atatürk'e ait olup olmadığı konusuna değinmeyeceğim.

Çünkü o dönemde, Atatürk'ün çevresinde olanların Atatürk'ten habersiz tuvalete bile  gidemeyeceklerini  herkes bilirdi.

Murat Bardakçı, Atatürk'ün Ayasofya Camii'ni müzeye çevirmeyi düşündüğünü daha 1923 yılında açıkladığını ve bu düşüncesini de, Grace Ellison adlı bir İngiliz kadın gazeteciye açtığını yazmaktadır.

Bardakçı, İngiliz kadın gazeteci yazarın kitaplarından şunuları aktarmaktadır:(1)

"Grace Ellison, 30 Ağustos 1922'de, büyük zaferden sonra Vatikan'da Papa Pius ile görüşür...Ellison bu görüşmenin  hemen ardından Ankara'ya gelir ve Mustafa Kemal Paşa ile görüşür.

Gazeteci, M.Kemal Paşa'ya 'Hıristiyan dünyasına karşı nasıl bir jest yapabileceğini, mesela daha önce Hırıistiyan mabedi Ayasofya'yı Hıristiyanlığın kutsal lideri Papa'ya iade edip etmeyeceğini' sorar.

Atatürk, cevaben, "Ayasofya gerçi bizim İslam geleneğimizin bir parçasıdır. Hıristiyanlar şayet tek bir kütle olsalardı bu mümkün olabilirdi; ama o kütle o kadar çok bölünmüştür ki artık mümkün değildir. Böyle bir şey Rusya'nın, Yunanlıların ve Angalikanların Ayasofya için bizim toprağımızda birbirleri ile savaşa tutuşmalarına sebebiyet verir. Neticede, sizin barış için düşündüğünüz jest sonsuz bir arbedeye, bir mücadeleye sebebiyet verir.(cdenizken: Günümüzde de, Atatürk'ün bu endişesinin benzerleri ünümüzde de yaşanmıyor mu?)

Atatürk, devamla: "Bununla beraber, Hıristiyanlığı dünyanın gözünde onere edebilmek için gücümüzün yettiği çabayı göstermeye çalışacağız. Ayasofya'yı cami olarak muhafaza etmemiz Katolik Kilisesi'ni hakikaten incittiği takdirde orayı müze haline getirebilir veya ebediyyen kapatabilirz. Hıristiyan dünyasını kasten incittiğimizi hiç kimse söyleyememelidir" der.

x

Bu metinden de, açıkça anlıyoruz ki, Atatürk'ün bü düşüncesi de; bu düşünceye uygun kararı da tamamen "siyasi"dir...

Atatürk'ün, Ayasofya Camii'ni müzeye çevirmesi, acaba, genelde "Hıristiyan olan Batı'ya verilen bir ödün" olarak düşünülebilir mi?

-- 25 Temmuz günü, Akşam Gazetesi'nde, bir Hıristiyan olduğunu vurgulayarak bir makale yazan Markar Eseyan da bu görüşü şu ifadelerle paylaşıyor.

"Ayasofya'nın, bu muhteşem bir ibadethanenin Osmanlı'nın bir cihan imparatorluğu olduğunu göstermesi bakımından bir anlamı vardı. Müze yapılmasıyla Türkiye'nin bu iddiasından vazgeçtiği, Batı dünyasına boyun eğdiği de anlaşılmaktadır."(2)

Camii'nin, müzeden yeniden ibadede açılmasına kadar geçen sürede Hıristiyan Batı'dan bir tepki gelmediğine göre, Atatürk'ün bu kararından tatmin oldukarını anlaşılıyor...

x

SONUÇ :

Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1934 yılında Ayasofya Camii'ni "Müze"ye çevirmesi, bana göre, o günkü ülkenin içinde bulunduğu şatların gereğine uygun olarak tamamen  "siyasi" bir karardır...86 yıl sonra, yine Türkiye'in içinde bulunduğu şartlara göre, "devletin" ya da "ülkeyi yönetenlerin", Ayasofya'yı tekrar ibadete açarak yeniden "camiie" dönüştürmesi de genelde "siyasi" bir karardır.

Türkiye, güçlenmeseydi bu adımı atamazdı. Türkiye'nin güçlenmesinden rahatsız olanlar varsa, Ayasofya'nın açılmasından da olabilir. Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşlarının içi rahat olsun, Yaşanan bir hakkın teslimi bir hatanın tashihidir."(3)

Ancak, bu dönüşümüm "halka yansıtılma şekli" ve "halkta yarattığı algı", bu "siyasi amacın ve kararın" üzerine "dini bir parfüm sıkılmasına" neden olmuştur...

Özetle, bu konu, "GÜÇLÜ Türkiye'nin" siyasi bir "EGEMENLİK" sorunudur...

Hepsi bu...

-----------------------------:

(1) www. haberturk.com, "Atatürk, Ayasofya'yı ibadete kapatıp müzeye çevirmeye taaa 1923'te karar vermişti" ,14 Haziran 2020

(2)  Markar Eseyan, "Hayırlı olsun", Akşam Gazetesi, 25 Temmuz 2020(www.aksam.com.tr / yazarlar)

(3)  Markar Eseyan , A.g.y.(dipnot-2)

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..