Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '07

 
Kategori
Meslekler
 

Madenci kız

Madenci kız
 

Üniversiteyi kazandığım zaman bana hep sorarlardı. "Neden maden mühendisliği?" Bende duruma göre cevap verirdim "Türkiye'nin madenlerini işleyip Türkiye'yi kurtaracagım(!)" yada "bilmem kısmet işte" veya "dağ bayır gezmek için" derdim. Hatta bazıları abartıp "bizim kömürlüğe baksaydın belki altın falan çıkar (!)" Zoraki gülümseme eşlik ederdi bu espriye. Sanki mesleğimi ben seçmişim gibi. Oysa meslek beni seçti.

Bugün dağ bayır gezme olayını bizzat yaşamış bulundum. Yeni işletmeye alınacak maden ocağı için Ankara'dan maden dairesinden 3 kişilik heyet(mühendisler) geldi. Heyetteki arkadaşların görevi işletmeye uygun olup olmadıgını karar verip tutanak tutmak. Sabah erkenden 3 kişilik ekibi, çevre mühendisi bayan arkadasımızı ben ve patronum ocağın faaliyet göstereceği dağın yamacına geldik. Konya içerisinde kardan eser kalmadı ama şehir dışı ve dağlar bembeyaz. Manzara muhteşem.

Arabayla daga cıkılabilecek yol oldugu halde kar nedeniyle yukarda mahsur kalmayalım diye yürüyerek çıkmaya karar verdik. Çevre mühendisi arkadaş ve şoför arabada kaldılar. Hep birlikte yürümeye başladık. Hemen dagın yamacında bazı yerlerde kar, bazı yerlerde akan kar suyu ve erimiş karların olduğu yerde ot bitmesi muhteşem bir görüntü oluşturmuş. Yol meyil kazandıkça kar kalınlığı dahada artıyor. Çıkış gittikçe zorlaşıyor, dizlerimize kadar kara gömülüyoruz. Çıkış dikleştikçe ben geride kalmaya başladım. Patronum şakayla karışık lafı yapıştırıyor. "Hala zam istiyor musun? Madencilik öyle büroda oturmakla olmuyor" diyor ve hep beraber gülüyorlar. İçimden "daha fazla istemeliydim aslında" diyorum, gülüşmelere eşlik ediyorum.

Artık en yukarı çıkmaya dayanamayacagımı anlayınca olduğum yerde kalıyorum. Nefesim kesilir gibi oluyor. "Sigarayı bırakmalıyım" diye düşünüyorum. Karın üzerinde yayıla yayıla oturuyorum. Mühendisler ve patronum yukarı çıkarak gözden kayboluyor. Biraz nefeslenince "oh be! Nefes almak ne kadar güzel bir duygu" diye düşünüyorum. Hemen çantamdan sigara çıkarıp yakıyorum(!). Az önce sigarayı bırakmalıyım diyen ben değilmişim gibi.

Yukardan manzara cok güzel görünüyor. Çam agacları karla beraber güzel bir görüntü oluşturmuş. Aşagıda yogun bir sis oldugu daha net görünüyor. sigaramı içip kendimce keyif yaparken kurtların uğulama sesi geliyor. Arkamdan bir cıtırtı geliyor. Hafif hafif korkmaya başlıyorum. Kurt arkamda duruyor olmasın. Arkam dönüyorum, döner dönmez o'nu görüyorum. Neyseki kurumuş yaprak aşagı yuvarlanmış.

Ya burada kurtla baş başa kalırsam ne olur diye düşünüyorum. Patron ve mühendisler gelince benim tek kolumu yada sadece bacagımı görseler neler düşünürler. Gazeteler "dagdaki madenci kızı kurt kaptı" diye manşet atarlar. Blog yazdıgımı sadece bir arkadasım biliyor. O arkadaşımda benim için bir blog yazar "K.Y. kurt kaptı başımız sağolsun" Bunları hem düşünüyor hem de kahkayla gülüyorum.

Silah sesleri duymaya başlıyorum. Önce hafif hafif olan korkum agır agır olmaya başlıyor. "Ya yakındaki köylüler kurt avına cıktılarsa, beni kurt sanıp öldürmesinler. Zaten siyahlara bürünmüşüm bugün. Ne bilsinler benim orda oturup dinlendiğimi" Tuhaf tuhaf senaryolar dönüyor kafamda. Neyseki yukardan sesler geliyor. Bizimkiler geliyor, seviniyorum. Mühendisin biri "genç madencimizden ses çıkmadı kurt kapmış olmasın dedik" diyor, gülüyorum.

Aşagıya iniş daha kolay oluyor, nefesim kesilmiyor. Hemen arabaya biniyoruz. "Yakında ki köyde çay içelim, hem dinleniriz hem de tutanagı orada yazarız" diyorlar. Çay ocagının önünde duruyoruz. Meger köy kahvehanesiymiş. Patron: Buyrun kızlar kahvehane kültürünüz olsun diyor.

İlk defa bir kahvehaneye giriyorum. Herkes kafasını kaldırıp bize bakıyor. Anormal bir durum. Köy kahvehanesinde bayan olarak girmek herkesi şaşırtıyor. Hep merak etmişimdir kahvehane ortamını. İçerde kocaman bir soba, çaycı hemen kürekle kömür atıyor. İçerisi sıcacık. Hemen pencere kenarına oturuyorum, çaylar geliyor. Pencereden dışarıyı izleyip, çayımı sıcak bir kahvehanede yudumlamak ve ıslanıp üşümüş ayaklarımı ısıtmak çok hoşuma gidiyor. Tutanak yazılıyor elimize veriyorlar. Sorun yok, işler yolunda.

Mühendislerle vedalaşıyoruz. Biz Konya'ya onlar kendi yoluna. Dagı tırmandığımız için mesaide erken bitiyor. Eve gelince annemle güzel bir yemek, çay keyfi yapıyoruz. Sonra da güzelce bir uyku çekmek için odamın yolunu tutuyorum.

 
Toplam blog
: 42
: 4376
Kayıt tarihi
: 16.11.06
 
 

Konya'da yaşıyorum, mühendisim. Ben fazla konuşmayan, daha çok dinlemeyi seven biriyim. Her zaman bi..