Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '16

 
Kategori
Deneme
 

Madde ve mana

Aklınıza gelen elle tutulur, gözle görülür, herhangi bir maddeyi düşünün, zihninizde

Mesela bir roman kitabı: senaryolaştırılmış, filmi çekilmiş bir kitap. Bu filmi birlikte görmüşüz fakat kitabı görmemiş, okumamışız. Bir müddet sonra o kitabı vitrinde görüyoruz. Görünüşte, sayfaları, kabı, belli bir şekli ve ölçüleri olan, kapak rengi gri-pembe gibi olan bir kitap. Aynı ebatta ve aynı renkte, başka kitaplardan bu kitbı ayıran esas özelliği, ismidir. İsmini, seyrettiğimiz o filminden biliyoruz. Bu kitaba bakınca “Kitap” olarak görüyoruz . Bir de bu kitabın içeriği hakkında bildiklerimizi görüyor sayılırız. Ama gözlerimizle değil zihnimizle. Görünen kitapla, zihninizdeki kitap arasında sıkı sıkıya bir bağ olduğunu anlıyor, biliyoruz. İşte zihnimizde oluşan bu kitap, vitrinde gördüğümüz kitabın görünmeyen (manevi) varlığıdır. Bu iki kısım ayrıymış gibi görünse de aslında bir (aynı) olduğunu anlıyoruz. Aradaki bireyselliğe ait inceliklerin toplamı bu aynı’lığı ayrıca gösterir .

Bunun değersel varlığı ve görünmeyen varın belirlenmesi, imajiner sayıların izahı ile daha rahat anlaşılabilir. Maksadın ifadesi bakımından, bundan kısaca bahsetmek gerekmektedir.

Konunun gelişimini şu misalle açalım: Bir insanın başını görünce onun, baş olduğunu biliriz. Bu baştaki ağza bakınca, yemesini, içmesini, nefes almasını hatırlar, düşünürüz. Burnunu, kulaklarını, gözlerini kaşlarını, saçlarını, tenini görünce, bunların ayrı ayrı özelliklerini ve işlevlerini hatırlar düşünürüz. Böylece bu baş hakkında önceki bilgilerimize dayanarak bol miktarda fikir ediniriz. Ama bu baş, aslında bu gördüklerimizden, bildiklerimizden ve düşünüp ürettiğimiz fikirlerden çok daha geniş hatta o kadar geniş ki “dünyalar gibi” tabiriyle ifade edilebilecek genişliktedir. Gördüğü rüyaların hafızasında kalanlar ve onların açığa vurduğu duygular, bilgiler. Hayalleri içindeki binbir konunun açıkladığı, kendilerine mahsus çeşitliliğini oluşturan madde ve manalar. Aklının yettiği ilk andan bu yana hatırlayabildiği anılar ve bunların uyardığı çeşitli duygular, varlıklar, konular. Geleceğe ait hayaller, tasavvurlar, programlar ve gelişim bulutlarının kapladığı sema. Sevgiler, sevinçler,şenlikler, hazlar. Güzellikler, çirkinlikler, belki bunların dönüştürülmeleri. Sevinmeler, acınmalar, yerinmeler. Küsmeler, kırılmalar, kin, nefret. Utanmalar, korkmalar, yiğitlenmeler vs. Bunlar gibi belki yüzbinlerce çeşitli maddeler ve manalar. Baş’ın bu ön bilgiler dışındaki, sonsuza ulaşan iç âlemideki varlığı, elbette ki analtmak istediğmiz önemli değeridir. Baş hakkında görerek edindiğimiz bilgilerle, görmediğimiz fakat varlığını anladığımız bilgiler bir bütünün iki parçasıdır. Kendi beynimizdeki beldiğimiz fakat dışarı sızdırmadığımız nice madde ve olayları düşününce; Karşımızdakinin düşünce veya davranışlarımızda bilebilecekleri ile biz ifade etmezsek bilemeyecekleri gizli olan ikinci kısmını daha iyi kavrarız.İşte bunların karşımızdakinin biz bir ifadede bulunmadan bilecekleri maddi kısmı, bilemeyecekleri ikincisi ise manev kısımdır. Şimdi bir bütünün iki yarısı olan bu parçalar arasındaki farkı, bütün benzerleri adına matematiksel olarak basitce izaha çalışalım.

X2 =1 ifadesine bakalım; x2 şu iki şekilde elde edilir : Bu x.x=X2 ve -x.-x= X2 dir. Bu iki X2 aynıdır. Fakat ifade x2 = (-1) olunca sayı kompleks sayıdır. Köklerini bulmak için, (i)

Imajiner notasyonunu kullanmalıyız. Bulacağımız iki kökten birincisi (+x) maddi diye tarif ettiğimiz kısmı ifade eder, ikinci kök ise (-x) manevi Kendi iç dünyası kısmını ifade eder.

Bu ifadeler, bildiğimiz ve bilmediğimiz her şeyde, yukarda izaha çalıştığımız iki bölümün (parçanın) var olduğunu, bunlardan birisinin zahiri (görülen) diğerinin batini (gizli) olduğunu Zahiri olanın, batininin hazırlığı olduğunu, sonunda hazırlığı ile Batininin olduğu yerde birleşeceğini belirtir.

 

 

 

O bütünün görünmeyen parçasını ifade eden. (- x) kökünü, bütün kâinatı (bir) görerek Kâinata uygularsa; Görünmeyen ve sağların gidemeyeceği, göremeyeceği ve de bilemeyeceği ancak dini bilgilerle, inançla konuyu bilmiş gibi kabul edeceği kısmıdır. Bu nedenle hiçbir müdahele mümkün değildir. Bu AHİRET’tir. Ancak O’na ve O’nun varlığına inandığı değerlerine ulaşma arzusu ile insanlar, manen yakın olma imkanlarını araştırırlar.

Yerle Göğün birleştiği( kapalı ufuk)tan, bu Kâinatın dışına çıkma tahayyülü (fikir oluşturma =kurma) ile bir denemede bulunma mümkün olsa…

Başın görünmeyen geniş ve derin âlemi –x dir. Burada (-) olarak manevi bütününü göremediğimiz düşünceyle elde edemediğimiz bölümü gösterir. Maddi bütün varken manevi bütün de vardır. Maddi bütün yok iken manevi bütün gene vardır. Geçici olan maddi bütün + işaretin sonlanma yani eksiye dönüşme hükmüyle buradan silineceği zaman kıyametin işaretidir. Eksi kısım ahiretin kendisidir.

İnsanlar, var oluşlarından beri bu uğraşı sürdürmüşlerdir. Bunun doğru bir uğraşı yolu olduğuna inanmak insanlar için yaşam kolaylığı ve yaşama fayda sağlama bakımından bir teoriden çok, ileri bir yöntem olmuştur.

Bu düşüncenin sonu, ( Öbür Dünya (Ahiret) vardır ), hükmünü zımnen ortaya koymaktadır. Matematik inkârı kabul etmez, inkâr edilemez. Maddi bütünün içindekiler, manevi bütüne geçince, kendi özelliklerinin, hal ve hareketleri ile maddi bütün içindeki işlevlerinin manevi bütüne nakil olanlarıyla birlikte tıpkı romanın filmindeki canlılaşması gibi yekûnlaşır ve her şeyi ile harekete geçer, canlılaşma zımnidir. Matematik bunu ifade ediyor. Matematik Daha bazı kapalı mefhumları izaha muktedirdir. Mesela, Matris ve yakınıda türev hesapları ile Ahiretteki ve Dünyadaki iç âlem (batıni) ile ilgili bilgileri açıklayabilir. Ama onun lisanını iyi bilmek gerekir.

Buraya kadar olan kısımdan anladığımız şudur: Bu Dünyanın manevi bir bütünü olan öbür dünya (Ahiret) Dünyası da vardır. Yoksa esas var oluşun ifadesi olan kompleks sayı ve onun denklemi olmazdı. Yani bu Dünyamız da yaratılmamış olurdu. Bir de var olan ahiret dünyasında, madde dünyamızdaki (+x) deki her hal, hareket, vicdan, insaf, sabır, merhamet akla gelecek her türlü maddi ve manevi değerlerimizin filmini bütün açıklığıyla seyredeceğiz. Onda matematik prensibi gereğince, yalan,yanlış, anlamsız gibi istenmezlerin hiç biri olmayacaktır. Ondan sonra seyrettiğimiz filmimize göre layık olacağımız bir sonuca erdirileceğiz. O nedenle bu dünyada rolümüzü oynadığımız filmimizin, güzel ve bize hayırlı akibet hazırlaması için, hep ve her şeyde, her zaman iyilerle, ve iyiliklerle, herkese, her şeye en hayırlı olmayı, asla ihmal etmemek gerektiği esası hükme dönüşmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 223
: 140
Kayıt tarihi
: 03.11.16
 
 

Eğitim:Üniversite Meslek: Mühendis İlgi alanı:Enerji ve Edebiyat ..